anamursedir-anamur dergi
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

Sponsor Alanı

Anamur SEDİR

Anamur SEDİR 1993-1994

   -Aralık   1993  1. Sayı
   -Ocak    1994  2. Sayı
   -Şubat   1994  3. Sayı
   -Mart     1994  4. Sayı
   -Mayıs   1994  5. Sayı

MAKİ DERGİSİ

MAKİ DERGİSİ-105

Saat

Ana Menü

Sponsor Alanı

 

Ziyaretçi Bilgileri

»Aktif 24  
»Bugün 737  
»Toplam 13982179  
Sayın Ziyaretçimiz
»IP'niz | 52.90.181.205
» Bu sitemizi ziyaretiniz

HAVA DURUMU

ANAMUR

68-78 Kuşaklarını Anlama Rehberi

Hüseyin ŞİNASİ

29 Aral?k 2013, 21:48

Hüseyin ŞİNASİ

     Eğitimci yazar Alper Aksoy’un bir sosyal paylaşım sitesinde yayınlanan bir yazısından bölümler aktarmak istiyoruz. Belki şu günlerde yaşamakta olduğumuz tartışmaların anlaşılmasına bir nebze katkıda bulunur düşüncesindeyiz. Bakın Alper Aksoy Bey ne diyor:

      “Devrimcilerin ‘68 kuşağı’nın belirgin özelliği sermaye düşmanlığı idi. Sömüren patron; sömürülen işçi, sömüren ağa; sömürülen köylü, sömüren ordu; sömürülen millet vb. argümanlar Marksist öğretinin de temel taşları idi. Mitinglerinde pankart, gazetelerinde köşe yazısı, sokaklarda bildiri olarak hep bu argümanlar kullanılırdı. Ve gün döndü devran değişti. Özal döneminden itibaren dünün özel mülkiyet düşmanı romantik devrimcilerimiz, sistemin toplum mühendisliği tarafından özel sektöre yüksek maaşla yönetici olarak yerleştirildiler; yazılı ve görsel medya en başta olmak üzere. Sistem 68 kuşağının romantik devrimcilerine, 70’li yıllarda tükürdüklerini bir bir yalatıyordu.


     Devrimciler ekonomik hayatta hiçbir zaman holding patronu olamadılar, tam tersine holding tetikçisi olarak kaldılar. Hükümetlere karşı, emekçilere karşı, sendikalara karşı patronların hak ve hukuklarını savunma işi hep devrimcilere verildi. Tabii ki kaideyi bozacak istisnalar vardır, biz genelden bahsediyoruz.


      Ülkücülerin 68 kuşağının belirgin özelliği romantik devletçilikti. Tarihi kaynaklardan beslenen “Devlet-i ebed müddet” algısı “ilay-ı kelimetullah” cilası ile parlatılan ülkücüler, ayakları yerden kesilip pembe bulutlara kanatlanmıştı. 13 Eylül 1980 günü çıkan Hergün Gazetesi’nin başlığı bu hülyanın sembolü oldu: “Hoş Geldin Şanlı Türk Ordusu”. “Şanlı Türk Ordusu”nun başındaki Kenan Evren çok geçmeden ülkücüleri toplayıp Mamak zindanlarına tıkmıştı.

     Ülkücüler ilk defa pembe bulutlardan inip “devlet” algısı ile yüzleşiyorlardı. Hülyanın sonu hüsrandı. Mamak duruşmalarında Yılma Durak şöyle bağırıyordu: “Ben bu devlet için mi o kadar can verdim, mücadele ettim?” Ülkücülerin tarih romantizmi ve “kutsal devlet” algısı 12 Eylül İhtilali’nin sağlıklı bir özeleştirisine hep engel olmuştur; yanılgıları da hep bu yüzdendir. Tabii ki kaideyi bozacak istisnalar vardır, biz genelden bahsediyoruz.


    Özal döneminden itibaren Ülkücülerin 68 kuşağı devlet kademelerine yerleştirildiler, çünkü onların “kutsal devleti” koruyucu ve kollayıcı özelliği bu işe çok uygundu. Ama hiçbir zaman stratejik karar mekanizmalarına yaklaştırılmadılar.


      Sistemin özellikle dikkat ettiği diğer hususlar şunlardı:

       1. Ülkücüler ticarette küçük ölçekli işletmelerden öte geçememeli, ekonomik hayatta söz sahibi olamamalıydılar.

 
      2. Ülkücüler yazılı ve görsel medyada “yasak savma” kabilinden düşük tirajlı gazete ve televizyon kanalından öte geçememeliydiler. 3. Ülkenin kültür hayatında ağırlıkları olmamalı, ülkücü yetiştirme gayretleri partici yetiştirme gayretleri ile yer değiştirmeliydi.


     Ülkü Ocaklarının içinin boşaltılmasını da yöneticilerin beceriksizliği ile değil, sistemin programı veya toplum mühendisliği çalışmaları ile açıklamak gerekir.


     Gelelim 68 kuşağının Siyasal İslamcılarına; Cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki sıkıntılar ve İnönü zihniyetinin laiklik kisvesi altında İslam aleyhtarlığı sadece Siyasal İslamcıları değil, muhafazakâr halk kitlelerini de “zorba devlet”e karşı teyakkuz halinde tutmuştur. Bu teyakkuz hali siyasal ortamın uygun olduğu zamanlarda sisteme muhalif söylemlere kadar ilerlemiştir.


     Ülkücüler millete rağmen devlet milliyetçiliği yaparken Siyasal İslamcılar zorba devlete karşı mazlum milletin hakkını savunan bir ideolojik çizgide ilerlediler. Bu çizgi, muhafazakâr halk kitlelerinin teveccühünü normal olarak milli görüş ekolüne yöneltti.


    Dünya konjonktüründe devleti değil, birey hakkını öne alan gelişmelerle bu çizgi birleşince milli görüş talebelerinin ezici iktidarı vücut bulmuştur. Bu iktidar başarısı sadece siyasal alanda değil ekonomide, medyada, kültür hayatındaki iktidarla pekişmiştir. Milli görüş talebelerinin iktidarını sadece dış güçlere bağlamak iç dinamiklere göz kapamanın getirdiği bir yanlıştır.


     Emperyal güçlerin Türkiye Cumhuriyeti’ni milli devlet kimliğinden çıkarma emeli ile milli görüş ekolünün devlete muhalif kimliği aradaki işbirliğinin temel sebebidir. 68 kuşağının devrimcileri ve ülkücüleri sistemin kendilerine biçtiği rolle oyalana dursunlar, Milli Görüş ekolü her alanda devlet olmuştur. Ülkücü Hareket ve Türk Solu yüzlerini millete dönmedikleri sürece, Milli Görüş iktidarları karşısında hep müzmin muhalif olarak kalacaklardır.” 

Bu haber 1874 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
    NE OLDUYSA BİZE, AZAR, AZAR OLDU26 Ocak 2024

Sponsor Alanı

Sponsor Alanı

 

ANKET

ANAMUR OKULLARINDA SERBEST KIYAFET UYGULANSIN MI?




Tüm Anketler

0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder.
RSS Kaynağı | Anasayfa | İletişim

(c)2012 Anamur Sedir