BURDUR’A KATMA DEĞER ÖDÜLLERİ
Bir Cumhuriyet Bayramı töreniydi. Açış konuşmasında dönemin valisi Kadir KOÇDEMİR Bey söze şöyle başlamıştı;
“Göller, güller, gönüller diyarı…
Ak toprakların, ak alınlı insanları…”
Burdur’u, Burdurluyu tarif için, bundan güzeli de olamazdı herhalde.
Burdur yıllarca göllerini, ovalarını, obalarını açarak bize değer katmıştı. Yazılı, görsel basınında köşe açarak bize değer katmıştı. Diyarbakırlı birisi olarak “İl Kültür Sanat Kurulu” üyeliğine layık görerek bize değer katmıştı. Şimdi de “Burdura değer katanlar” arasına katarak değer katmaktadır. Bununla da “Vefa’nın” sadece İstanbul’da bir semt adı olmadığını göstermiş olmaktadır.
Yirmi bir yıl evvel gelmiştik bu şehre. On bir yıl evvel de dönmüştük. Bir başkentten, diğerine… Cumhuriyetin başkentinden, Teke yöresinin başkentine… Salı pazarını gezdiğimde orada anamı hatırlatan kadınların çokluğu dikkatimi çekmişti. Pazar duasından etkilenmiştim en çok da. Cami hoparlöründen “amin” sesi yükseliyor. Alıcı, satıcı, kantar, kısaca hayat bir dua miktarınca duruyordu. El açıp dualar ediliyor öylece başlanıyordu alışverişe. Heyecan vericiydi benim için. Yazı kaleme almıştım bu konuda bir de. İsa KAYACAN ağabey “Burdur’un Saz ve Söz Ustaları” kitabında ona da yer vermişti. Başka şeyler de vardı dikkatimi çeken. Cenazeler Ulu Camiden mezarlığa kadar eller üzerinde taşınıyordu. Şehir hoparlöründen salalar veriliyor, vefat duyuruları yapılıyordu. Yirmi üç bin kişi bir araya gelerek uyum içinde zeybek oynuyor rekoru zorluyorlardı. Birer köklü “şehir kültürü” demekti bütün bunlar. Burdur esasen görmeden, türküleriyle tanıdığım bir şehirdi. Zeybekleri, gurbet havaları, sipsisi, kabak kemanesi, düğün adet ve gelenekleri, daha pek çok yönüyle farklıydı. Yaşayarak tanığı olmuştum bunların.
Aslen Ağrı ilimizden olan dönemin İl Kültür Müdürü “Burada düğünler türkülerle yapılıyor” dediğinde basit bir tespit gibi gelmişti önce. Sonradan yozlaşan, salon düğünlerine dikkatice bakınca ona hak vermiştim. Temennimiz bu güzelliklerin hep var olması, sonsuza kadar yaşatılmasıdır. Diğer illerimize de örnek olmaya devam etmesidir.
Kırk ila elli yaş arası insan ömrü için önemli yaş dilimidir. Ben o yılları -bir milli eğitim mensubu- “ilköğretim müfettişi” olarak burada geçirmiştim. O kadar ait hissetmişim kendimi demek ki, ÖSY deki başarı haberini Datça’da, Milli Eğitim Tesislerinin havuzunda aldığımda havuzu taşıracakmışım. Öylesine gururlanmış, şişmişim. Öyle takılmışlardı arkadaşlar. O yılları, “Yeni gün” gazetesinde, “Burdurun on yılı başlıklı” yazımda anlatmaya çalışmıştım.
Yazı başka, güzü, baharı başkaydı Burdur'un. Festivalleri, piknik, mesire yerleri, kurulan dostlukları arasında göz açıp kapayıncaya kadar geçmişti sayılı günler. 2006 yılının bir 20 Eylül akşamında “Kanal 15”in haber saatinde veda konuşmasıyla ayrılmıştık şehirden. Burdur var olmaya devam etmişti ama gönlümüzde hep. Bu bir kuru söz değildir inanın. Şahitleri de vardır bunun;
Burada sahip olup da halen değiştirmediğim “15” plakalı otomobilim bunun şahididir. Favori kanallar arasına aldığım “Kanal15” bunun şahididir. Haftalık ev adresime gönderilen “Yeni gün” ve “Ses 15” gazeteleri bunun şahididir. Daha ötesini deyim; İki oniki yaş arasını burada geçiren oğlumun Burdur ağzıyla ablasına;“abam sen acıg safmın ne…” diyerek geçmişe gitmesi bunun şahididir. Hiçbiri olmasa da Allah şahittir...
Ayrılık yazımızda “Ben gidiyorum mamur olsun viranlar” diyerek ünü Burdur’u aşmış “Serenler” zeybeğine göndermede bulunmuştuk. Bu ödül töreninin o adı taşıyan bu mekânda yapılıyor olması bu bakımdan anlamlıdır.
“Ne alaka” diyeceksiniz belki ama okuma imkânı bulamamış, kişisel gayretiyle devlet memuru olabilmiş, oradan emekli olmuş-şimdi rahmetli- bir yakınımız. şu notu düşmüş benim için imzaladığı vesikalık hatıra fotoğrafının arkasına:
“Sev ki sevilesin, sevilmen için sevesin”.
O notu haklı çıkartmıştır bugün bu akşam.
Biz Burdur’u karşılıksız sevmiştik....
Tıpkı bu vatanı, bu ülkeyi sevdiğimiz gibi...
Bahta bak ki, ödülümüz de oldu onun için.
Bu da bu şehrin vefasıdır işte bize, onu sevenlerine.
“Burdur tarihinde yıldızlaşanlar” ve “yaşayan insan hazineleri” etkinliği çerçevesinde sahip olduk o ödüle. Onyedi yıldan bu yana yerel basınına yazdıklarımızdan dolayı...
42. hizmet yılımızda bu onuru bize yaşatanlara, kadirşinas Burdur Belediyesinin genç dinamik başkanı Ali Orkun ERCENGİZ’e, BUREMDER (Burdur Emekli Meclisi) başkanı Fatih ÖZCAN’a, emeği geçenlere teşekkür ederek ayrılıyoruz Burdur’dan.
Gönlümüzü bir daha geride bırakarak...
Osman ERENALP
Burdur- 8 Nisan 2017