BİZ BAŞKENTTEN GİDER OLDUK
Son genel kurulda veda plaketlerimizi aldık. Başkente veda zamanı artık.
“İşte geldim gidiyorum. Şen kalasın Ankara…” Ya da Reyhanî değimiyle;
“Çaresiz dişimi sıktım gidirem…”
1974 yılıydı. Basketbolda Kırşehir birincisi olmuştuk. Sırada Tokat’ta yapılacak bölge şampiyonası vardı. Ankara üzerinden oraya geçecektik. Şehir terminali şimdiki Büyükşehir Belediyesinin olduğu yerdeydi. Biletlerimiz alıp, troleybüsle Ulus’a geçmiştik. “ASPAVA”da yemek yedirmişti kafile başkanımız.
Lokanta Roma olimpiyat oyunlarında takım şampiyonu olan güreşçilerimize aitmiş. Anlamını merak etmiştim. “Allah-Sıhhat-Para-Afiyet-Versin-Amin” anlamına gelen kelimelerinin baş harfleriymiş. Yeni bilgiydi benim için, ilgimi çekmişti. Başkenti görmek heyecan vericiydi. Hareket saatine kadar Ulus ve civarını gezmiştik. Kale civarı gecekondularla çevriliydi. O yapılaşma halen de var. Hareket saati gelince Topçam Seyahatle Çankırı- Merzifon- Amasya üzerinden Tokat’a varmıştık. Müsabakalar bir hafta sürmüştü. Bir de rekor sayı yemişliğimiz var Ankara TED kolejinden. Onu da burada anlatmayım şimdi.
“Çile bülbülüm” şarkısı çalmıştı yol boyu. Taş plak oluyordu o zamanlar otobüslerde. CD gibi bir demet plak. Kaptan hangisini dilerse onu dinletirdi.
“Çile” dinletmişti bize...
Bülbülüm gel de dile
Söyle benimle bile.
Sesini duyur ele
Çile bülbülüm çile…Allah..!
O şarkıyı hatırladım yıllar sonra.
Bavulları hazır, çile yolculuğu başladı “zorunlu göçe tabi” on dört müfettişin.
Şen olasın Ankara.
Allah…! diyoruz. Ne diyelim.
“Bir ben ayrılmayınan Başkent yıkılmaz” tabii.
Şairin dediği gibi;
Bize her yer görev alanı.
“Dağ desem,taş desem vatan.
Kurt desem, kuş desem vatan.
Deniz desem,gök desem
Dağ,bahçe,tarla,orman....
Daha....daha.....şu çevre,
Şu kilim,şu halı....
Velhasıl. Her şeyde Vatan”
Kısmette Düzce varmış bizim için.
Hür bağımsız vatan parçası olsun yeter. Fark etmez.
Şu Ankara türkülerini yozlaştıranlara kızıyorum. Bayram ARACI, Zekeriya BOZDAĞ, Mehmet ERENLER, Rıfat BALABAN daha neleri vardı. Hepsini unutturdular. Onun için en çok da. Ancak şimdi yeri geldi teslim aldılar bizi de. Demesek olmaz.
***
“Gidene dur demeyiz
Düşmeyiz biz dalgaya
Dönüp bakmaz arkaya…
Gardaş deriz kankaya
Bize her yolAnkara”
***
Burdur’u da bilmiyorduk. Ayrılmak zor geldi bu kez. (Burdura da buradan selam)
Öğretmen Okulu sonrası Üniversiteye kayıt yaptırarak Başkentle hemşeriliğimizi tescilletmiştik. İki üniversite okuduk burada. (Ankara İlahiyat, Gazi eğitim Fakültesi eğitim yönetimi) Öğretmen ve idareci olarak bir ilkokul, bir ortaokul, üç de lisede toplam yirmibiryıl, müfettişlikte de dokuz yıl olmak üzere “ceman-yekûn” otuz hizmet yılımız burada geçti. Keçiören oldu meskenimiz. Altındağ’ın semtiydi o zaman. Askerlik cüzdanımızda da “Altındağ Ovacık Köyü İlkokulu er öğretmeni” diye yazar zaten. Orası da mahalle şimdi.
İlk gördüğümüzde “bir beş yıl burada kalırsak dünyamız değişir” Diye düşünmüştük. (Fakültemiz beş yıllıktı) Fazlası da oldu. Burada şekillendik pek çok bakımdan. Borçluyuz Cumhuriyetimizin Başkentine o yüzden. “Fikri, irfanı, vicdanı hür” nesil yetiştirmek görevimiz vardı. Onu ödemeye çalıştık. Cumhuriyet zemininde yetiştik. Diyarbakır’ın bir köyünden çıkıp geldik buralara. İnkârı, nankörlük olur. O borç devam etmekte. “Kırk yıl hizmet ettik” demek yetmez. 41.yılda da, sonrasında da devam, inşallah. Ta ki son nefese kadar. Allah sağlık versin yeter ki.
“Vatan için ölmek de var,
Fakat borcun yaşamaktır..”.
Ona hizmetin emekliliği yok.
***
Koalisyonun, eskilerin konuşulduğu bir zamanda sanırız yeridir. Erbakan Hocaya bir gün bir partilisi gelir, der ki;
“Hocam benden bu kadar.
Biraz da gençler devralsınlar” .
Neden? der Hoca..
“Efendim bende kalp var”
“O dediğinden bizde de var muhterem”
“Ama efendim benimkine pil takılı”
“Olmaz” der Hoca.
“O zaman pil bitene kadar.”
***
Kalbi hizmet aşkıyla dolu, herkesin ömrü uzun olsun. Allah pilini bitirmesin hiçbir zaman. Gidenin de, gelenin de…
Adı ebediyete kadar Başkent Ankara’yla anılacak olan, o büyük insan Atatürk diyor ki; “Birlikte büyük olunur. Kimse tek başına büyük değildir”
“Bir, iri, diri” olmaktır önemli olan.
Allah birliğimizi bozmasın. Gerisi teferruat. “Baki kalan bu kubbede bir hoş seda imiş”. Kırıldıysak affettik. Kırdı isek de af ola... Seviyoruz gideni, kalanı, geleni;
“Biz gelmedik kavga için.
Hakkın evi gönüllerdir
Gönüller yapmaya geldik”.
Bu duygularla;
“Biz başkentten gider olduk.
Kalanlara selam olsun.
Bilmeyen ne bilsin bizi
Bilenlere selam olsun..”
Osman ERENALP
Ankara Temmuz, 2015
Bu haber 2425 defa okunmuştur.