Nafi Dayıyıla Keskin’in Kayalak Solaklısı Köyünde öğretmen iken tanışmıştık. Üç ciltlik “Tarih-i Taberi’yi” hatmetmiş bir ihtiyardı. Onu anlatırdı bana bir araya geldiğimizde. “Lafın pisi” tabirini de ilk ondan duymuştum. Rahmetle anıyorum kendisini.
Günümüzün “Angaralı”, “Ayaşlı”, “Sincanlı” vs. mahlaslı müzik piyasasında dolaşanların kullandıkları dil için uygun tabir göründü bana bu “lafın pisi”
Bu gurup “Ankara” adını kullanıp onun türkülerini yozlaştırmakla görevli görmekteler sanki de kendilerini.
Söze bak puanını ver.
….
Belediye toplu taşım aracında kaptanın yanına tutunmuş yol alıyoruz.
Kaptan koltuğunun bulunduğu mahalden bir müzik sesi yayılıyor içeriye.
Nakaratı diyelim gerisine karar verin.
“Eşsek de kestik, sucuk da yaptık yine nafile.
Kaptanı bunu dinlerse muavinine ne demeli. Muhtemelen radyo kanalı. Vebaline de girmeyelim şimdi. Yüzlercesi var bunlardan radyo FM de.
Mesele o değil.
Ankara’dan çıkmış, Düzce’ye kadar ulaştığına göre şehirlerarası ne yollar kat etmiştir daha da.
Çok satanlar arasındadır belki de.
“Angara” havasıymış güya.
Biz yöreyi; Yağcıoğlu Mehmet Efe’den, Bayram ARACI, Zekeriya BOZDAĞ, Rıfat BALABAN,Mehmet ERENLER gibilerden tanmış öylece sevmişiz.
Seğmeni de “kök değerlerine” bağlılığından biliriz.
Dikmen Keklikpınarı’nda Atatürk’ü karşılamalarından yer etmiştir zihinlerimizde.
Biliyoruz ki ne Ankara bu ağızlardaki gibidir, ne de Ankaralı…
“Ankara’nın taşına bak,
Gözlerimin yaşına bak”
…
Fazla da kızamıyorum bu genç kuşağa.Şu günlerde hele de.
Şu sebepten;
Bayrağa sarılı tabutlar geliyor gözlerimin önüne.
Askerlik görevini “yapanlar” onlar.
“Yaptırılanlar” onlar.
“Çürük raporu” alamayanlar, “bedelliye” para bulamayanlar onlar.
Sonuçta vatani vazifesini “bedel” ödeyerek bizzat yerine getirenler onlar.
Özetle;
“Ekşi mekşi bizim bağın korukları” yani..
…
“Arz talep” meselesi mi?
“Talep” sorunumuz var o zaman efendim.
Arz edelim bunu da buradan.
Hoşça kalın.
Türkülerle kalın.
Osman ERENALP
Düzce Şubat 2015
Bu haber 1694 defa okunmuştur.