İstanbul’da polis olmak…
İstanbul’da yine canlı bomba vahşeti, yine kan, acı ve gözyaşı. Bu defa hainlerin hedefinde Beşiktaş ve Bursa Spor arasında yapılan futbol karşılaşmasında görevli çevik kuvvet polisleriydi. Karşılaşma bir kavga gürültü olmadan tamamlanıp, iki takımın seyircileri stadı boşalttıktan sonra, stadın içinde ve dışında can ve mal güvenliğini sağlamak üzere görevlendirilen yüzlerce polis, yorgun, argın toplanma yerine gelirken aralarına dalan gözü dönmüş hainler, üzerlerindeki patlayıcıları patlatarak, nice ana kuzusunun şehit veya gazi olmasına sebep oldular.
Dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi yakın çevremizde savaşlar, patlamalar, bombalamalar, katliamlar, ölmeler ve öldürmeler devam ediyor. Gelişmiş ve refah seviyesi yüksek batılı ülkeler tarafından desteklenip, korunan bu insanlık dışı caniler ve hainler sürüsü, ülkemizde, Ortadoğu’da, Afrika’da, Asya’da ve dünyanın daha başka birçok bölgesinde akla durgunluk veren vahşi cinayetlerini işler, katliamlar yaparken; dünyanın geri kalan bölümü, bu insanlık dışı katliamları bir ruh gibi, robot gibi seyretmekle yetiniyor.
Eli kanlı caniler ve hainler tarafından planlanıp, insanlıktan çıkmış, zavallı yaratıklar tarafından gerçekleştirilen bu patlamaları, cinayet ve katliamları şiddetle kınıyor ve lanetliyoruz. Fakat şurası da bir gerçek ki, böyle “kınıyoruz”, “lanetliyoruz” demekle, terör olayları bitmiyor. İnsanlıktan çıkmış caniler, yakıp yıkmaya, öldürmeye, yok etmeye pervasızca devam ediyor.
Aslında bu terör olaylarının ortan kalkması mümkün. Yapılması gereken şey çok basit. Terörü besleyen bataklıklar kurutulmalı. Bölücü ve yıkıcı teröre kaynak olabilecek ne varsa devlet kontrolü altına alınabilirse bu iş çözülür. Mesela kaçakçılık, uyuşturucu ticareti, ağalık, şeyhlik düzeni, cehalet ve işsizlik ortadan kalkarsa bölücü ve dinci terör önemli bir kaynağını kaybetmiş olur, zayıflar. Terör dışarıdan ne kadar destek alırsa alsın, içeriden yeterli desteği görmediği sürece başarılı olamaz.
Ülkemizde uzun yıllardır yaşanmakta olan kanlı terör olayları ve şehitlerimizle ilgili çok sayıda yazı yazdık, sizlerle bunları paylaştık. Ama terör olaylarına karşı kanıyla, canıyla mücadele eden askerimiz ve polisimizin, güvenlik güçlerimiz, kamu görevlilerimizin içinde bulunduğu hayat şartlarını, ele almak, yazmak nasip olmadı. Üzgünüz.
İstanbul’da meydana gelen patlamalarda hayatını kaybeden genç polislerimizle ilgili olarak sosyal medyada hızla yayılan ve onların günlük hayatından bir kesit sunan notu bilgilerinize aktarmak istiyorum.
“Dayanamadım, göğsüm daraldı.
Ben anlatayım sana Çevikçi çocukları.
20 ile 25 yaş arasındadır çoğu, filinta gibi çocuklardır; boylu, poslu ve babayiğit. İzin günleri çok azdır, izinli olduklarında hele bir de sivil elbiseler içinde görsen onları, değme mankene taş çıkarırlar.
Fakir çocuklarıdır çoğu, Anadolu'nun her bir yerinden gelmişlerdir; köyden, ilçeden ve bir kasabadan.
Hepsi memleketini öve öve anlatır.
Hepsi memleket ve vatan sevdalısı. İstanbul'u yaşamak isterler. Süt gibi beyaz ve lekesiz çocuklardır, belki sigara içmek pırıl pırıl hayatlarındaki en kötü alışkanlıktır.
Hayatları boyunca serserilik yapmamışlardır, suç nedir bilmezler, polis olmadan önce karakolun önünden bile geçmemişlerdir.
2-3 kişi rutubetli bir ev tutarlar, her birinin odası ayrı ayrı ve evlere şenlik. Az görebildikleri uyku onlar için büyük velinimet, hele uyurken biri ses çıkarsın...
Her evde mutlaka bir çiğ köfte yapan olur, en büyük zevkleri bütün timin toplanıp aynı evde çiğ köfte yemesi.
Anacıkları durmadan tel açar, oğlum, yavrum iyi misin, bugün ne yedin diye, çoğu yalan söyler annesine; burada bir şey yok, çok rahatız vs. Evli olanları çok azdır, 1 veya 2 yaşında bebeleri olur. Bazıları nişanlı, sözlü... Para biriktirir düğün için.
Soğukta konserve yiyerek görev yaparlar. Bazen 20 saati bulur görevleri ama otobüslerde birbirleriyle şakalaşırlar, çoğunun lakabı vardır. O konserve ile hiç alakaları olmayan o angarya görevleri, hiç ek ücret almadan futbol, basketbol, konser vs. atlatıp giderler. Tek dertleri vatana bir şey olmasın...
İşte o fidanları katlettiler bugün, parça parça ettiler analarının kuzularını, anacıklarının telini açamadılar bu sefer.
Kanımız kurusun, unutursak, ne istediniz hayatı yaşamamış, gencecik, pırıl pırıl bu çocuklardan, ne istediniz?
Kinimiz daima diridir!
Bunun İntikamı çok acı olacaktır, size bundan sonra dünya da gelecektir.
Başımız sağ olsun…
Hüseyin ŞİNASİ
Bu haber 2088 defa okunmuştur.