anamursedir-anamur dergi
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

Sponsor Alanı

Anamur SEDİR

Anamur SEDİR 1993-1994

   -Aralık   1993  1. Sayı
   -Ocak    1994  2. Sayı
   -Şubat   1994  3. Sayı
   -Mart     1994  4. Sayı
   -Mayıs   1994  5. Sayı

MAKİ DERGİSİ

MAKİ DERGİSİ-105

Saat

Ana Menü

Sponsor Alanı

 

Ziyaretçi Bilgileri

»Aktif 16  
»Bugün 355  
»Toplam 13981797  
Sayın Ziyaretçimiz
»IP'niz | 54.227.136.157
» Bu sitemizi ziyaretiniz

HAVA DURUMU

ANAMUR

Hamdi Mert Hocayı Dinlerken

Hüseyin ŞİNASİ

29 Temmuz 2015, 11:07

Hüseyin ŞİNASİ

                       Hamdi Mert Hocayı Dinlerken

 

 Anamur ve Bozyazı’nın övünç ve gurur kaynağı şahsiyetlerinden biri olan Hamdi Mert Hocayı sonsuzluğa yolcu ederken, Anamur Belediyesi tarafından 2009 yılında düzenlenen Ramazan Şenlikleri programı sırasında bir konferansında dinleme imkanımız olmuştu. Hamdi Mert Hocayı anmak bakımından www.anamurunsesi.com sitesinde o günlerde yayınlanan yazımızı yayınlama gereği duyduk.  

 

          "Anamur Belediyesinin ilkini düzenlediği Ramazan Şenlikleri kapsamında eski Diyanet İşleri Başkan yardımcılarından Hamdi Mert’i dinleme imkânı bulduk. Bayrak şairi Arif Nihat Asya’nın meşhur şiiriyle başladığı konuşması önce bir damla, sonra etrafında bir halka, sonra bir dalga ve kasırgaya dönüşürken, sahnede adeta devleşti. Konuşmacı “dini konulara girmeyeceğim” diyerek konuşmasında, geçmişten günümüze ve geleceğe ilişkin çok ilginç tespitlerde bulundu. Belki de konuşmanın özü “din ve devletin kaynaşması” şeklinde özetlenebilirdi.

 

         

 

         Hamdi Mert hocayı ilk tanımam, Nazilli Öğretmen Okulunda öğrenciliğim sırasına rastlar. Boş zamanlarda okul kütüphanesine gider, kitapları gözden geçirirdim. İşte bu kitapları karıştırma günlerinden birinde “bizi yaşatanlar” isimli, kalın hacimli bir roman elime geçti. Anamur’dan, Bozyazı’dan bahsediyor, insanların, hayat şartlarını geliştirmek adına gösterdikleri çaba ve gayretler anlatılıyordu. Sonra anladım ki yazarı Hamdi Mert, yani hemşerimiz, köylümüz Hamdi Hocaymış. Daha sonraları da Hamdi Hocanın çalışmalarını yakından takip ettik, başarıları ve gayretlerinden hep gurur duyduk.

 

         Hamdi Mert Hocanın bundan önce bir konuşmasını daha dinlemiştik. Türkav ( Türkiye Kamu Çalışanları Vakfı) tarafından organize edilen doksanlı yıllardaki konferanstan aklımda kalan bir izleyicinin “Hocam ne zaman bir İslam ülkesi olacağız?” şeklindeki sorusuna şu cevabı vermişti. “Müslümanlar ne zaman sabah namazında camileri doldurur, ibadetlerini orada yaparlarsa o zaman bir Müslüman ülkesi oluruz.” Şimdi düşünüyorum da Hamdi Hocanın dediği o kıvama gelemediğimiz gibi, belki o taraflardan hayli uzaklaşmışız da. Bunca cami ve mescitler yapılır, bunların fiziki şartları o günlere nazaran iyileştirilirken, ibadet edenlerin sayısında o denli bir artış göremiyoruz. Aksine camilere ve mescitlere dini ticari bir araç haline getirenlerin dadandıkları, insanları çeşitli şekillerde kandırdıklarına şahit oluyor, üzülüyoruz.

 

         Hamdi Hocama hak veriyorum. Evet din de devlet de insanların mutluğu için vardır. Dini uygulamalar ve din adına yapılanlar eğer insanı mutlu ve huzurlu kılamıyorsa, bunu dine bağlamamak, uygulayıcılarını sorumlu tutmak lazım. Aynı şekilde devlet adamlarının da yaptıkları eğer insanları mutlu etmiyor, insanlara işkenceye dönüşüyorsa, hata ve kusuru devlete yıkmak doğru değildir. Devlet adına iş ve işlem yapanları sorumlu tutmak gerekiyor. Hele şu son zamanlarda yaşadıklarımızla konuyu incelemek gerekirse, ne kadar acıklı bir durumla karşı karşıya kaldığımız, çok açık bir şekilde ortaya çıkıyor.

 

         Türkiye Cumhuriyeti devleti öyle çok da kolay kurulmadı elbette. Devleti kuran irade yola çıkarken dinim dedi, devletim dedi, milletim dedi, namusum, şerefim dedi. Ama kimse dindarım, dinsizim, azınlığım, Aleviyim, Kürdüm, Lazım, Çerkezim, Gürcüyüm demedi. Tek bir duygu ve düşünce vardı “ ya istiklal, ya ölüm”.

 

Şair ne güzel ifade etmiş “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır” O nedenle kimse heveslenmesin, kimsenin ağzı fazla sulanmasın, bu iş öyle kolay değil, bizi bölmek, bizi ayrıştırmak, bizi köleleştirmek kimin haddine. Bilmeyenler tarihi açıp biraz okusunlar. O zaman “Şu Çılgın Türkleri” biraz daha tanırlar herhalde.” 

Hüseyin ŞİNASİ

Bu haber 1495 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
    NE OLDUYSA BİZE, AZAR, AZAR OLDU26 Ocak 2024

Sponsor Alanı

Sponsor Alanı

 

ANKET

ANAMUR OKULLARINDA SERBEST KIYAFET UYGULANSIN MI?




Tüm Anketler

0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder.
RSS Kaynağı | Anasayfa | İletişim

(c)2012 Anamur Sedir