Geriye doğru baktığımda, “ayva” hakkında en eski hatıram, ayva kokan çamaşırlardır. Anam esvap sandıklarına koyardı onlardan. Sanmam ki o kokuyu sevmeyen çıksın. Varsa da, koku duyusunu sorgulasın. Kayboldular ne yazık ki o “rayihalar”, ninelerle, analarla birlikte.
“Parfüm” çıktı böyle oldu.
Türküler gelir ikinci sırada
“Ayva çiçek açmış yaz mı gelecek”
“Ayva nar olanda gel”
“Bacadan aşıyor Hayvanın (Ayva) dalı”
Azerbaycan Türkçesinde de, “havya”.
Zaralı Halil’in taş plağında “havya”.
“Bacadan aşıyor hayvanın dalı
Yüzüme dokundu yazmanın alı
Güzel nedeceksin bu kadar malı
İşte görünüyor dünyanın halı”
İlçemiz Çüngüş’te de “havya” (*)
Türk Dünyasının dili bir.
Şiirler var bir de tabi okul çağlarından.
“Ayva sarı, nar kırmızı sonbahar....”
Ne muhabbetleri vardır daha kim bilir…
Bolluğu kışın çetin geçeceğine delalet imiş.Anadolu irfanı bunu böyle ortaya koymuş. Vardır bir hikmeti….
“Anadolu,” ayvanın yurdudur.
Her yerinde bilinir. İlçeleri köyleri vardır “ayva” adında, “ayva” tadında.
Mahalleleri, okulları vardır o adı yaşatan. Başkent Ankara’da bu ismi taşıyan okulların birinin müdürüne sormuştuk
Hani, nerede ayvanız sizin?
Yok… Bir adı kalmış geride…
Telafi edeceğine söz vermişti .
Oturup tasavvurda bulunmuştuk bir de bu özel meyvenin hatırasını yaşatmak için.
“Ayva” demişti önerimize…
(Evet, eyvallah demek Arapçada)
Ayvanın kültürümüzdeki yerini ortaya koyan köşe hazırlatacaktı girişe. Ayva görüntüleri yer alacaktı orada. Okulun İHL olması dolayısıyla farz kabilinden 32 de ayva fidesi dikecekti bahçedeki boş alana. Proje buydu.
Sözde kaldı ne yazı ki. Müdür okuldan ayrılmış. Ayva kokusu yerine başka kokular var müdür atamalarında.
“Ayvalı” ya da “ayvasız”, kurum adları pek de merak edilmezler bizde.
Sorsan okuldan birine, haberi yoktur çoğunun. İki cümle edemez okuduğu çalıştığı kurumun adı hakkında.
Rıfat Börekçi, Milli mücadelenin verilişinde ve Cumhuriyetimizin kuruluşunda sembol isimlerdendir. Onun adının verildiği bir okuldayız. Kim olduğunu soruyoruz bu zatın?
Bilen çıkmıyor sınıftan.
Kamil Ocak okulundayız.
Öğrencisini geçtik, müdürü de bilemiyor.
Şair Nedim okulunun öğretmenler odasındayız. Soruyoruz;
Var mı iki mısra Nedimden?
Çıt çıkmıyor.
Şairi, de şiirini de bilen yok
Ne cevap vermeli şimdi Koca şaire;
“Yok, bu şehr içre senin söylediğin dilber Nedim
Bir peri suret görünmüş, bir hayal olmuş sana”
Dikkatlerden kaçmıyordur.
Bu aralar okullarda kapı kaplamaları moda. Her biri bir şaire, bir yazara ithaf ediliyor. Onların öne çıkan dizeleri, sözleri resmediliyor.
Kartpostallık görüntüler hepside
Önünde dur, resim çektir
Niyet güzel. Ama o kadar
Ondan ötesi şekil…
Sor o kapıdan günde kırk kez girip çıkana, bildiği yok kimin kapısından geçtiğinin. Nasıl anlatmalı ki asıl zihinlere nakşetmek önemli. bu gibi değerleri Kurumlara kapılara isim koyma yarışındakilere önce bunu anlatmalı. Ne demişler;
“Okumasını bilene her insan bir kitap.”
Her nesne de öyle…
Onu okuyacak irfan, onunla konuşacak dil olsun yeter ki. Ne diyorduk;
Ayva haber veriyor bize kışımızın sert geçeceğini. Bir kış ile kalsa keşke... Dört mevsimin çetin geçeceğini gösteriyor gelişmeler …
Yıllara sirayet etmesin ona da razıyız.
Yani sizin anlayacağınız bir, türkümüzde dillendirildiği gibi;
“Bu yıl bize gülmek haram, belki seneye…”
Sosyal medyada bir paylaşımda bulunduk. Bir ayva mevzuu bizi buralara getirdi. Kazanç oldu bizim için. “Galiptir bu yolda mağlup”.
Haksızlık olmasın şimdi
Bahara dair de işareti de var ayvanın;
.“Ayva çiçek açmış yaz mı gelecek”
Al haberi ayvadan..
Yazımızı kışa çevirmesin Allah.
Her meyvesi bol, her mevsimi kolay geçsin ülkemin. Korkular kalksın, kokuları kalsın geride bu gibi güzelliklerin. Onları konuşabilelim hep.
Niyazımız o…
Osman ERENALP
Akçakoca (Uğurlu)
Kasım 2016
Bu haber 1498 defa okunmuştur.