| |||||||||||||||||
| |||||||||||||||||
Sponsor AlanıAnamur SEDİRAnamur SEDİR 1993-1994-Aralık 1993 1. Sayı-Ocak 1994 2. Sayı -Şubat 1994 3. Sayı -Mart 1994 4. Sayı -Mayıs 1994 5. Sayı SaatHİKÂYELERİmran AKSOY HikâyeleriAna MenüSponsor AlanıZiyaretçi Bilgileri
HAVA DURUMU |
ESNAF PERİŞAN, "ESNAFLIK" ONDAN DA BETER03 ?ubat 2021, 22:30 ESNAF PERİŞAN, “ESNAFLIK” ONDAN DA BETER “Esnaf zor durumda” deniyor ki diyecek diyecek söz yok ona.“Esnaflık” ne durumda ya? Ona da bakmak lazım . Birkaç örnek vermek istiyorum o konuda. Eminim fazlası vardır sizlerde bunlardan. *** Ayna lazım oluyor eve. Ebat küçük. “Ne tutacak ki deyip fiyat sormuyorum “İşini gör gel” diyor camcı. Dönüyorum aynamız hazır. Fiyat da hazır ama “dev aynasına” tutulmuş cinsinden olmuş o. Bütünü bozmuş güya benim için. Fiş, fatura yok. Ödeyip çıkıyoruz dükkândan, aynada kendimize baka baka… *** Semti değiştirdik madem “eski berbere tıraş olmayalım şimdi” deyip buluyoruz birisini oturuyoruz koltuğuna. Sanatkârlık üçüncü sınıf, tarife birinci sınıf. Bir daha uğramıyorsun semtine. Bulamıyorsun da zaten yerinde. Giden gitmiyor bir daha. Kilit vurulu olduğunu görüyorsun bir müddet sonra kapısına. *** Ayakkabıyı tamire veriyorsun. Ayağındakini de eskitiyorsun gide gele verdiğini geri alacağım diye. *** Terzide işin var. Kolunu kısaltıyor gömleğin. Ütüsüz teslim ediyor sana. Ücret gerekiyormuş ona da ayrıca… *** Araban varsa derdin var. Yaşlandıysa hele. Servise götürüyorsun iş sağlam olsun diye. “Parça değiştirdik, şunu şunu yaptık” deniyor fatura konuyor önüne. Razı oluyorsun ama çözülemedi anlaşılıyor yine de. Birisi çözüyor dışarıdan servisin çözemediği önemsiz paraya. Sağlam parçalarını, paranı alıyor kalıyorsun ütüldüğünle üzüldüğünle. *** Sıhhi tesisat büyük derdi çoğu evin. Getiriyorsun birisini, usta diye. Yaptığını söylüyor sana. Yaptırmak zorunda kalıyorsun yeniden. *** Nakliye işin var. İş belli, mesafe belli. Pazarlığını da ediyorsun baştan, kavga çıkmasın sonradan diye. Fazlasını istiyor yine de buluyor bir gerekçe. *** Simit alacaksın fırından. Bayatını veriyor seçip de, hazır tazesi dururken. *** Tartı aletleri konmuş pazar giriş çıkışlarına. Ne güzel. “Aldıklarınızı tartınız” yazısı var üzerinde. Tartıda hile yok. Allah var yukarıda. Hile malda. Yığıyor öne iyisini. Siper ediyor arkadakine. Dokundurmuyor ona. İlgisi yok arkadakiyle. El çabukluğu marifet sıkısından iki de düğüm atıp üstüne veriyor poşetini eline. Eve geldiğinde anlıyorsun ancak ne gibi mal satın aldığını. *** Markettesin diyelim pazarda değil de. Değişmediğini görüyorsun etiketlerin. Memnun kalıyorsun ondan. Gramajı düşürülmüş onun da. Onu düşürmüş fiyatı düşüreceği yerde. *** İnternet üzerinden satın aldın diyelim bu kez heves ettin. Tanıtım kusursuz, ambalaj da öyle ama zarf ayrı, mazruf ayrı. Dışa verilen önemin içe verildiğin yok memlekette. *** Peşin veriyorsun iş zamanında bitsin diye. Başka işler kovalıyor adam senin iş hazır cepteyken. İş de bitmiyor, verdiğini de geri alamıyor üzüldüğünle, ütüldüğünle kalıyorsun. *** Gıda konusu var ki hele, piyasa ona teslim olmuş durumda. Ne hileler şeytanın aklına gelmeyecek. Et, süt, bal, yumurta, akla gelebilecek her tür gıda maddesinde. Halkın sağlığına suikast her biri doğrudan. Devletin gücünü göstermesi gerekiyor ona. Destek olması gerekiyor halkın da ona. *** Vatandaş olarak mutlu, huzurlu olamıyorsun haliyle yaşadığın yerde. Maddi kısmı hiç kalıyor güven kaybı, moral kaybı, zaman kaybı yanında. *** Ekonomik kriz değil yani sadece esnafınki. Bunu söylemek steriz. Bu yönü de var meselenin. Görmeleri gerekiyor bunu da esnafımızın ve onu temsilen konuşanların. Ahilik diye teşkilatı vardı bir dönem esnafın. Okuluydu mesleğin. Ustası belli, çırağı belliydi. Kırk elekten geçirilir öyle icazet alırdı esnaf olacak olan. Törenle peştamal kuşatılırdı ustalığa geçişte. Adap, edep dairesinde olurdu her iş Takibi kontrolü de olurdu onun.
“Pabucunu dama atmak” deyimi onlardan mirastır bugüne. Pabuç kalmaz yığarlardı dama herhalde yaşasalardı şimdi. Pabuçla döşenirdi çatılar kiremit yerine. *** “Ahilikte esnaf denetimi” hakkında kısa bilgi; (Aslı ”Akı” olan sözcüğü bizden almış Araplar “Ahi” ye çevirmişler alıp kullanmışız biz de. Belirtmiş olalım bunu da bu vesileyle) Turan Yazgan Hoca bu teşkilatın esnafı kontrol ve denetleme usullerini şu beş başlık altında toplamış, anlatmıştı uzun uzun, 2006 yılında Burdur Türkocağında yaptığı konuşmasında; • Vicdani kontrol ( Esnaf belli terbiye içinde yetişirdi. “Eline, beline, diline” hakimdi. Haram, haksız kazanca hileye tevessül etmezdi) . • Oto kontrol(Dünya nimetinden elini eteğini çekmiş meslek duayenleri, aksakalları(Encümen-i daniş) esnafı ziyaret ederler, kanaat belirtirlerdi. “Pabucunu dama atarlardı hile yapan kurala uymayanın. Utanç duyardı bu durumdaki esnaf. Barınamazdı orda bir daha terk-i diyar olur başka yerde arardı rızkını. • Devlet kontrolü (Konulan kurala, standartlara uyuluyor mu? Ona bakılırdı. Uymayana kürek cezası, kırbaç cezası, hapis cezası gibi cezalar uygulanırdı. • Mahalli idareler kontrolü. (Belediyeler, narhın altında, üstünde mal satan var mı? ona bakar gerekirse dükkân kapatırlardı.
• Halkın kontrolü (İşçilik, kullanılan mal, onun kalitesi, gözü önünde olurdu halkın. Dükkânın önüne çıkarılır orada işlenirdi bir kısmı işin. Halk görürdü ustayı, ustalığını. Şikâyet hakkını kullanırdı gerekirse devlete, mahalli idareye. Özetle bu şekilde yapılmaktaydı kontroller. Haliyle bu disiplin içinde üretim ona göre olur herkes onu satın alırdı. Devlet güçlü, güvenilir, esnaf zengin, halk memnun, mutlu yaşardı bulunduğu yerde. Çöküş, bu disiplinin bozulması ve ondan uzaklaşıldığında başladı. Görmek gerekiyor bunu da. (Mesleğinin yüz akı gerçek temsilcilerini tenzih ederek elbette.) Osman ERENALP Ankara, Şubat 2021 Bu haber 1319 defa okunmuştur.
|
Sponsor AlanıSANATIN İÇİNDEN ;Sponsor Alanı |
|||||||||||||||
0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir.
Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder. |