| |||||||||||||||||
| |||||||||||||||||
Sponsor AlanıAnamur SEDİRAnamur SEDİR 1993-1994-Aralık 1993 1. Sayı-Ocak 1994 2. Sayı -Şubat 1994 3. Sayı -Mart 1994 4. Sayı -Mayıs 1994 5. Sayı SaatHİKÂYELERİmran AKSOY HikâyeleriAna MenüSponsor AlanıZiyaretçi Bilgileri
HAVA DURUMU |
"EMEKLİLİK" DOLAYISIYLA13 Nisan 2022, 00:32 “EMEKLİLİK” DOLAYISIYLA… Varlığı ile dünyamıza, mânâ, güzellik katan gönül dostları, güzel insanlar. Şairin; Sen bizim dağları bilmezsin gülüm Hele mor dumanlar çekilsin de gör. Her haftası bayram, her günü düğün Hele yaylalara çıkılsın da gör. *** Görmedin sen bizim mavi suları Karlar eriyince kırar yuları... Köpük olur beyaz, sel olur sarı Hele taştan taşa dökülsün de gör" dediği bir mevsimde, mübarek oruç ayında, takvimlerin 10 Nisan 2022 tarihini gösterdiği gün itibariyle “yaş haddinden” emekliye ayrılmış bulunuyorum. Başkasından duyasınız istemedim. Yaş büyüterek 1975 yılının 28 Ağustos’unda Adıyaman ilinin merkeze bağlı Büklüm mezrasında, “sınıf öğretmeni” olarak çıktığım o yolculuğu, “46 yıl 7 ay 12 gün” sonunda, ilk günün heyecanı ile Başkent Ankara’da “Milli Eğitim Müfettişi olarak” noktalıyorum. Öğretmen, yönetici, denetici olarak Milli Eğitimimize bunca yıl hizmet imkânını verdiği için Allaha hamt ile, son 27 yılı müfettişlikte geçen görev süresince Adıyaman, Kırıkkale, Burdur, Düzce ve Ankara olmak üzere beş ilde görev yaptım.
Çok insanla tanıştım, çok olaylarla karşılaştım. Güzellikleri de gördüm, zorlukları da yaşadım. Haksızlıklara da uğradım. Haktan ayrılmamaya çalıştım. Unutamadıklarım da oldu, hatırlamak istemediklerim de… Yaşadıklarım insanı, dünyamızı daha iyi tanımama imkân sağladı. Bunu kendime kazanç saydım. Bunların bir kısmını 20 yıldan bu yana bu satırlarda, yerel basında, sosyal medyada -devlet memuru dikkati ve sorumluluğu içerisinde- kaleme aldım, paylaşmaya çalıştım. Emeklilik bu konuda bir son olmayacak inşallah. Öğrenciliği de katarsak içine son yarım asrına, tanıklık ettik Milli Eğitimimizin. Hatıralar biriktirdik onca, her biri ders niteliğinde. Bildiklerinin üzerine kapanması, kendine saklamasının kimseye yararı yok. Onları gün yüzüne çıkartmak paylaşmak herkes için meslek borcu olsa gerek. “Âlem unutur, kalem unutmaz”. “Hatırda kalmaz satırda kalır” Eğitimin geleceğine ışık tutmak, ona katkıda bulunmak adına bildiklerimizi sonrakilerin istifadesine sunmak bir görev bir sorumluluk olarak durmakta önümüzde. Son temsilcileriydik Öğretmen Okullarının. Ankara İlahiyat Fakültesinde, sonrasında Gazi Eğitim Fakültesinde de kıymetli hocalarımız oldu. Çok şeyler öğrendik onlardan ama ilk göz ağrımız, Öğretmen Okullarını unutamadık hiç. Her ilde vardı onlardan. Kırşehir’de okumak düşmüştü bizim de kısmetime. “Ahlak yolu pek dardır, Tetik bas önün yardır Sakın hakkım var deme, Hak yok vazife vardır” Ziya Gökalp’in o ünlü sözünü öğretmişlerdi orada bizlere. O inançla azimle sürüldük sahaya, katıldık eğitim ordumuza. Yeterli görmedik kendimizi hiç. “İki günü eşit olan ziyandadır” hadisi, “Vatanını en çok seven kişi, görevini en iyi yapan kişidir” sözü rehber oldu bu konuda bize. “Karşıdan istediklerimizin ne kadarına sahibiz ?” Onu sorguladık önce. “İyi öğretmen, iyi müdür, iyi müfettiş,, iyi komşu, iyi arkadaş, iyi hemşeri, iyi vatandaş, iyi insan olmaya çalıştık” hep. “İyi emekli” olmaya çalışacağız şimdi de Allah ömür verdiği sürece. Okuryazarı “kıt” Diyarbakır ilinin Çüngüş ilçesinin Deveboynu Köyünden çıkıp da buralara kadar geldik. Cumhuriyetimizin tanıdığı bir imkândı bize o, bize ve bizim gibilere. “Işığa teşekkür et ama onu tutan eli de unutma” der ünlü Hintli düşünür TAGOR”. Unutmayacağız geldiğimiz yeri ve Cumhuriyetimizi ve de Atatürk’ü… Bunlarla birlikte değerlerimizi, yetişmemizde emeği geçenleri ve ailemiz başta olmak üzere bizim için fedakârlıklarda bulunanları. “Hak haklının en mukaddes malıdır” diyordu, Karakoç merhum. Hakkı onun sahibine teslim etmek demek , mutlu insanlar ve yaşamaya değer ülke inşa etmek demek aslında. Dönüp de baktığımızda çok ihlal edildiğini gördük ne yazık ki onun. "Hak etmediğimiz bir göreve gelmedik hiç. Buna karşılık çok hak ettiklerimiz vardı ki birileri için kapatılmışlardı oraları. "Kazanacakları baştan belirlenmişlerin kazanmalarına meşruiyet kazandırdık o mülakatlara alınmakla." Çoğu yaşadı bunları. Yaşanıyor halen de. “Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten ”diyor Vatan şairimiz Namık Kemal. Şiar edindik onu. Küsmedik devletimize. Hizmetten alıkoymadı bunların hiçbiri bizi. Diyen ne güzel demiş. “Mahkeme kadıya mülk değil” diye. Geride kaldı hepsi. Emeklilikle yeni sayfa açılmış oldu önümüze şimdi. “Zamanın sahibi ve onun tam kullanıcısı Allah. Bizimkisi “katre” değil o sonsuzluk içinde. “Emeklisi olmaz eğitimcinin, rahmetlisi olur ancak”. “Tekaüt” deniyordu önceden ona. Arapçada; “Oturmak, soluklanmak, dinlenmek” anlamına geliyor diye “Yatakhane-yemekhane- kahvehane” arasında geçirmek gibi niyet içinde değiliz zamanı. Yaradan ondan korusun bizi. Olduysa emeğimiz olduk işte emekli. Mesleğe alımlarda, “mutantan”(gösterişli) törenler, yapılır ağırlanırlar devletimizin ali makamlarında. Emekliler için düşünülmez o. “Ya emek yok, ya da onun kıymeti”... İkisinden biri. Burdur’un özel yeri olmuştur meslek hayatımda benim. Kanal 15 TV den akşam haber saatinde veda konuşması yaparak ayrılmıştık bu güzel şehirden. Ayrıldıktan 13 yıl sonra yerel basına yazdıklarım dolayısıyla Burdur Emekli dernekleri BUREM-DER ve Burdur Belediyesi tarafından “Burdur Tarihinde Yıldızlaşanlar ve Yaşayan İnsan Hazineleri” ödülüne layık görülmüştük. Düzce’den ayrılırken de uğurlama yapılmıştı yine Akçakoca Öğretmenevinde. Başkentte ne zamandır bu gibi adetler unutulmuş durumda. “Ayrılısın izzet-i ikbal ile bab-ı hükümetten, ne bağ duyar ne bağbancı”. Büyükşehir farkı bu da işte demek ki. “Mümin bal arısı gibidir” Yediğini temiz yer. Ürettiğini temiz üretir. Konup kalktığı yerde kötü iz bırakmaz” buyurur sevgili Peygamberimiz. Ona uygun olsun yeter ki görevde bulunduğumuz yerlerden ayrılmışlarımız. "Eğitilmemiş de kalkınmış, eğitilmiş de geri kalmış ülke yok". Onun da taşıyıcı kolonları öğretmen. O varsa her şey tamam o yoksa her şey eksik. “Senelerden beridir öksüz ve yetim. Bir bakanlık bilirim Milli eğitim” demiş Arif Nihat Asya yıllar evvel. Ne yazık ki o cephede değişen bir şey yok bugün de. “Okul”, “öğrenci”, “öğretmen” denildiğinde yüreğim kıpırdamaya devam edecek yine de oralarda onlarla olacağım hep. Milli davamız eğitimimizin daha güzel günlerini görmek dileği ile mesleğe veda günümde bir şekilde bir yerlerde yolumuz keşişsen, hukukumuz bulunan, Eğitim camiası başta olmak üzere, her kesimden siz gönül dostlarını, selamlıyor varsa gönül kırgınlığı bilerek bilmeyerek işlediğimiz hatalar helallik diliyorum sizlerden. Son not; “Bütün dualarımızda uzun yaşama isteği var. Eni olmazsa bir ömrün boyu olmuş ne çıkar” diyor Bayrak şairimiz Arif Nihat Asya yine. Bu vesileyle yaş günümü kutlayan herkese çok teşekkür ederim. Ömrünüz enine de boyuna da uzun, sevenleriniz, kıymet bilenleriniz çok olsun. İyi ki varsınız. Kalın sağlıcakla… Osman ERENALP 10 Nisan 2022 Ankara Anamur Sedir’in Notu: Edebiyat sitemizin değerli yazarı, kıymetli dost, değerli, insan Osman ERENALP beye emeklilik hayatında ailesi ile birlikte Allah’tan öncelikle sağlık, huzur ve mutluluk diliyoruz. Allah uzun ömürler versin. Yazılarından bizleri mahrum etmesin. Huzur veren, akıcı bir üslupla yazdığı şiir tadındaki yazılarına her zaman sitemiz açıktır. Sağolsun, varolsun. Bu haber 445 defa okunmuştur.
|
Sponsor AlanıSANATIN İÇİNDEN ;Sponsor Alanı |
|||||||||||||||
0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir.
Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder. |