ALDATMAK / ALDANMAK
“Millet ve Milliyetçilik” İskender ÖKSÜZ Hocanın son kitabının adı. Kırkı çıkmadı henüz. Her kitaplıkta bulunmalı. Allah Hocaya sağlıklı uzun ömürler versin de daha nice önemli eserler kazandırsın bize böyle. Kitaptan, “milliyetçilik” bahsinden bir cümle;
“Kusura bakmayın ama galiba siz bizim ümmetimizden değilsiniz. Hadisler öyle söylüyorlar da…”
Bunu neye karşılık olarak söylüyor?
Bazı hadislerin alınıp bazılarının alınmayarak “millet- kavim- ırk-” tanımı yapılmasına karşılık. Alınmayanlarla birleştirdiğinde başka “millet- kavim- ırk-” tanımı ortaya çıkıyor. Alınmadığında ise daha başka…
Bununla da “İslam’da kavmiyetçilik yoktur” tevatürünün hikâyesi ortaya konuyor tabiatıyla. Hadislerle oynamanın “ahlaka” uymadığı da elbette. Geniş izahatlar var kitapta bu konuda. Buradan hareketle şunu demek mümkün;
Bir şey “ahlaka” uymuyorsa o “İslam’a” da uymuyordur.
Hadisler mevcuttur bu konuda.
“İslam güzel ahlaktır”.
“Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim”
Aldatan “İslam adına yaptım” diyebilir mi? Diyemez. O konuda da hüküm var;
“Aldatan bizden değildir”
“Tehlikeyi doğrulukta görseniz de doğruluktan ayrılmayınız”
Peki, “Din bizden sorulur” yarışında olanlar, aralarında “aldatma yarışına” da girmişler midir? Evet.
Bu fiili birden çok işlediklerini bizzat itiraf etmişlerdir. Daha vahim olanı “dürüst” görüntüsü vererek “milleti” aldatmışlardır. –“ümmeti” diyelim saklı ajandalarındaki deyimleriyle. Bilindiği gibi aldatmanın tarafı ikidir.
“Aldatan” bir de “aldanan”.
“Aldatan bizden olmadığına göre” bu fiili işleyenin o makamından inmesi şarttır. İnmiyorsa indirilmelidir, çıktığı usulle. “Müslüman iki kere aldanmaz”
Aldanmaya devam ediyorsa o zaman Müslümanlığı sorgulanır.
Hz peygamber :
“Emanet ehline verin.
Verilmediği zaman da kıyametin kopacağını bekleyin” buyurur.
Bugün o alametler “Sur”a kadar da gelip de dayanmıştır.
Daha ne olmalıydı ki?
Allah milletimizi korusun ve yüceltsin.
***
Hocanın kitabından iki alıntı;
***
Günümüzde siyasi İslamcılar “millet-milletimiz-milli” dediklerinde şuurlu olarak Osmanlı’daki “ümmet” anlamını kastetmekte ve kendi kanaatlerince “fikri ahlaksızlık” değil, “fikri kurnazlık” yapmaktadırlar.
***
Siyasilerin milliyetçilik aleyhindeki beyanları balığın denize düşmanlığını ilan etmesine benzemiyor mu? Öyle balıkların kaderi denizin farkındaki balıklara yem olmaktır. İdeolojik kataraktlarının körlüğü ile milliyetçilikleri aştıklarını sanan siyasetçilerin ve böyle siyasetçilerin yönettikleri ülkelerin sonu hüsrandır.
***
Son bir cümle;
“Milliyetçilik altın çağını yaşamadı henüz”
Osman ERENALP
Ankara- Şubat 2016
Bu haber 1704 defa okunmuştur.