“ÇALIŞKAN” DİYE BİRİ…
Nuri Ağabey, bilinen adıyla “Çalışkan” Cumhuriyet Meydanında Çalışkan Kitapevinin sahibi. 1925 doğumlu, seksenini geride bırakmış. İktisat mezunu. Türk ocağının kurucu üyesi, yönetim kurulu üyesi, kıdemli, değişmez muhasibi. Her saat kendi kuşağından birileri bulunur illa onun dükkânında. Ali DEMİR, Halil RIŞVANOĞLU, Osman MÜDERRİSOĞLU, KAYACAN, PEHLİVANOĞLU v.b. Renkli simaları Burdur’un. İnandığı dava, kullandığı eşya, kurduğu dostluklar, aklınıza ne gelire hepsinde de muhafazakâr, tutucu, tavizsiz. Onu ÇALIŞKAN yapan da bu yönü zaten. Bir o kadar da tutumlu. Akranları hep o yönüne takılırlar ama o bildiğinden şaşmaz. Bir dostu şu notu düşmüş onun için. Bir ziyaretimde görmüştüm sumenin üstünde tesadüfen.
Sayın Nuri ÇALIŞKAN
“Münferit Demokrat Parti Genel başkanı…”. Çok şeyi özetliyor aslında bu kısa not onun için.
Ruhi FIĞLALI’ı Osman MÜDERRİSOĞLU gibi pek çok tanınmış isimle de çocukluk arkadaşı.
Uzun, narin boyu, kısa tıraş sünnet sakalı ile günlük dükkân ev arasını adımlar görürsünüz onu hep. Arabası da var ama binmez. 10 yılda sadece bir kez görmek kısmet olmuştu bana. Kırmızı eski model yerli araba. Günde bir, bazen birden çok Türk ocağını yoklar. Onu ihmal etmez. Kapısını açar ihtiyacını görür geri dükkâna döner. Fuzuli harcama sıfır onda. Tutumlu mu tutumlu. Çevresine telkini de yönde. O sayede ocağının birikimlerini hesaplara yatırıp çoğaltmış, üyelerin ilave maddi destekleriyle de Burdur Türkocağı kendi binasına kavuşmuş durumda.
Ne zaman harcama işi olsa Nuri Ağabeye sorsam bir de bunu diyerek dükkândaki kırık kürsüye oturduğum çok olmuştur. Son diyalogumuz şöyleydi.
—Ağabey Ankara’ya tayin olundum.
—Güle güle. Zaten iki ayda bir görebiliyordum ancak seni…
Açık sözlü, dobra…
Nuri Ağabey Allah sana daha nice nice sağlıklı, uzun ömürler versin…
Bunları demişiz hakkında ayrıldığımız sıra 2006 yılının Aralık ayında, “Burdur’dan 10 İsim” başlıklı yazımızda.
Emr-i hak vaki oldu, bugün hakka yürüdüğü haberini aldık ÇALIŞKAN’ın. Ona sağlıklı, uzun ömür dileyişimizin üzerinden 13 yıl geçtikten sonra. Defnedildi bugün bu mübarek Miraç öncesi Kemer ilçesindeki aile kabristanına. Çocuğu yok bildiğim kadarıyla. Sahipsiz artık Cumhuriyet Meydanındaki, onunla özdeş, “Çalışkan Kitapevi”. El değiştirecek, neyin satıldığı dükkâna dönüşecek kim bilir. Kaç yıldan kalma tahta tabureler dururdu kitap yığınları arasında. Çeker otururduk. Kırılacak korkusu verirdi gıcırtı sesi. Cilalanmış parlatılmış gibiydi üzerleri gelen giden yüzünden. Dilleri olsa da konuşsalar. Oraya otururdu misafirleri. O taburelerden kat kat kıdemli müdavimleri. Canlı tarihleri Burdurun her biri. Hangi yıl dizildilerse dururdu öylece bir kısım raftakiler. Solmuş, toz tutmuş umursamaz dokundurmazdı hiçbirine. Bilirdi yerini o her şeyin.
“İki günümü vereyim de elden geçirelim şunları ” demiştim de kabul etmemişti. Sağlam vatandaştı. Sağlam esnaftı. Sattığı kitabın fişini keserdi istesen de istemesen de. Uğrak noktamızdı, akıl hocamızdı çok şeyde.
“Türk yurdu” dergileri ona gelirdi. Yönetimindeydim o sıra Türkocağının. Altmışın üstüne çıkartmıştık sayıyı bir ara. Dağıtırdım ilçelere, köylere isteğe göre. Ülkü çınarıydı Burdur’un. Bir şeyler okurken görürdün onu hep. Bulmaca çözerdi en azından. Kendine münhasırdı. Bir entelektüeldi Berberoğlu pasajında, Burdur esnafı arasında, bir daha gelmeyecek…
Ruhu şad olsun.
Osman ERENALP
Ankara 02 Nisan 2019
Bu haber 1111 defa okunmuştur.