H I R S I Z N A M A Z I
Şu cami hırsızlarının kamera kayıtları ibretlik. Adamların uyum kabiliyetleri yüksek. Cemaattenmiş görüntüsü veriyorlar.. Namaza duruyorlar. Uygun anı kolluyor, gözüne kestirdikleri ayakkabı, cep telefonu ne varsa aşırıp gözden kayboluyorlar. Bunlar küçük, adi hırsızlıklar tabi. Büyük ve nitelikli olanları var bir de. Siyasette, ticarette çok yer rastlarsınız onlara.. Ortak yanları ikisinin de din duygularını alet etmeleri. Cemaatin saflığından dalgınlığından yararlanmaları. Bizde Müslüman’ı aldatmak kolay. “Allah adamı” görüntüsü ver yeter. Sana inanmaya hazır milyonlar var.
Dinimiz ”Bu gibilerin namazları sizleri aldatmasın” “Müslüman iki kere aldanmaz” diyor ama Müslüman’ın kaçıncı kez aldandığının sayısını unuttuk.
Her çalma kamera kaydı önünde olmuyor tabi. Her tür kul hakkı, vergi kaçırma, rüşvet, iltimas, ayırma, kayırma, yalan, haram talanın pek azı görüntüye takılıyor. Kul indinde olmasa da hepsinin kayıtlarını tutan bir yüce makam(kudret) var elbette. “Namaz hırsızlığının” kayıtları da orada var. Hesabı da görülecektir günü geldiğinde.. Dileğimiz hepsinin öte tarafa kalmaması, bir kısmının olsun burada da görülmesidir.
“Cami” dediğin “Allahın evi”. Sıfatı “el-emin” (güvenilir) olan Peygamberin yolundakilerin (ümmetin) toplanıp Allah’ı andıkları, ona ibadet ettikleri yer.
Oradakilere güvenmeyip de kime güveneceksin.
Haber buna dair, yazılı basından;
Polisten kaçan hırsız izini kaybettirmek için önüne çıkan ilk camiye girer. El bağlar namazdaymış görüntüsü verir. Polis de içeri girer. Kıyamda birini görür. Bu olmasa gerek diye düşünüp çıkacakken adamın sırtının kıbleye dönük olduğu fark edilir. Derdest edilip götürülür
Her işin ilki ve acemiliği oluyor işte.
Karakolla da iş bitmiyor tabi. Adaletin çalınması var ki bir de hepsine bedel. Bu hikâyemiz de ona dair;
***
Hırsız, yağmur borusuna tutunup, balkona çıkacakken korkuluk elinde kalmış. Düşüp ayağını kırmış. Kırıkçıya, çıkıkçıya gitmemiş “Karakuşi Kadıya gitmiş;
“Ev sahibinden şikâyetçiyim” demiş.
“Adamın bunda günahı ne?”
“Balkonu çürük yaptırmış”
“Sen de evi soyacakmışsın ama”
“O başka bu başka…”
Ev sahibi bulunmuş;
“Balkonu çürük yaptırmışsın. Adam düşmüş ayağını kırmış. Senden şikayetçi bak ”
“Balkonu yapan marangoz. Ona sorun.
Marangoz bulummuş:
“İşini çürük yapmışsın. Kaza sebebiyet vermişsin”.
Marangoz;
“O sırada sokaktan yeşil feraceli bir kadın geçiyordu. Çok alımlıydı. Ona dalmışım. Çiviyi boşa çakmışım demek ki”. Suç onun.
Yeşil feraceli bulunmuş;
“Bre hatun, neden o kadar göz alıcı giyinirsin. Halkın dikkatini dağıtırsın. Marangoz senin yüzünden kusurlu iş yapmış” Kadın;
“Feraceyi boyacıya vermiştim.
O bu hale sokmuş. Suç onun”.
Boyacı bulunmuş.
Diyecek söz bulamayıp suçu kabullenmiş. İdama mahkûm edilmiş. İki cellâtla idama götürülmüş. Bir müddet sonra cellâdın biri i dönüp gelmiş:
“Efendim adamın boyu sehpaya uzun geldi.
Karakuşi Kadı Efendi;
“O zaman kısa boylusundan birini bulun asın” demiş böylece de adalet teessüs etmiş.
***
Her cami, her cemaat, her kadı böyle değil tabi
Onları tenzih ederiz. Yeri gelmişken;
Bir keresinde montumu unutmuştum. Cebinde de çeyrek altın vardı. Üç gün asılı kalmıştı camide. Gidip aldım. Dokunan olmamıştı. Onlardan var çok şükür. Sayıları da az değil. Dememiz o ki;
Geçen gün ömürden.
Paramız çalınıyor.
Sağlığımız çalınıyor.
Adaletimiz çalınıyor.
Geleceğimiz çalınıyor.
Değerlerimiz örseleniyor eriyor göz göre göre birilerinin eliyle.Bunları görelim.
Ne çaldıralım, ne çalalım.
Ne aldanalım, ne aldatalım.
Son fıkramız Nasrettin Hocadan olsun.
Olsun ki söz üstüne söz olmasın
***
Hoca hırsızlık için bir eve girmiş. Onu fark edenler orada ne yaptığını sormuşlar.
Hoca da:
“Saz çalıyorum” demiş.
“Aman hoca, saz dediğinin sesi çıkar” demişler
“Bizimkinin sesi sonradan çıkacak” demiş.
Daha ne desin?
Gözü az açmak, az kulak kabartmak yetiyor bunun için. Allahın parmağı mı var ki gözümüze soksun!
Osman ERENALP
Ankara, Eylül 2017
Bu haber 1366 defa okunmuştur.