“KIŞLALAR DOLDU BUGÜN”
Nida Tüfekçi’nin Hamza Şenses’den derlediği bu Şanlıurfa türküsünü en çok onun sesinden dinlemiş ve sevmiştik. İçli, duygulu başka türküleri de vardı tabii ki Muzaffer Akgün’ün. Ancak askerliği, ayrılığı, hasreti onun kadar anlatan türkü yakılmadı henüz. (Bize göre en azından) Ne yazık ki aramızdan ayrılışı soyadı gibi “ak” bir “gün”e rastlamadı. Ağrı’nın Doğu Beyazıt Jandarma Karakoluna yapılan saldırıda iki şehit, yirmiden fazla yaralımızın olduğu gün aldık ölüm haberini onun da. Baskın, adam kaçırma, yol kesme, yollara mayın döşeme, araç ateşe verme haberleri arasında toprağa verildi türkülerin bu hanımefendi sanatçısı.
Ülke bir aydır kan gölü.
Yarın nasıl bir güne uyanacağımız bugünden belirsiz. Sanırdık ki sadece Bağdat’ta, Irakta Suriye’de olur böylesi işler.
Bize ulaşmaz, bulaşmaz diye düşünürdük hep. “Komşuda pişti, bize de düştü” işte.
“Sınır” diye, “sinir” diye bir şey kalmayınca Güneydoğumuzda hudutlarımız yolgeçen hanına dönünce, ipini kıran, pimini çeken geçti bizim tarafa. “Irak olsun bizden” yine de” diyelim ama kalmadı Suriye’den, Iraktan bir farkımız.
İki haftada verdiğimiz şehit sayısı otuz. Yaralılarımız da cabası. “Yeni Türkiye” sevdalılarının bizi taşıdıkları nokta bu. Hayırlı olsun size.
Ülkede bunlar olurken akilleri kendinden menkuller, şöhreti lekeli, sanatçı eskileri de durumdan vazife çıkarttılar. Meydanlarda boy gösterdiler. “Taraflar derhal ateş kessinler, silahlar sussun, barış olsun” çağrısı yaptılar.
Kimler o taraflar?
Biri Türkiye Cumhuriyeti devleti. Diğeri onu yıkmak için uğraşan, dağı mesken etmiş dış destekli eli silahlı bir örgüt. Akıllısı, sanatçısı bu ise bir milletin başka söze gerek yok.
“Dağdan iniyoruz. Türkiye partisi oluyoruz” diyenlerin maskeleri de düşüyor, onlarla pazarlığa oturup asrın meselesini çözüyoruz diyenlerin de iç yüzleri açığa çıkıyor bugün. Ne olmuş bu “çözüm süreci” denen zaman içerisinde?
Millet uyutulmuş. Devlet tarafı meydanı boş bırakmış, dağdaki müştemilatıyla o boşluğa konmuş. Meydan okuyor, yine buradayım diyor kaldığı yerden.
Fatura her zamanki gibi gariban Anadolu insanımıza. Alavere dalavere “Mehmetçik” nöbete. Ateş düşen ocaklardan, evlerden yükselen feryatlar dayanılacak gibi değiller. İçimiz daralıyor. Bunalıyoruz. İsyan edesimiz geliyor. Bunlar olurken basından iki haberle az da olsa moral buluyoruz.
İzmir’in Ödemiş ilçesinde yaşayan 76 yaşındaki Nureddin Gönülal, Ordu’da askerlik yapan torununu görmek için bin km kadar pedal çevirerek torununa kavuşuyor.
Kahramanmaraş'ta yaşayan 74 yaşındaki Süleyman Aksu, artan terör saldırıları yüzünden silâhaltına alınması talebiyle TSK’ ya başvuruda bulunuyor.
Onlar asker bir milletin aksakalları. Seksenine merdiven dayamış iki çılgın Türk. Peygamber ocağına olan sevgileri kor gibi yüreklerinde. Nurettin ve Süleyman dedeler “kışlaları” dinleyerek büyüyen kuşaktan.
Kışlalar doldu bugün
Doldu boşaldı bugün
Gel kardaş görüşelim
Ayrılık oldu bugün
Torunlar da o türkünün künhüne vakıf oldukları sürece karamsarlığa gerek yok. Allah yenilerini yazdırmasın yeter ki.
Atilla İlhan bir millette “yüzde on” hain payı normal diyordu.
Seksen milyondan bu payı düşsek bile bu hainler için kalanı yeter.
Peşine düşülecek lider lazım ama önce.
Onu arıyor millet.
Onu bulmak da zaman almayacaktır bundan emin olun.
Dar günün ömrü kısadır.
“Bu da geçer ya hu…”
Şehitlerimizle birlikte kışlaların sanatçısına da Allah”tan rahmet dileklerimizle…
Osman ERENALP
Ankara Ağustos 2015
Bu haber 1898 defa okunmuştur.