SIFFİN SAVAŞININ BİZE ÖĞRETTİKLERİ
Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz,
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde…
Ziya PAŞA
***
· Etnik milliyetçilik yapmayacağız,
· Bölgesel milliyetçilik yapmayacağız,
· Dini milliyetçilik yapmayacağız…”
Sosyolojik manada izaha muhtaç olsa da kulağa hoş gelen bir taahhüt. Ancak bunun böyle olmadığını artık herkes bilmekte.
Üçü de yapılıyor çünkü.
Özellikle şu ikisi;
1-Etnik,
2-Dini…
Türk siyasetinin renkli siması Osman Bölükbaşı merhum;
“Ömrüm boyunca bütün sektörleri tetkik ettim. En karlısının din ticareti olduğunu gördüm” demişti.
“Bölükbaşıdır söyler” denilip geçilmiştir muhtemelen ki o gün için. Ama bunun bugün ne denli tarihi ve çarpıcı bir tespit olduğu zaman ortaya koymuş bulunuyor
O ticaret bugün de devam ediyor. Dindar vatandaşların Cumhuriyetin mağduru oldukları, Kürt vatandaşların ise ret ve inkâra maruz bırakıldıkları anlatılıyor. Rejimin bu ikisiyle nizalı doğduğuna inandırılmaya çalışılıyor. Kiralık kalemlere ekran gediklilerine bu söyletiliyor. Bu iki kesim üzerinden rejime cephe açılması ayrışmanın derinleştirilmesi isteniyor. 7/24 kanalları var bunun için. “Kırk türkü hepsi de armut üstüne” Birini izle kırkını izlemiş gibi oluyorsun. Toplum yakın geçmiş üzerinden kendi geçmişine düşman ediliyor. Vatandaşın Cumhuriyete bağlılığı zayıflatılıyor. Mensubiyet duygusu azaltılıyor. Cumhuriyet itibarsızlaştırılıyor. Atatürk zihinlerden silinmeye çalışılıyor. Türk İslam âleminin gözbebeği Türkiye Cumhuriyeti Devletinin sonu hazırlanmaya çalışılıyor. Tablodan bizim görebildiğimiz budur.
Çözüm de gösteriliyor tabi buna paralel. Tek çare “demokratikleşme…” Tüm sihir onda. “Bu ülkede laikliğin tanımı yapılmıyor” diye bundan şikâyetçi olanlar bu kez kendileri bu sihirli kelimenin tanımını yapmıyorlar. Kendileri biliyor bir o pakette neler var. (Silahsız terör diyor buna Sadi Somuncuoğlu Bakanımız). Elbette ki içinde ne olduğu bilinmeyen paket “şüpheli” pakettir bizim için. Ve tehlikelidir. Tedbirli olmak gerekir.
Tarih bize savaşların başlıca üç nedenden çıktığını gösteriyor. “Ekonomik”, “dini” bir de “etnik” sebeplerle. Haçlı Seferlerini, Yüzyıl Savaşlarını din savaşlarına örnek gösterilebiliriz. “Etnik” ve “dini” olanı kaşıyıp muvaffak oldun mu “ekonomik” hedefe de ulaşmış oluyorsun zaten. Kendi içinde savaşları var tabi bir de dinlerin. Mezhep yüzünden, Saltanat kavgası yüzünden v.s. Din adına dindaş katledilebiliyor pekâlâ.
İslam tarihinde örnekleri var bunun. Cemel Vakasında iki tarafta da “aşere-i mübeşşere’den” isimler bulunuyordu. (Sağlığında cennetle müjdelenen on sahabe)
Sıffin Savaşı var ki bir de tam ibretlik. Ve günümüze ışık tutacak nitelikte.
Hz peygamberin vefatının üzerinden henüz çeyrek asır geçmeden hilafet kavgası başlamıştır. Hz Osman katledilmiş. Şam valisi olan Muaviye ile Hz Ali ordusu Sıffin mevkiinde karşı karşıya gelmiştir. (26 Haziran 657) Kaybedeceğini anlayan Muaviye hemen bir plan kurmuş. Mızrakların ucuna Kuran yapaklarını takarak “aramızda Allahın ayetleri hakem olsun” diyerek karşı tarafı etkilemiştir. Hz Ali bunun bir savaş hilesi olduğunu kanmamaları gerektiğini söylese de “Biz Allahın kelamına kılıç çekemiyiz” diyerek – aralarında sahabelerin de olduğu- kendi ordusuna söz geçirememiştir. Sonrasında meşhur “hakem olayı” yaşanmış çağları aşıp günümüze uzanan büyük fitnenin tohumları o günden atılmıştır.
Hiç şüphe olmasın “Türk” maddesinin anayasadan çıkartılması ile “başörtü” yasağını aynı pakette millet oyuna sunmak Mushaf’ı mızrağa takmanın günümüz görüntüsüdür. Mızrakta örnekler o kadar çoğaldı ki Müslüman’ın gözlerimize girecekler neredeyse. Her devir bir Muaviye çıkabilir. “Müslüman aklını kullanmalı, iki kere aldanmamalıdır”. Kırk ayrı soruya tek bir cevap oyuna bir daha gelmemelidir.
Son not: Geçen ay “Camiler Haftasını” idrak ettik. O konuda yazdıklarımız vardı. Gündemin gerisine düştü. Önerimiz tribün için düşünülen tedbirler camilerimiz için de düşünülsün. Siyaset o kapıdan içeri giremesin. Allah Türk milletini, ümmeti Muhammedi din istismarından doğan fitnelerinden korusun.
Osman ERENALP
Ekim 2013-Ankara
Bu haber 1885 defa okunmuştur.