İstiklal Marşımız “Kahraman Ordumuza” ithaf edilmiştir. “Ordu millet” tabiri onunla anlam pekiştirmiştir. “15 Temmuz”günü görülmüştür ki, o ordunun mühim bir kısmı artık milletin sinesinden çıkarttığı ordu değildir. “Peygamber Ocağı” olmaktan çıkmıştır. Başka ocaklara, başka odaklara hizmet eder olmuştur. Öyle olunca da millet meydanlara çıkmış, hem içerideki “hainler ordusuna”, hem de dünya âleme “ordu-millet” nasıl oluyormuş, onu göstermiştir. Kırk yıllık hesabı, bozmuştur. Tabidir ki etkileri devam edecektir. Bu kadar geçmişi, bu kadar “kolu”, “kanadı”, “kalkanı” olan bir kalkışmanın bir anda son bulması mümkün değildir. Bu görülmemiş cinnet hali, din istismarının boyutunu da ortaya koymuştur. Kötüye kullanıldığında toplumu hangi noktalara taşıyacağını da gözler önüne sermiştir. Bu yönüyle de ibretliktir. Çok mühimdir. Daha çok yazılacak, çok konuşulacaktır.
“Sizin şer gördüklerinizde hayır vardır”. Bir kapıyı kapayan Allah bir başkasını açar. “7 Temmuz” günü Yenikapı mitingi birliğimiz geleceğimiz adına bizi ümitlendirmiştir. Başka hatalar yapılmazsa, gelecek, inşallah bugünden daha iyi olacaktır. Buna inancımız vardır.
Bunu belirttikten sonra dönelim o kâbus gecesine. Onun ardından toplanan meclisimize.
Ne yapmıştı meclis başkanı? İstiklal Marşımızı okuyarak oturumu açmıştı. Biz de memnun kalmıştık.
O marş ki, bundan 95 yıl önce aynı mecliste, bir “12 Mart” günü (1921) Maarif Nazırı Hamdullah Suphi TANRIÖVER tarafından okunmuştu. Ayakta dinlenmiş tekrarı istenmişti. Ancak bir şey dikkatlerden kaçmamıştı. Sayın başkan kırk dizenin birini okumadan geçmişti. Sehven olduğunu sanmıyoruz. Başbakan kürsüye çıktığında “Son kıtayı birde ben okuyayım” diyerek hatayı telafi etmeye çalışmıştı. “Milli mutabakat” metnimizin bir dizesinin budanmasına rıza göstermemiş, bize göre de devlet adamı duyarlığı sergilemişti. Sayın Başkana da “fark edilmedi sanma” mesajını vermiş, hissiyatımıza tercüman olmuştu.
Peki, o hangi dize idi şiirden çıkartılan?
“Ebediyen sana yok, ırkıma yak izmihlal”
Nedeni malum. Orada “ırk” kelimesi geçmektedir. İslam kavmiyetçiliği yasak kılmıştır. Ola ki günaha girerim diyerek orasını atlamıştır. Bu ise yeni bir durum değildir. Geçmişi vardır. Müzmin, kronik meselesidir o kafa yapısındakilerin. “12 Eylül”e giden yolda Konya’da İstiklal Marşımız okunurken de yere oturmuşlardı. Marşa olan tepkilerini ortaya koymuş niyetlerini ifşa etmişlerdi.. Oldum olası bu kesimin İstiklal Marşına samimiyetleri tartışmalı olmuştur. “Türk” kelimesine karşı da tavırları aynıdır. “Türk ordusu”, “Türk milleti”, “Türk bayrağı”, diyemezler. “Ordumuz” der, “bayağımız” derler. “Milletlimiz” der geçiştirirler. Öznesiz kullanmayı yeğlerler.
“Türk” diyebilmek, başkanın o bir dizeyi okuması kadar zor iştir onlar için. Değilse ülkede başbakanlık da yapmış -İslami hassasiyeti bilinen- birinin “Türk bayrağına” sarılmadan defnedilmesi başka da ne ile izah edilebilir? Türk devletinin bekasının, demokrasimizin ipten döndüğü günde bile bunu unutmamaktadırlar. O saplantı devam etmektedir. Önemsiz gibi görünebilir, ama önemlidir.
İstiklal Marşının kudretini zayıflatmaktır.
Onda kusur aramaktır.
Milli Şairi zan altında bırakmaktadır
Onun ruhunu muazzep etmektir...
Marşımızı beğenmeyen başkaları da vardır.
Bir kısmı içinde “Türk” geçmiyor diyerek eksik bulurlar. Bir kısım da bunun gibi içinde “ırk” geçiyor diyerek sevmezler. Her satırında Türk geçen, ama Türkü anlatmaktan uzak ne şiirler biliriz.
Kim ne düşünürse düşünsün, biliriz ki o marş bizi anlatır. Atatürk’ün değimi ile; “Bizim inkılâbımızı anlatır. İnkılâbımızın ruhunu anlatır”.
Akif’in İslami hassasiyeti eminiz ki Meclis başkanımızdan geri değildi. O mısrayı oraya bilerek koydu. Onunla da kalmadı “soy” adı yaptı kendisine. Mehmet Akif “ERSOY” oldu. Öylece yer etti gönüllerde.
“Din” diyen herkes tabi ki “FETÖ”cü, “IŞID”cı,. “El KAİDE” değil. “Irk”(soy) diyen herkes de “ırkçı” değil. “Türk” ve “ırkçılık” de zıt kutuplardır. Yan yana durmazlar. İstesen de bir arada tutamazsın. Tarihte örneği yoktur “Tuz-ekmek” hukukumuz olanlar bunu bilirler. O yüzden kimsenin çekinmesine gerek yoktur.. “Türk” derlerse inançlarına zeval gelmez. Şair Basri GOCUL o rahatlık içinde diyor;
“ Ey kahraman soyum övün
Eşin yok altında göğün...”
Kendileri de rahat olsunlar.
Tasdik ediyoruz biz de.
Emin olsunlar ki Türk son ordusudur” İslam’ın. O son ümmetidir Peygamberin.“
Sayın meclis başkanını “unuttuklarını” “unutmayacağımızı” ve de “unutturmayacağımızı” belirterek Milli Marşımızın “budanmaya çalışılan” kısmını tamamlayarak noktalıyoruz.
“Ebediyen sana yok, ırkıma yak izmihlal”
Osman ERENALP
Düzce, Ağustos/2016
Bu haber 1521 defa okunmuştur.