“Türkü yine o türkü,
Sazlarda tel değişti”
N. TEVFİK
***
Sonunda “eğitim çıkmazımızın” sorumluları da bulundu.
• 19 Mayıs törenleri
• Milli güvenlik dersleri
• Saygı duruşları
• Andımız,
• Atanın Gençliğe hitabesi.
• Kurtuluş, karşılama günleri…
Bunlar ayıklandı mı düzlüğe çıkar, çağı da yakalar ötesine de geçeriz artık.
“Düşman-şehit-gazi v.b.” kavramlar kin, düşmanlık aşılıyor diye ders kitaplarından çıkarılmıştı bilindiği gibi. Garnizon koşusu için de Anıtkabirin etrafı adres gösterilmişti. Takozlar kalkıyor bir bir görüldüğü gibi. Sırayla bu işler.
Okullarda dolu dolu geçen o verimli saatler arasında yeri yoktu zaten böylesi çağ dışılıkların. Yeni neslin kitap okumadığı da, bilim yarışlarında derece alamadıkları da hep bu yüzden. Bir operasyon gerekiyordu. Geldi işte bir Molla Kasım, çekti siygaya en sonunda. Tarihe geçerler artık attıkları bu adımla düşünce mimarları. Tutabilene aşk olsun bizi. Yürüyelim arkadaşlar.
Siluetini sevdiğimin eğitimi.
Ülke dershanelere boğulmuş, sayıları okul sayısını katlamış, velinin kazancı buralara, akıyormuş, Özel ders aldırmayana üniversite kapıları hayalmiş, devlet okulları diploma verme salahiyetinin ötesinde anlam ifade etmez duruma gelmiş, öğretmen yetişmiyormuş, okullarımızda yönetim sorunu, öğretmen sorunu, denetim sorunu varmış, fırsatı ganimet bilip devlete paralel yapılanmalar oluşuyormuş, millilik de eğitim de adda kalmış sadece. V.b.
Dert değil bütün bunlar.
Toplasan hepsi bir 19 Mayıs töreni etmezler. Çaresi var bütün bunların. Yeise gerek yok yani. Teşhis de tedavi de hazır. Tek tabletlik ömrü var hepsinin.
İster dersten evvel al, ister ders sırasında. “Tek tabletle, kesin sonuç.”
Gemisini yürütecek kaptan yetiştirme değil mi gaye bu devirde karadan, denizden? Ona göre eğitim. O iş de tamam.
“f@TİH projesiyle” Feth-i mübin yakındır inşallah. Biraz sabır, o kadar.
Dershanelere gelince birer sivil kuruluşlar onlar. Varsın olsunlar. Devam etmeliler ta ki millet dersini alana kadar.
Devlet okulları ise resmi ideoloji dayatılan kurumlar. “Sivil-asker” arasındaki fark “devlet-millet” farkı kadar aradaki fark.
***
Hoca leyleğin kanadını bacağını budamış. “Şimdi kuşa benzedin işte” demiş. Ot kökünün üstünde biter.
Hoca torunuyuz sonuçta.
Siyaseten hocamız vardı bir de merhum malum. “Pansuman tedbirler” derdi bu nevi operasyonlara. Öğretmenin aklı dururken tahtanın aklıyla bakalım nereye kadar? “Neyleyim köşkü neyleyim sarayı, için de salınıp gezenim yoktur” Boşta bekleyeni bir dert, öğretmen yetişmiyor memlekette çeyrek asrı aşkın bir zamandır.
Hülasa:
İçi doldurulmamış sırf gösteriş olsun diye tertiplenen törenlerle eğitim yaptığını zannedenlerle, ona karşı çıkıp kaldırmayı reform yapmak sayanlar arasında el değiştirdiği müddetçe daha çok tartışırız bu eğitim konusunu biz.
“Surda gedik açıldı” madem, bir teklifte bizden;
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı da kaldırılsın. Çocukça işlerin zamanı mı şimdi? Hepten sivilleşiriz o zaman. Kim ne zarar görmüş fazla sivilleşmeden?
“Hiciv” şairimizle açmıştık,
“Bayrak” şairimizle de kapayalım.
“Senelerden beridir öksüz ve yetim,
Bir bakanlık bilirim milli eğitim”
Bakalım ne zaman bakar?
Çıkar da bir bakan, yetimine sahip çıkar?
Osman ERENALP
Eğitimci/Yazar
Bu haber 2429 defa okunmuştur.