anamursedir-anamur dergi
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

Sponsor Alanı

Anamur SEDİR

Anamur SEDİR 1993-1994

   -Aralık   1993  1. Sayı
   -Ocak    1994  2. Sayı
   -Şubat   1994  3. Sayı
   -Mart     1994  4. Sayı
   -Mayıs   1994  5. Sayı

MAKİ DERGİSİ

MAKİ DERGİSİ-105

Saat

Ana Menü

Sponsor Alanı

 

Ziyaretçi Bilgileri

»Aktif 24  
»Bugün 636  
»Toplam 13982078  
Sayın Ziyaretçimiz
»IP'niz | 3.235.42.157
» Bu sitemizi ziyaretiniz

HAVA DURUMU

ANAMUR

Bir tilki ve fakir adam- Hikâye

Hüseyin ŞİNASİ

28 May?s 2012, 19:12

Hüseyin ŞİNASİ

Ülkenin birinde fakir bir adam vardı. Evinde arpa ekmeğinden başka yiyeceği, üzerinde keçi kılından dokunmuş elbiseden başka giyeceği yoktu. Fakirlik belasını başından bunca gayretine rağmen çıkartıp atamıyordu. Neye el uzatsa, hangi işle uğraşsa hep kuruyor, hep batıyordu. Ormandan odun toplayıp evin bir köşesine yığsa ateş düşer yanardı. Tarlayı ekip buğdayım olsun dese kuraklık olur borç aldığı tohumu bile ödeyemezdi. Çobanlık yapsa koyun otlatsa ne kadar aç kurt varsa güttüğü koyunlarla beslenirdi. Bütün halk onun bu haline hayrette baka kalır uğursuz olduğuna inanırlardı. Bütün bunlar da yetmemiş gibi, çok fakir olduğundan kimse kız vermek istememiş, evlenip çoluk çocuğa karışamamıştı.

Büyükler ne güzel buyurmuşlar. Fakirlik kimi insana rahmet, kimisine ise bela ve musibettir. Bazı insanlar fakirlik belasından dinini namusunu satmış, bazısı da zenginliğin verdiği şımarıklıkla firavun kesilmişlerdir. Bir gün ormana gidip yakacak toplamak için dolaşırken yıldırım çarpması sonucu bir tilkinin üzerine büyük bir ağaç düştüğünü gördü. Hemen tilkiyi kurtardı ve yaralarını temizleyip, sardı. Tilki adamın bu iyiliğine minnettar oldu ve çok iyi dost oldular.

Tilki adamın halini görüp çok acıdı. Ona gizli hazineleri, altın, gümüş, zümrüt ve yakutların yerini gösterdi. Adam tilkiyle olan dostluğunun ardından kısa zamanda o çevrenin en zengin ve şöhretli kişisi oldu. Dün uğursuzlukla itham edenler şimdi karşısında hürmetle eğiliyor ziyafet sofralarında başköşeye oturtuyorlardı. Her anne kızına böyle bir koca bulmasını tembihliyor, ağalar, paşalar adamın dostu olmak için çabalıyordu. Adam köyün en güzel evini yaptırdı. Usta dülgerler, mobilyacılar evi krallara layık şekilde bezediler. Yedi düvele nam salmış güzellikte bir genç kızla evlendi evinde artık mutluluk türküleri söyleniyordu.

Tilki adama; “Aziz dostum ben ölünce beni ne yapacaksın” dedi. Adam ; “Benim civanmert bilgili dostum! Ben senden gördüğüm iyiliği öz annemden babamdan görmedim. Bir insanın yedi kardeşi olacağına senin gibi bir dostu olsun. Allah sana uzun ömür versin. Eğer sen ölürsen içinde güller, yaseminler, menekşelerle dolu bir bahçede kuş tüyünden yapılmış yataklar hazırlarım. Bülbüllerin şarkıları eşliğinde istirahat etmen için bende ölünceye kadar sana bekçilik ederim” dedi.

Ahmak olan o kişidir ki tutamayacağı sözü verir.

Tilki, adamı sözünde doğru olup olmadığını anlamak için denemek istedi. Zira dostluğu deneme terazisine vurmadan anlamak her yiğidin harcı değildir. Dostluğunu denemediğin birisiyle yola çıkarsan seni hangi yolda ne halde bırakacağını bilemezsin. Benim insanlara güvenmeye ihtiyacım yok dersen dosta da ihtiyacın yoktur. Dost seni kendisi gibi bilen demektir.

Tilki, adamın bu güven verici sözlerinden bir müddet sonra ölü taklidi yaptı. Adam tilkinin öldüğünü sanıp cesedini bir çöplüğe fırlatıp attı. Ahde vefasızlık gösterdi, verdiği sözü unuttu. Tilki gözlerini açtı adamın karşısına dikildi –dedi-;”Hani gülün, sümbülün? Hani kuş tüyü yatağın? Nerde sadakatin, dostluğun? Senin dostluk anlayışın bu kadar mı? Bu muydu söz verişin, sözünü tutuşun? Sen yalancıkta iblisi geçtin. İblis lanetliyken bu yaptığını yapmaktan haya eder. Nerede yitirdin ahde vefanı? Nerede kayboldu doğruluğun? Gördüğün iyiliğe teşekkürün bu muydu? Ya Rabbi! İnsanoğlunun hilelerinden sen beni koru. Ben ki tilkiyim, yüzlerce hile ve tuzak bilirim, kurnazlığımla nam salmışım. Senin bu alçaklığın karşısında yüzüm utançtan renkten renge girmekte.”

Adamın başı utanç içinde yere eğildi ve dedi; “Ah benim devletli dostum! İyilikte, cömertlikte yüzlerce adamı geçtin. Senin bunca iyiliğin karşılığında yaptığımdan yüzüm yerden kalkmaz oldu. Utanç çukurunda gönül aşıma kan doldu. Bu vefasızlık karası bütün güzellikleri zehir etti. Ne olur affet beni. Ben ki sözünde yalancı olmuşum, küçülmüşüm senin gibi iyilikte eşi olmayanın affetmesi uygun düşer.”

Tilki; “Yalancıyla dost olanın ayağı çukurdan kurtulmaz. Senin gibi bir dostum olacağına ilelebet yalnız kalmam benim için daha hayırlıdır. Bundan sonra sana nasıl güvenirim? Nasıl sana arkamı dönerim?” dedi.

Adam –dedi-; “Evet şüphesiz doğru söylüyorsun. Ben çok büyük bir hata ettim. Hata yapmak biz insanlar içindir. Senin asaletin bunu görmezlikten gelmeyi gerektirir. Bu utanç ve pişmanlık beni melekler meclisine götürdü.”

            Adam bunun gibi binlerce söz söyledi, sonunda tilkiyi ikna etti. Eski dostluklarına geri döndüler. Gel zaman, git zaman vakit vaktine ulaştı ecel kapıyı çaldı. Tilki gerçekten öldü. Adam kuştüyünden yataklar hazırladı tütsülerle dolu bir odada tilkiyi yatağa yatırdı başında bekledi. Aradan günler geçti tilkiden kötü kokular gelmeye başladı. Tilkinin gerçekten öldüğünü anlayan adam, bahçede güzel bir mezar kazdı ve tilkiyi oraya gömdü.” (Alıntıdır)


             Bende bu yazıyı anlamlı ve güzel bir sözle bitiriyorum. “Arayan sen ol, bulan sen; tanıyan sen ol, kucaklayan yine sen. Kula vefası olmayanın Hakk'a vefası olmaz.”

Bu haber 2892 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
    NE OLDUYSA BİZE, AZAR, AZAR OLDU26 Ocak 2024

Sponsor Alanı

Sponsor Alanı

 

ANKET

ANAMUR OKULLARINDA SERBEST KIYAFET UYGULANSIN MI?




Tüm Anketler

0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder.
RSS Kaynağı | Anasayfa | İletişim

(c)2012 Anamur Sedir