![]() | |||||||||||||||||
| |||||||||||||||||
| |||||||||||||||||
Sponsor Alanı![]() Anamur SEDİRAnamur SEDİR 1993-1994-Aralık 1993 1. Sayı-Ocak 1994 2. Sayı -Şubat 1994 3. Sayı -Mart 1994 4. Sayı -Mayıs 1994 5. Sayı SaatHİKÂYELER![]() İmran AKSOY HikâyeleriAna MenüSponsor Alanı![]() Ziyaretçi Bilgileri
HAVA DURUMU |
GÜNÜMÜZ TÜRK RESMİNDE GELENEKSEL SANATLARIN YERİ![]() 05 Aral?k 2012, 21:04 Yeryüzünden gelip geçen toplumların tarihi gelişimi incelendiğinde, hiçbirinin diğerlerinin etkisinde kalmadan, salt kendi değerleri içerisinde varlık buldukları görülmez. Bütün toplumlar, ister istemez birbirlerini etkilemişler, birbirlerinden kültür alış verişinde bulunmuşlardır. Onların sanat hayatına da yansıyan bu etkileşim sürecinde gelenekler, çoğu zaman kaybolup yerini modern olarak adlandırılan yeni anlayışlara bırakmıştır. Her toplumun tarihinde karşımıza çıkabilen bu tür değişimlerinse, Türk toplumunda diğer toplumlara nazaran daha fazla olduğu söylemek mümkündür. Özellikle, Orta Asya’dan Anadolu’ya yapılan göç ve Anadolu'nun jeopolitik konumu ile İslamiyet'i sonradan kabul etmesi bu değişimi zorunlu kılan en büyük etkenlerdir. Ancak hiçbir değişimin, Türk toplumunu XVIII. yüzyıl ortalarında başlayan ve günümüzde de hala devam eden Batı kültürü ağırlıklı değişim kadar derinden etkilediğini söylemek doğru olmaz. Batı ile kültürel temasa geçildikten sonra, geleneksel Türk resminin yerini alan ve bugün "Çağdaş Türk Resmi" ya da "Batı Anlayışına Dönük Türk Resmi" olarak adlandırılan anlayış doğrultusunda, 1940 lı yıllara kadar, resim alanında görülen uygulamalar hep Batıdan ithal edilmiştir. Batı'dan alınan bir kısım sanat anlayışları da, nedense hep Batı da modası geçtikten sonra Türk sanatçılar tarafından benimsenmiş ve yoğun bir uygulamaya tabi tutulmuştur. Ne sanatçılar ne de düşünürler, sanatsal üslup ve akımlar üzerinde fazla araştırıcı olmamışlar, bunların çıkış ve uygulama nedenlerini incelemeden gelişi güzel ithal edip durmuşlardır. Ancak, köklü bir geleneği olmayan her sanatın, kendine örnek aldığı modelleri taklit etmekle başlayan ilk tedirginlik dönemlerinden sonra, bir kimlik arayışına girme ilkesi, Türk resim sanatında da kendini göstermiş, 1940 lı yıllarda Batı aktarmacılığına karşı kendi geleneksel değerlerimizin kaynak olarak kullanılması bilinci aydın kesim ve sanatçılar tarafından ileri sürülmeye başlanmıştır Günümüze değin geleneksel sanatlarımızdan yola çıkarak kendi sanat üsluplarını oluşturan pek çok sanatçı, Orta Asya'dan bu güne taşıdığımız, halı, kilim, oya, yazma, çorap, cam altı resimleri, Karagöz motifleri, minyatür, hat ve mimari öğelerden esinlenmişlerdir. Bu sanatçılar arasında, Çağdaş Türk resminin geleneksel sanatlardan yola çıkarak evrensel değerlere ulaşabileceği görüşünü özverili bir şekilde dile getiren Bedri Rahmi Eyüboğlu başta gelir. Geleneksel sanatlara duyulan bu ilginin Türkiye'nin ortak bir kültür çevresi olarak, yeni bir bütünlük aşamasına ulaşmasında da önemli bir etken olduğunu söylemek yerinde olacaktır. Ayrıca, sanatçılarımızın kendi toprağı üzerinde, kendi halkının sanatını keşfetmiş olması onların, memleket sevdasını dile getirmelerine vesile olduğu kadar, bireysel bir ritm, bir üslup oluşturmalarında da yardımcı olmuştur. 1940'lardan bugüne, yalnız sanatçıları değil, düşünürleri ve yazarları da yakından ilgilendiren konunun, temel kültür sorunları olduğu anlaşılmaktadır. Ulusallaşma her şeyden önce kültürde ve sanatta tutulması gereken yolu, yani ulusal bilincin ne anlama geldiğini uzun uzun düşündürmüş, bu yolda farklı seçeneklerin belirmesine ortam hazırlamıştır. Ulusal bir senteze ulaşmakla çağdaş değerler ortamında yer alınabileceğini kanıtlayan görüşler, böyle bir ortamın ürünüdür. Bu noktada, geleneksel kültürün ve sanatın kendinden çok, çağdaş ve bilinçli yorumları söz konusudur kuşkusuz. Doğu ve Batı kavramlarının iki karşıt dünyayı oluşturduğunu sananlar, çağdaş soyutçuluğun günümüzde ulaştığı aşamaları ve duyarlılık birikimlerini gördükçe, geleneksel sanatlarımıza daha bir alıcı gözle yaklaşmak gerektiğini görmüşlerdir. Halk sanatlarının anonim değerleri, halılar, kilimler, yazmalar, çoraplar kadar saray çevresinde gelişen iki boyutlu geleneksel minyatür ve hat sanatı da ulusallık adına yüz yıllardır saklı durdukları depolardan çıkartılarak yeni ve çağdaş yorumlarıyla tuvallere yansımaya başlamıştır.Günümüzde ise, genç sanatçılar batılı anlayışları kabul etmekle birlikte kendi kişiliklerini geliştirmeye özen göstermektedirler. Burada dikkat edilmesi gereken iki nokta belirmektedir. Birincisi, geçmiş kuşak sanatçılarının birikimlerinden faydalanılması gerektiğinin unutulmaması. İkincisi ise, Türk resminin Dünya sanatından bağımsız bir olgu olarak varlık bulmasının imkânsızlığı. Hele hele iletişimin bu kadar güçlendiği 21. yüzyılda hiçbir ülkenin ya da sanatçının diğer ülkelerin sanatından tamamıyla bağımsız bir gelişme göstermesi imkânsız bir şey olsa gerek. Bu nedenle geleneksel sanatlarımızla kurulacak bir ilişkide çağdaşlık kavramına yaklaşılacaksa bu günümüzün sanat anlayışı paralelinde olmalıdır. Geleneksel sanatlarımızın yüzyılların birikimi ve deneyimi sonucunda oluşturduğu kendine özgü kurallar iyice özümsenmeli ve çağımızın verileriyle kaynaştırılmalıdır. Bu da sanırım sağlam bir eğitim, bilgi birikimi ve çağdaş bir yorumla gerçekleşebilir.Doç. Dr. Hüseyin Elmashelmas@selcuk.edu.trKAYNAKÇA:-AYVAZOĞLU, Beşir. (1997).Geleneğin Direnişi. İstanbul: Ötüken Neşriyat A.Ş.-BERKES, Niyazi. (1973). Türkiye'de Çağdaşlaşma, Ankara: Bilgi Yayınevi-Elmas, Hüseyin. (2000). Çağdaş Türk Resminde Minyatür Etkileri. Konya: İl Kültür Müdürlüğü Yayınları-ÖZSEZGİN, Kaya.(1982). Başlangıcından Bugüne Çağdaş Türk Resim Sanatı Tarihi. C:3, İstanbul:Tiglat Sanat Galerisi Yayınları-Özsezgin, Kaya.(1987). Türk Resminde Modernleşme Süreci, Galeri Baraz, Atatürk Kültür Merkezi. İstanbul: s. 33-36 Bu haber 28904 defa okunmuştur.
|
Sponsor AlanıSANATIN İÇİNDEN ;Sponsor Alanı![]() |
|||||||||||||||
0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir.
Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder. |