İSTİSMAR
Ders kitaplarında biz dini “İnsanların dünya ahret mutluluklarını sağlamak üzere gönderilen ilahi kurallar bütünü” olarak öğretiriz de istismarla onun dünyalık için de kullanılabildiğini (makam, şöhret, para) pek anlatmayız. İstismarın aşağılık derecesinin o olduğunun izahını yapmayız.
Din ya da din dışı ayrımı yapmadan insanlık acaba “istismar” kavramıyla tanışmasa nasıl olurduk? Onunla edinilen makam, şöhret, mülk, kazanç iade edilse.
Ülkemiz nasıl olurdu, dünyamız ne hal alırdı? Bir başka dünyaya uyanırdık herhalde. Her şey bugünkünden farklı olurdu. Sınırlar farklı, iktidarlar farklı, sermaye farklı.
İyi mi olurdu? Onu bilemem ama çok şeyin el ve yer değiştireceği muhakkak.
“İstismar” Arapça bir kelime. Sözlük karşılığı “iyi niyeti kötüye kullanma, sömürme” demek. Fiziksel, cinsel, psikolojik daha pek çok çeşitleri bulunmakta. Her türü, her derecesi kötü olsa da din istismarının yeri başka. Onun diğerleriyle mukayese etmek mümkün değil. Hiroşima’ya Nagazaki’ye atılan bomba, Çernobil’i bile hiç kalır onun yanında.
Peki istismar melanetini fark etmek, ona alet olmamak mümkün müdür?
Mümkündür. Ancak istismarcı kadar bilgili, bir o kadar uyanık olmak gerekir. Onun da panzehiri eğitimdir. Ayette buyrulan o dur;
"Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" (Zümer, 39 /9) Bilgisiz insanlar körler gibidir: "Aynen görenle görmeyenin bir olmadığı gibi."
İstismarcı dil ustasıdır. Gönül çalmayı bilir. Riyada, takıyyede sınır tanımaz.
Peygamberimiz: “Sizden iki kişi bana gelir de derdini anlatır, anlattıklarına bakarak haklı olana haksız dersem haksız olan haklı kardeşinin hakkını almasın” buyuruyor. Sözün gücü işte. Söze bakarak Hz. Peygamber bile yanıltılabiliyormuş demek ki. (İsmet sıfatı var tabii onu koruyan)
Dolandırıcıya neden yakayı kaptırırız?
Yalanı öyle pazarlar ki doğrudan ayırt edemeyiz. Essah sanırız.
Kanmak, kandırılmak da bir insani haslet sonuçta. Seçim sonucundayız. İstismarı görmenin tam zamanıdır. Gözlüğünü takıp güneş tutulmasını izler gibi herkes izlesin. Görsün orada din istismarının çarpıcı, yeni örnekleri. En tavan yapmış halini. Çıkartsan din istismarını, alsan elinden geriye bir şeyi kalmayacak adamın.
Araştırmalar insanlığın yüzde 76 sının kendini dindar gördüğünü ortaya koymuş. Türkiye orta sıralarlardaymış. Dindar görsün ya da görmesin, yüzde doksan dokuzumuz Müslüman ya. İstismarcının iştahını kabartan o. Atatürk, Cumhuriyet v.s. başka değerlerin istismarı varsa da –ki onu da bu satırlarda yazıp çizdik bilgimiz dâhilinde- dini istismar o yarışta açık ara önde. Son birkaç seçimdir liderlik onun.
Yalan kötü illet. Bir kez alışmaya gör. İlkini doğrulamak için ikincisine sığınırsın.
Haram da öyle. Birinci haramı ikinciyle aklarsın.
İstismarla edinileni de başka türlü elde tutmanın imkânı yok. Biri deşifre olduysa bir diğerinin istismarı. İstismarla kurulan saltanata istismarla devam.Gaye için vasıta meşrudur bu anlayışa göre.
Ziya GÖKALP’in dörtlüğünü okursun, onunla şöhret bulursun.
“Camiler kubbe, Kubbeler miğfer
Minareler süngü Müminler asker”
Şairini ırkçılıkla suçlarsın.
Arif Nihat’ın şiiriyle Çanakkale’ye selam gönderirsin.
Biz, kısık sesleriz... minareleri,
Sen, ezansız bırakma Allah'ım!
Ya çağır surda bal yapanlarını,
Ya kovansız bırakma Allah'ım!
Onun “bayrak” şiirini ders kitaplarından çıkartırsın. Kaç düzine çıkar böyle sayacak olsan.
Özetlersek; Seçenin imtihanı oldu bu seçim daha çok. Seçilenden de çok...
Haydi hayırlısı.
Osman ERENALP
Ankara-2015
Bu haber 1450 defa okunmuştur.