6,8 ve 41 CAN…
“İki duvar birbirine değecek sandım” diyor teyzemiz zelzelenin şiddetini anlatırken.
Milletçe Elazığlıydık üç gün.
Sürsürü Mahallesinde, Mustafa Kemal Mahallesinde, Malatya Doğanyol’daydı gözlerimiz.
***
Destek, yardım mesajları yağdı dört bir yanından dünyanın. Gece saat 23.00'da Azerbaycan bayraklı yardım uçakları indi Elazığ Havaalanına, arama kurtarma timleri ile birlikte.
“Haber mi verecektik ki bir de gardaş” diyerek. Gördük bir daha bize en çok yananı.
. ***
Depremin merkez üssü ilçemiz Çüngüş’e yakın. Dağın arka yüzü Sivrice, ön yüzü bizim ilçe hemen. Aradık köyü (Deveboynu) elektrikler gitmiş karanlıkta kalmışlar. Duvarlar yarılmış, sıvalar dökülmüş çok şükür can kaybı yok. Üzücü bir haber Kamile Teyzeden. Düşmüş kalça kemiğini kırmış. Ev hem tarla komşumuz o. Doksan yaşın üzerinde bir altın kalp. İki satıra sığmaz anlatmak istesek. Anamın ahretliği. en güzel komşusu bu fani dünyanın. Görme duyusu zayıflamış. Artçıllardan kurtulmak isterken yaşamış o talihsizliği. Diyarbakır Gazi YAŞARGİL Hastanesinde yatmakta şimdi. Acil şifa diliyoruz kendisine.
***
Dengi yok böylesi durumlarda milletimizin.
Şair diyor ya;
“Ey kahraman soyum övün/ Eşin yok altında göğün”.(Basri GOCUL)
Dayanışma içinde gördük Türk Milletini bir daha yeniden. Yardımlar yağdı bölgeye dört bir yandan. Mektup iliştirilmiş Ordudan gönderilen yardım paketine; “Ola ki elinize geçer okurusunuz” kaydıyla.
"Çok üzüldük. Sarsıntısı bile bizi çok korkuttu siz is yıkımı yaşadınız. Canınız yanarsa canımız yanar. Keşke orada olup da kendi ellerimizle yardım edebilseydik size. İçimiz daha rahat ederdi. Havalar soğuk diye battaniye koyduk bir de kardeşliğimizi içiniz ısınsın diye. Bizi yanınızda hissedin. Allah sizi çok korusun. Dua ediyoruz Ordu'dan sizler için" diyerek.
***
Deprem kaderi olmuş bölgenin ezelden. Batık şehir var Göl Hazarın tabanında. Nice efsaneler anlatılır onun hakkında.
***
Biz doğal gazlı odalarımızdayken Zemheri soğuğunda çoluk, çocuk, kadın, yaşlı geceyi dışarıda geçiriyor Gakkoşlar… Korku atmosferi devam ediyor halen.
***
Üç ay öncesinde 5,8 lik Silviri depremini yaşamıştık. İmar affının süresinin üçüncü kez uzatıldığı zaman dilimi içerisinde.
Nedir bu affının manası? Demiştik. 11 milyon başvuru olmuş. Bu kadar sayıda kaçak, hileli yapımız var demek ki.
Kendisine mikrofon uzatılan bir teyzemiz şunları söylüyor;
“Kızımın evi var Mavi Göl Apartmanın yakınında, sapasağlam ayakta”. Hep denir ya;
“Deprem değil bina öldürür” diye. Derinleştirelim biraz daha;
Bina değil yüklenici, müteahhit değil yetersiz denetim, O da değil verilmemesi gereken ruhsat, onu veren yetkili, uzar uzatacak olsan daha. İlk taşı atacak günahsızı bulmazsın. Halka kadar iner bu durumda “emaneti neden ehline vermedi” diye.
Ders çıkartma, ona göre tedbirler almaktır bu gibi durumlarda önemli olan. Deprem vergilerini de, bütün bunları da konuşacağız elbette konuya yoğunlaşmışken. Şimdi değilse ne zaman?
***
Bir depremi daha yaşadık milletçe hüzün gözyaşı içinde. Hakların teslim edelim göğsümüzü kabarttılar yardım, kurtarma ekiplerimiz. Gurur duyduk onlarla. Ayşe Yıldız ile jandarma personeli arasında geçen konuşma silinmeyecek hafızalarımızdan.
***
-Kurtarın Allah rızası için…
-Çocuk yanımda içecek bir şey gönderin…
-"Buradayız, geliyoruz. Kurtaracağız.
-Tamam, geliyoruz ışığı ve beni görüyor musun?
-Tamam geleceğiz. Çocuğun yanında mı?
-Tamam geleceğiz."
-"Çabuk. Daha dayanamıyorum. Allah rızası için kurtarın.
-Işığı görüyorum.
-Bak elimi sallıyorum.
-Lütfen çabuk olun."
***
Kurtarıldılar Yüsra bebekle ana kız. Teselli oldular bir nebze. 41 diğer cana da ulaşılabilseydi keşke. Deprem şehitlerimize Allahtan rahmet, iki bine yakın yaralımıza acil şifalar dileği ile…
Geçmiş olsun Elazığ…
Geçmiş olsun Türkiye’m.
Bu son olsun inşallah.
Osman ERENALP
Ankara, 29 Ocak 2020
Bu haber 1926 defa okunmuştur.