İKİ ÖKÜZ BİR DE AT HİKÂYESİ
Akıllı kimdir?
Herkesten öğrenen.
Güçlü kimdir?
Hırsını yenebilen.
Zengin kimdir?
Halinden memnun alan.
O kimdir öyleyse?
Hiç kimse…!
***
Rivayete göre padişah tebdil-i kıyafet edip gezinirken bir çiftçiyle karşılaşmış. Çiftçi yatan öküz dururken ayaktakini kırbaçlıyormuş. Selam verip sormuş;
“Be adam yatan belli. Sen ayaktakini cezalandırıyorsun. Buna sebep nedir?”
Köylü; “Yatana bakma sen. Yatırana bak. Yatan o gözükse de akılveren ayaktaki” cevabını vermiş,
Yatanı değil de yatıranı görebilmek bir basiret işi. Başta başlarımız olmak üzere Allah o ferasetten milletimizi mahrum etmesin.
***
Aslan sürüsünün gözü öküzlerdeymiş.
Ancak, öküzler her saldırı anında bir araya geliyor, aslanların planını bozuyorlarmış. Bu yüzden hiç zayiat vermeden mutlu şekilde hayatlarını sürdürüyorlarmış. Aslanlar buna çare düşünmüşler. Topal Aslan yanına iki aslanı alarak, sürünün yanına varmış.
Sürünün lideri Boz Öküz ve yanındakilere tatlı dille şu teklifi götürmüş.
"Biz iyi niyet elçileriyiz. Bugün buraya sizden özür dilemek için geldik. Bugüne kadar size zarar verdik. Ama bilin ki bunları isteyerek yapmadık. Bütün suç şu sizin Sarı Öküz'de. Rengi sürüden farklı. Göz kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor. O zaman elimizde olmadan saldırganlaşıyoruz. Değilse sizinle bir derdimiz yok. Gelin bir anlaşma yapalım. Verin şu Sarı öküzü kurtulun, barış olsun aramızda"
Boz Öküz ve heyeti teklifi tartışmışlar. Aslanları haklı bularak, Sarı Öküz''ü vermişler. Bir Benekli Öküz buna karşı çıkmış ama kimseye dinletememiş. Sarı Öküzün ardından bir zaman geçmiş aslan sürüsü bu kez Uzun Kuyruk' için sürüyle görüşe gelmiş.
“Sizi barış kararınızdan dolayı kutlarız. Biz de verdiğimiz söze sadığız. Ancak, sürüden Uzun Kuyruk’tan da şikâyetçiyiz. O da kuyruğunu sallıyor. Sürede göze batıyor. Kalanınız normal kuyruk. Verin onu bize, barış bozulmasın"
Boz Öküz ve heyeti bu teklifi de değerlendirmişler. Uzun Kuyruk'u da teslime razı olmuşlar. Benekli Öküz yine karşı çıkmış. Ama yine dinletememiş. Uzun Kuyruk da aslanlara yem olmaktan kurtulamamış. Her seferinde farklı bahanelerle sürüden biri eksilmiş. Bu iş böylece devam etmiş. Sonunda öküz sürüsü gücünü yitirmiş. Zayıf düşmüş. Aslanlar daha da küstahlaşmış. Zamanla bir bahane belirtmeden teklifsiz "Verin bize şunu, verin bize bunu " demeye başlamışlar. Her defasında istediğini almışlar.
Sürüden birkaçı kalmış sadece geride.
Boz Öküz, Benekli Öküz'ün sözlerini hatırlamış, Yanındakilere şu itirafta bulunmuş:
"Biz galiba Sarı Öküz'ü verdiğimiz o ilk gün bu savaşı kaybettik"
***
Köylü atı ve eşeği varmış. Bir günü her ikisin de sırtına yükünü sarmış pazara gidiyormuş. Bir süre böylece yol aldıktan sonra eşek iyice yorulmuş. Takati kesilmiş. Yükünün bir kısmını almasını attan istemiş. At oralı bile olmamış. Duymazdan gelmiş. Bir müddet daha öylece yol almışlar. Sonrasında eşek düşüp ölüvermiş. Köylü eşeğin yükünü de atın sırtına vurmuş. Bir bununla da kalmayıp davul yaparım diyerek eşeğin derisini yüzüp atın sırtına yüklemiş. Onca yükün altında ezilen at hatasını anlamış;
“Ah benim akılsız kafam. Ne olurdu sanki eşeğin yükünün birazını alsaydım. Hem yükün bu kadar olmaz hem yol arkadaşım ölmezdi” demiş
Demiş ama iş işten geçmiş.
…
Hayvanım sana dedim, insanım sen anla”
Osman ERENALP
Ankara Kasım-2012