ELÇİBEY’İM
(Bir Fotoğraf Karesinin Hikâyesi)
1991 yılının Haziran ayıydı. TÜŞKUR (Türk Şiveleri Kursu) müdavimi, iki otobüs dolusu ülkü eri karayoluyla Sarp sınır kapısından Gürcistan’a, oradan Azerbaycan’a geçmiştik. Hedef Turan, Almatı Kazakistan idi ama, Hazar’ın öte yakasından, Türkmenistan kıyısından döndürülmüştük. Daha ötesi için izin çıkmamıştı. Hazar üzerindeki iki günü gönlümüze şadlık sayıp, Bakü’de, Azerbaycan’ın diğer şehirlerinde geçirmiştik kalan zamanımızı. Ayaz Muttabilov Cumhurbaşkanı, Ebulfez Elçibey Halk Cephesi lideri bir efsaneydi o zaman. Halen de öyledir Türk Dünyası için. “32. Gün” programında yüzünü görmüştük ilk kez. Kardeş ülke kadar onu görmek de önemliydi bizim için. Rehberlerimiz Orhan KAVUNCU ve Hüseyin ÇELİK’in görüşmeleri sonucunda Azadlık Meydanındaki Hükümet binasının bir katında bir araya gelebilmiştik. Devasa Lenin heykeli vardı o sıra binanın önünde. İki saat kadar süren bir konuşma yapmıştı gelen kafileye. Bir beş saat daha konuşsa dinleyebilirdik onu. Sade, akıcı bir Türkçesi vardı. “Ben de konuşurum ne var bunda” derdin belki ilk bakışta ama, bütüne baktığında onu efsane edenin ne olduğunu görürdün. Not almıştım şunları demişti o gün özetle; (14.06.1991)
***
· Bayrağımızdaki üç renk; Mavi=Türklük, Kırmızı=Muasırlık, Yeşil=İslamlık rumuzudur.
· “Bağrımız çırağ kimin bizim. Milli devlet peşindeyiz...
· Milli devlet ilk defa, Türkiye’de Atatürk tarafından kuruldu.
· Ben Atatürk’ün askeriyim...
· Şerefli yaşamak ve de şerefli ölmek... Türk’e yakışan budur işte.
· Biz ışığı Türkiye’den aldık, Türkistan bizden alacak.
· Türk’ün yüzü güneşe doğru olanda galip gelmiştir hep.
· Sovyetlerin bizden istediği iki şey vardır. Pul(para), ve kul(köle)... En aklı çalışmayanımızı en başa oturtmalarının sebebi budur işte.
· “Zulm ile abad olan gün gelir berbat olur”(M.Emin Resulzadenin sözü).
· İran Türk’ün köprüsünü yıkmıştır. Tahranla, Moskova arasında bir fark yoktur bu bakımdan.
· Şiilik İran’ın elinde eğik çizgi, orak haline getirilmiştir. Bunu yavaş yavaş doğrultmak düz(doğru) haline getirmek lazımdır.
Soru sormuştum bir de; “Cumhurbaşkanı olduğunuzda ilk hangi ülkeyi ziyaret etmeyi düşünürsünüz?” diye.
“Cenubi (Güney) Azerbaycan’daki kardeşlerimiz” sonra Türkiye olmuştu cevabı.
***
Hatıra fotoğrafı çektirmeye gelmişti sıra. Herkes aynı karede görünmek istiyordu onunla. Bir arkadaşa vermiştim fotoğraf makinemi ben de, geçmiştim yanına. Ölümsüz anı olacaktı benim için. Çıkmamıştı ne yazık ki o kare ne sebeptense. Türkiye’ye döndüğümüzde filmi tap ettirince anlaşılmıştı durum. Hayıflanmış, üzülmüştüm bir hayli ona. “Nerde bulurdum Elçibeyi bir daha” diyerek. Aynı duyguyu yeniden yaşarım mevzusu olduğunda.
Hafta sonu Etimesgut’a, Yozgat Osmanpaşa (Tekkesi) köyü adına tertip edilen “arabaşı” şöleninin konuğuyduk. Askerliğini Çüngüşte jandarma olarak tamamlamış, Sorgunlu -fahri hemşeri televizyon yapımcısı sunucu- Rıfat. Aynı masadakilerle tanışmaya çalışırken, Yirmi sekiz yıl evvel o seyahati birlikte gerçekleştirdiğimiz Seyit Ahmet ARSLAN kardeşimle yan yana oturduğumuzu fark ettik birden. Kültür Bakanlığında üst düzey bir görevde halen. Allah yolunu açık etsin. Unuttuk sanki de o dakikadan sonra masadakileri. O günlere döndük yeniden. O seyahatte akılda kalanlardan, dâhil olanların akıbetlerinden konuştuk bir müddet. “Bir sürpriz hazırlamaya çalışıyorum sana” dedi bir ara. Kaydırmaya başladı işaret parmağını cep telefonunun üzerinden. Akmaya başladı resimler. Merak içindeydim. “Nasıl sürpriz olacak” diye. Durdu sonunda bir yerinde. “Lal-u gevher”, “Kaşıkçı Elması”, ne derseniz o değerde benim için. Kalbim fırlayacak gibi oldu yerinden. Üzüntüme sebep olan o kare karşımdaydı işte bir başka kameradan. Yanyana Cennet-mekân Elçibeyle. Allah sevdiği kulunu önce üzer sonra da böyle sevindirirmiş işte. Yitiğimi bulmuştum onca yıl aradan sonra. Yılların yorgunluğunu aldı üzerimden o akşam. Teşekkür borcum var vesile olan, bu güzelliği yaşatan yiğit erenlerine Yozgat ilinin. Takipçisi olacağım bu “arabaşı” günlerinin. Başka da sürprizleri olacak mı diye. Ruhları şad olsun Elçibeyin ve büyük Türk ülküsüne gönül veren aramızdan ayrılan ülkü devlerinin.
Osman ERENALP
Ankara / ARALIK- 2019
Bu haber 1153 defa okunmuştur.