| |||||||||||||||||
| |||||||||||||||||
Sponsor AlanıAnamur SEDİRAnamur SEDİR 1993-1994-Aralık 1993 1. Sayı-Ocak 1994 2. Sayı -Şubat 1994 3. Sayı -Mart 1994 4. Sayı -Mayıs 1994 5. Sayı SaatHİKÂYELERİmran AKSOY HikâyeleriAna MenüSponsor AlanıZiyaretçi Bilgileri
HAVA DURUMU |
HIDIRELLEZ: BAHAR BAYRAMI06 May?s 2020, 00:22 KORONAVİRÜSÜN GÖLGESİNDE KUTLANAN HIDIRELLEZ: BAHAR BAYRAMI… Koronavirüs nedeniyle bu yıl 5-6 Mayıs 2020’de Baharın başlangıcı olarak kabul edilen Hıdrellez, buruk bir şekilde devletçe kutlanmakta/kutlanacaktır.. Anadolu'da, dünyada darda kalanların yardımcısı olduğuna inanılan Hızır ile denizlerin hâkimi olduğuna inanılan İlyas peygamberlerin yeryüzünde buluştukları gün olarak düşünülen baharın habercisi "Hıdırellez", asırlardır nesilden nesile aktarılıyor. Hızır ve İlyas kelimelerinin birleştirilmesi sonunda ortaya çıkan "Hıdırellez", Anadolu, Kırım ve Azerbaycan ile Orta Doğu ve Balkan ülkelerinde "bayram" olarak kutlanıyor. Halk inancına göre, peygamber olan Hızır ile İlyas, her yıl sadece bir kez buluşuyor. Hızır peygamberin karada darda kalan kişilere yardım ve kılavuzluk ettiği, aynı zamanda bolluk getirdiğine, İlyas peygamberin de suların koruyucusu olduğuna inanılıyor. İnanışa göre, bolluk ve bereketi simgeleyen kişiler oldukları için onların ayaklarını bastığı her yerin yeşerdiği, temas ettikleri her şeyin bereketlendiği ve şifa dağıttıkları kabul ediliyor. Bu yıl pek az da olsa bazı televizyonlarda Hıdrellezle ilgili programlar yapılmaktadır… Bazı programlarda Hıdrellez’in dini bir gün olarak kabul edildiği belirtilmiştir. İzlediğimiz bir Hıdrellez günü programında Hızır Peygamberin sağ mı ölü mü olduğu da tartışılmıştı. İzlediğin bir programda; Programın akışı içerisinde dinleyicilerden bir soru gelmişti ve oldukça düşündürücüydü. Soru şuydu: “Bizim Peygamberimiz Hz. Muhammed’den sonra Hızır Peygamber yaşıyorsa bu Kur’an-ı Kerim’deki ayetlerle çelişkiye düşmüyor mu?” Gerçekten düşündürücü bir yaklaşımdı. Programdaki konuşmacılar soruya net bir cevap da verememişlerdi. …Ve devam eden programlar… Bugünkü sohbetimde Hıdrellez’le ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum: Bütün Türk dünyasında kutlanan mevsimlik bayramlarımızdan olan Hıdrellez; Hızır ve İlyas (a.s)’in her bahar başlangıcı buluşarak sohbet ettiklerine inanılan Miladi 6 Mayıs, Rumi 23 Nisan’a rastlayan güne verilen isimdir. Hızır Günü olarak adlandırılan bu gün Hızır ve İlyas sözcüklerinin birleşmesiyle “Hıdrellez” şeklini almıştır. Orta Asya’daki Türklerin mevsimlik bayramları hakkındaki bilgileri Çin kaynaklarından öğrenmekteyiz. III. Yüzyılda Çin kaynaklarında Türklerin bahar bayramlarından bahsedilir. Bu bilgilere göre; Göğe ve yere kurbanlar sunulur. At koşturulur, cirit oynanır, ağaç ve koruluk etrafında dönülür. Her yıl ecdat mağaralarında yılın beşinci yarısında Tanrı’ya kurban kesilir. Kımız içilir, ayak topu oynanır, şarkılar söylenir. Yılın birinci, beşinci ve dokuzuncu aylarında Türklerin bayramları olduğu, yılın beşinci ayındaki bayramın en önemli bayramı olduğu, bu bayram şenliklerine halkla birlikte hakanın da katıldığı bilinmektedir. Orta Asya’da Türklerin Hıdrellez şenlik ve törenlerini İslamileştirerek yaşattıklarını görmekteyiz. Orta Asya’da İslami dönemde bizdeki Hıdrellez şenlik ve merasimleri gibi şenlikler yapıldığı görülmektedir. Bahar ve yaz aylarında kutlanan bu tür eski geleneklere o dönemde İslami bir kimliğin verildiği de bilinmektedir. Hıdrellez törenleri Anadolu Selçukluları zamanında gelenekselleşmiştir. İslami açıdan sakınca bulunmadığını ünlü Osmanlı Şeyhülislamı Ebu Suud Efendi fetvasında,” Hızır-İlyas (Hıdrellez) günü gezinti ve eğlenceye çıkan Müslümanlar, özel olarak bugüne saygı olsun diye bunu yapıyorlarsa bir mahzuru yoktur,” demiştir. Anadolu ve Anadolu dışındaki Türkler arasında Hıdrellez çok canlı ve görkemli bir şekilde kutlamalara devam etmektedir. Hızır-İlyas, sıkıntıya düşüldüğünde yardım istenen, gerçekleşmesi için de çeşitli etkinliklere başvurulan, insanüstü manevi bir güç olmuştur. Hızır, bütün ihtimallerin tükenip çaresiz kalındığında yardım çağrılan, çağrıldığında da muhakkak geleceğine inanılan, sonsuz güce sahip semavi bir kurtarıcıdır. Ülkemizde Hızır, zor durumda kalanların yardımına koşar. Uğradığı yerlere bolluk, bereket, zenginlik getirir. Dertlilere derman, hastalara şifa verir. Bitkilerin yeşermesini, hayvanların üremesini, insanların güçlenmesini sağlar. İnsanların şanslarının açılmasına yardım eder. Uğur ve kısmet sembolüdür. Mucize ve keramet sahibidir. Hıdrellez çok eski bir geleneğin günümüzde de törenlerle kutlanan bir örneğidir. Hıdrellez halkın ortak duygu ve düşüncesini dile getiren, Türk kültürünün korunup yaşatılması bakımından önemli mevsimlik bayramlarımızdandır. Her yıl yapılmakta olan Hıdrellez günü etkinliklerinin aslında dinimize göre herhangi bir dini hüviyeti ve dini kutsiyeti yoktur. Hıdrellez etkinlikleri adını dini bir hüviyete büründürmek uygun değildir. Dinin yasak ettiği, haram kabul ettiği hareketleri yapmadan eğlenmenin ise sakıncası yoktur. Hızır, yeşillik anlamına gelmektedir. Peygamberimiz kendisine bu ismin verilmesini şöyle açıklamıştır: “Hızır; otsuz, kuru bir yerde oturdu da ansızın o otsuz yer yeşillenerek peşi sıra dalgalanırdı.” Kuran-ı Kerimde ismi geçmemesine rağmen, bilginlerimizden pek çoğu Hızır Aleyhisselamın Peygamber olduğu görüşündedir. Bir kısım din bilginleri ise onun veli olduğu görüşündedir. Kuran-ı Kerim’de Hızır (AS) ile ilgili bir kıssa vardır. Bu kıssaya göre; Hz. Musa, yanındaki delikanlı ile iki denizin birleştiği yere doğru yola çıkar. Buraya geldikleri zaman beraberlerindeki balığı unuttuklarını anlarlar. Balık, suya atlayıp gitmiştir. Balığı ararlarken, Allah’ın kendisine rahmet ve hususi ilim verdiği bir kişi ile karşılaşırlar. (Karşılaşılan bu kişi müfessirlere göre Hızır’dır.) Hz. Musa ondan, kendisine verilen hususi ilimden öğretmesini ister. Onunla beraber bir yolculuğa çıkarlar. Hızır’ın yaptığı bazı işler karşısında, Hz. Musa, başta verdiği sözü tutamaz ve Hızırın yaptıklarını anlamak ister. Böylece yolculuk sona erer.. Kur’anda Hızır (AS) ile ilgili bilgi bu kadardır. Burada onun Peygamberliğinden değil, Allah’ın büyük kullarından bir kul olduğu ifade edilmektedir. Hayatta olup olmadığı konusuna gelince: Yaptığımız araştırma sonunda Hz. Hızır (AS)ın hayatta olup olmadığı konusunda ihtilaf olduğu görülmüştür. Bazı bilginler yaşadığını, bazıları öldüğünü söylüyorlar. İmam Nevevi “Tehzib ül-Esma vel-lügat” isimli kitabında Hz. Hızır’ın ölmediğini ve kıyamete kadar yaşayacağını beyan ediyor. Buhari, Müslim gibi pek çok alimler de “Hızır (AS)’ın yaşadığı kabul edilseydi, Peygamberimiz zamanında onun dinine hizmet için ortaya çıkar cenazesinde bulunurdu.” Görüşündedirler ve öldüğünü belirtirler. Hızır (AS), Peygamber olarak kabul edilmişse, şu ayete göre vefat etmiş sayılırdı: “Bir de habibim biz senden önce gelip geçen hiçbir Peygamber için ebedi hayat müyesser kılmadık.” Koronavirüsün gölgesinde Ramazan gününde Hıdrellez bayramının Türk dünyasına ve özellikle ülkemize mutluluk getirmesini diliyorum. Hoşça kalınız. Gazi MERT gazimert333@gmail.com Bu haber 884 defa okunmuştur.
|
Sponsor AlanıSANATIN İÇİNDEN ;Sponsor Alanı |
|||||||||||||||
0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir.
Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder. |