| |||||||||||||||||
| |||||||||||||||||
Sponsor AlanıAnamur SEDİRAnamur SEDİR 1993-1994-Aralık 1993 1. Sayı-Ocak 1994 2. Sayı -Şubat 1994 3. Sayı -Mart 1994 4. Sayı -Mayıs 1994 5. Sayı SaatHİKÂYELERİmran AKSOY HikâyeleriAna MenüSponsor AlanıZiyaretçi Bilgileri
HAVA DURUMU |
AD İSA'NIN GÜN MUSA'NIN16 May?s 2014, 03:32 AD İSA’NIN GÜN MUSA’NIN(*) Bakanlar değişti, adları değişti. İlköğretim müfettişi. Eğitim müfettişi. Eğitim denetmeni. Son olarak Maarif müfettişi. Yenisi gelene kadar böyle kalacaklar. Sonrasında ne olur onu şimdiden bilen yok. Aynı iktidar döneminde oluyor bütün bunlar. Müfettişiyle bu kadar oynayanın nerelere el attığını varın hesap edin. Maarif müfettişliği “milli şeflik” döneminindi. Devran döndü. Bu da “gayr-ı milli şeflik” döneminin demek ki. Bakanlığın adı mı değişti? Hayır. Ona bağlı müdürlüklerin v.s. Hayır. Düğün değil bayram değil. O halde bu marifet de neden. Neden bakanlığının adıyla doğrudan “Milli Eğitim Müfettişi demek” akıllarına gelmez ad koyucuların bir türlü anlayamam. İkinci adda buna yaklaşılmıştı ki “millisi” budandı onunda. Ad işi rutin hal aldığına göre temenni edelim sıradakinde dikkate alınsın. Kartvizit âdetim yoktur. Bir kez bastırıştım. Onda da “Milli Eğitim Müfettişi” yazdırmıştım unvan hanesine. Bugün de o noktadayım. Hoca saz çalıyormuş. Bir perdeye parmağını sabitlemiş. Öylece tezene gezdiriyormuş. “Hocam bu aleti çalanlar başka perdelerde de ellerini gezdiriyorlar” diye hatırlatmada bulunmuşlar. “Onlar bulduğum yeri arıyorlar benim” diye cevap vermiş Hoca. Alın bizden de o kadar. Biz böyle düşünsek de yine de bu değişiklikleri marifet görenler var tabi. Her değişikliğe “pek münasip oldu” diyenler. Kimi “büyükler her şeyin iyisini bilir”. Kimi “son bakan marifeti” diye Kimi “ikbalime zeval gelir” korkusuyla. “Ne olur ne olmaz yönetimle ters düşmeyim” diyerek. Kültürümüzde bu tavra “kavuk sallamak” deniyor. Bu durumdakiler için tarihten bir sayfa: Sultan Deli İbrahim (1639) doğru söylediği için Vezir-i Azam Kara Mustafa Paşayı boğdurup yerine Sultanzade Mehmet Paşayı getirir. Zarafeti ve saray gelenekleri içinde yetiştiği için kendisine (civan kapıcı başı) denilen Mehmet Paşa mevkiini muhafaza için padişahın bütün isteklerine boyun eğmekten başka çare kalmadığına inanır. Seleflerinin feci akıbetini düşünür. Sultan İbrahim’in insan aklının alamayacağı emirlerini yerine getirir. Riyayı idare sanatı haline koyar. Sultan günün birinde sorar: Lalam Mustafa paşa dahi bana itiraz ederdi. Bu iş na-makul derdi. Sendeni onun gibi bir söz işitmem. Sebebi nedir? Veziri Azamın cevabı riya ve dalkavukluk edebiyatının şaheseri kabul edilir. “Şevketlu Padişahım. Siz yeryüzünün halifesi ve Allahu Zülcelallın gölgesisiz. Aklınıza gelenler ilhamı Rabbanidir. Kavlen ve fiilen sizden beyhude hata sadır olmaz ki, itiraza mecal ola. Zahirde na-makul gibi görünen bazı gizli hikmetler vardır ki, bize malum değildir. Onun için inkâr ve redde cüret edemem” Sözümüz her işe “pek münasip oldu” diyen içindir. Kalanını tenzih ederiz. *** Ad arayışının nedenleri var elbet. Hoca Allahın sıfatların sayıyormuş; Yerde değildir. Gökte değildir. Varlığının evveli yok, ahiri yoktur. Yaratılanların hiçbirine benzemez. Mekândan münezzehtir… Baba erenler dayanamamış; “Hocam yoktur diyeceksin de şuna. Lafı dolandırıp durma” Ad koyucunun kafasında mesleğin geleceği yok. Oyalama boyalamanın nedeni o. Ad verdik beğenmediniz. Para istediniz. İyisi mi eyaletlere havale edelim sizi. Onlarla halledin işinizi. Onun hesapları yapılmakta. Uygun zamanda fişi çekilecek mesleğin çıkacak bitkisel hayattan. Şimdilik mümkünü yok bunun. Çünkü ara işler var. Müfettişten başkası çıkamaz o işlerin içinden. Suni solunumla yaşatılması ondan. Vatandaşa da eziyet. Kaymakamın özel kalemine “maarifi tarif” edemiyoruz. “Milli Eğitim Müfettişleri deyin iyisi mi” diyoruz da öylece anlaşabiliyoruz. Okulun güvenlik görevlisi. “Mali müfettiş geldi” diyor. “Yüz yıllık kani olmuyor yani”. Neresinden bakarsan, maliyetli ad görüldüğü gibi. İstediğiniz kadar “kapsayıcı” deyiverin. Yarım asırdır kullanılmayan tedavülden kalkmış bir sıfat sonuçta. “Eski ayları kırp yıldız yap” Pele’yi bu saatten sonra Brezilya takımına çağırmak gibi bir şey. Başkasını bilmem ama Milli Eğitimin dışına itilmek hissi uyandırıyor bende bu “marifet”. Allah fakire sabrı bol verirmiş. Müfettişler kıdemleri kişiler. Neler görmediler ki meslek hayatları boyunca? “Bir müddet de maarifin kahrını, Çeksinler de eğlensinler bir zaman” Allah tüm çalışanlarımıza adıyla tadıyla mesleklerini icra etmeyi nasip etsin. Marifet iltifata tabi. “Ad İsa’nın gün Musa’nın” Taltifi olmayan marifeti neyleyim. “Alışamadım” “bunaldım” diyene teselli olur diyerek Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin “Maarifetnamesiyle” noktalayalım. Görelim ayine-i devren ne suret gösterir. Sen adli zulüm sanma Teslim ol oda yanma, Sabret, sakın usanma; Mevlâ görelim neyler. Neylerse güzel eyler. Hep işleri fâiktir, Neylerse güzel eyler. *** (*) Türk Atasözü Osman ERENALP Ankara Mayıs 2014 Milli Eğitim Müfettişi Bu haber 2735 defa okunmuştur.
|
Sponsor AlanıSANATIN İÇİNDEN ;Sponsor Alanı |
|||||||||||||||
0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir.
Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder. |