| |||||||||||||||||
| |||||||||||||||||
Sponsor AlanıAnamur SEDİRAnamur SEDİR 1993-1994-Aralık 1993 1. Sayı-Ocak 1994 2. Sayı -Şubat 1994 3. Sayı -Mart 1994 4. Sayı -Mayıs 1994 5. Sayı SaatHİKÂYELERİmran AKSOY HikâyeleriAna MenüSponsor AlanıZiyaretçi Bilgileri
HAVA DURUMU |
MEVLÂNÂ'YI ANMA TÖRENLERİNİN ARDINDAN17 Aral?k 2016, 22:15 MEVLÂNÂ'YI ANMA TÖRENLERİNİN ARDINDAN 7-17 Aralık 2016 Hz. Mevlânâ’nın 743’üncü Vuslat yıldönümü Uluslar arası anma törenleri Türkiye’nin tüm il ve ilçelerinde, dış temsilciliklerde, Türk dünyasında ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde muhteşem etkinlerle gerçekleştirilmiştir. Her yıl olduğu gibi yurt içinden ve yurt dışından özel araçlarıyla ya da tur’larla yüz binlerce kişi Konya’ da Mevlânâ’yı anma törenlerine katıldı. Önceden bilet alıp, yer bulup Semâ törenlerine katılanların sayısı neredeyse seksen binleri buldu. Pek çok Semâ ayini yapıldı. Şeb-i Arusreni Me töreni Mevlânâ’nın “ Kandil Uyandırma Merasimi, Sevgi ve Birlik Yüruyüşü’’ ile 7 Aralık 2016 Çarşamba günü saat 13.30’da Konya’da başlatılmış ve 7 - 17 Aralık tarihleri arasında bütün il ve İlçelerde Semazen gösterileri ve çeşitli etkinliklerle devam etmiştir. Bugünkü sohbetimzin konusu Mevlânâ… Mevlânâ sevgisi… Mevlânâ ile ilgili olarak pek çok soru akla geliyor… Her yıl Konya’da yüz binlerce kişinin ziyaret ettiği Mevlânâ Türk müdür? Nerede doğmuş, nerelerde yaşamıştır? Mesnevî adlı kitabını Farsça yazdığı söyleniyor. Türk ise niçin kitabını Türkçe yazmamıştır? Sadece din ilimleriyle mi uğraşmıştır? Müspet ilimlerle ilgisi var mıdır? Müslüman olmayan binlerce kişi niçin yurt dışından Şeb-i Arus törenleri için geliyor? Müslüman olmayanlar Mevlânâ’nın neyinden etkileniyorlar? Anlamını bile bilmeden insanların katıldığı semâ ayini nedir? Şeb-i Arus ne demektir? Bir de Mevlevilik var. Bu nedir? Tarikat mıdır yoksa bir inanç şekli midir? İnsanın aklına Mevlânâ ile ilgili pek çok soru geliyor… Bugün bu soruların cevaplarını anlatmaya çalışacağım: Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî’nin asıl adı Muhammed Celâleddin’dir. Efendimiz manasına gelen Mevlânâ adı kendisine Konya’da ders okutmaya başladığı zaman verilmiştir. Rûmî; Anadolu demektir. O’nun Rûmî diye tanımlanması daha önceki yıllarda “Diyâr-ı Rum” denilen Anadolu ülkesinin bir vilayeti olan Konya’da uzun süre oturması, ömrünün büyük bir bölümünü Konya’da geçirmesi ve Türbesinin Konya’da bulunmasındandır. 30 Eylül 1207 yılında Horasan’ın Belh şehrinde doğmuştur. Babası Belh şehrinde “Sultan’ül Ülamâ=Bilginlerin Sultanı” unvanını alan Hüseyin Hatîbî oğlu Muhammed Bahaddin Veled’dir. Soylu bir ülema ailesine mensuptur. Muhammed Bahaddin, Belh şehrinde bilgisi, iyi ahlakı ile tanınmıştır. Halka dinin gerçeklerini sade bir dille anlatıyordu. Evi çeşitli dini konuların tartışıldığı bir akademi gibi idi. Bu yüzden kendisine "Sultan-ül Ulema" denilmişti. Annesi Belh emiri Rukneddin’in kızı Mümine hatundur. Babası Sultan-ül Ulema Bahadddin Veled, bazı siyasi olaylar ve yaklaşmakta olan Moğol istilası sebebiyle 1213 yılında ailesiyle birlikte Belh’ten ayrılıp Nişabir’a gitmişlerdi. Mevlânâ; Ailelesi ile birlikte yaptıkları seyahatlar esnasında Nişabur, Bağdat, Mekke, Medine, Şam, Halep, Malatya, Erzincan, Karaman, Konya gibi şehirlerde o çağın en ünlü bilginleri ile tanışmış, sohbetlerini dinlemişti. Nişabur’da Feridüddin-i Attar ile karşılaşmış ve onun ilgisini çekmişti. Şam'da Şeyh-ül Ekber Muhîddin-i Arabî ile görüşmüştü. Babasının Maarif adlı eseri O'na rehber olmuştu. Ünlü Horasanlı şairler Senai ve Attar'ın şiirleri ile ilgilenmiş, onların fikirlerini benimsemişti. 1222 yılında bugünkü adıyla Karaman denilen Lârende’ye yerleşmişler burada 7 yıl kadar kalmışlardır. Mevlânâ;18 yaşında iken 1225 yılında Şerafeddin Lala’nın kızı Gevher hatun ile evlenmiştir. Bu evlilikten Sultan Veled ve Alâeddin Çelebi adlarında 2 oğlu olmuştu. Eşinin vefatından sonra Kerre hatun ile 2’inci evliliğini yapmış bu evlilikten de Muzaffereddin ve Emir Alim Çelebi adlı 2 oğlu ile Melike hatun isimli bir kızı dünyaya gelmişti. Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat babasını Selçukluların başşehri olan Konya'ya davet edince aile olarak 3 Mayıs 1228 yılında Konya’ya yerleşmişlerdir. Mevlânâ’nın babası Konya’da İblikçi medresesinde öğrenci yetiştirmeye başlamıştır. Babası 12 Ocak 1231 yılında vefat edince babasının öğrencileri ve müritleri Mevlânâ’nın etrafında toplanmışlardı. İplikçi medresesinde vaaz veren Mevlânâ’yı dinlemeye gelenlerin sayısı gittikçe artıyordu. Mevlânâ 15 Kasım 1244’de Şems-i Tebrîzî ile karşılaşmış, bu karşılaşma hayatında bir dönüm noktası olmuştur. Mevlânâ, çevresindeki tecrübe ve bilgi deryasından, devrinin bütün sanat ve ilim hareketlerinden haberdar olmuştu. Kendisi TÜRK olmasına rağmen Mesnevi’sini Farsça olarak yazmıştı. Matematik, astronomi, tıp ve simya ilimlerinin terminolojisini bir uzman derecesinde öğrenmişti. Kur'an, Hadis, Fıkıh, Kelam sahalarında çağının rakipsiz bilgini olmuştu. Yaşadığı hayatı;”Hamdım, piştim, yandım” sözleriyle özetlemişti. 17 Aralık 1273 Pazar günü vefat etmişti. Mevlânâ; Ölüm gününe “doğum günü” veya “gelin gecesi” anlamına gelen“ŞEB’İ ARUS” diyordu. Vefat ettiği zaman Müslüman olsun olmasın Konya’daki bütün insanlar cenazesine katılmıştı. Müslüman olmayanların cenazeye katılışı Müslümanlar arasında şaşkınlık yaratmış ve onları cenazeye katılmaktan men etmek istemişlerdi. Cenazeye katılan gayr-ı Müslimler ise; “Biz Musa’nın ve bütün Peygamberlerin hakîkatını onun sözlerinden anlayıp öğrendik.Kendi kitabımızda okuduğumuz olgun Peygamberlerin huy ve hareketlerini onda gördük.Sizler nasıl onun muhibbi ve müridi iseniz biz de onun muhibbiyiz....”demişler ve cenazeye katılmışlardı. Bu yıl yapılan 736’ıncı Vuslat Yıldönümü ve daha önceleri yapılan yıldönümlerine katılan Müslüman olmayan kimselerin Mevlânâ sevgisi ölümünden bu yana devam ede gelmektedir. Soruda bahsettiğiniz Mevlevilik; Mevlânâ’nın ölümünden sonra oğlu Sultan Veled ve dostları tarafından tesis edilmiş bir tarikattır. Mevlevilik; Sadece Anadolu’da değil, Asya’da, Avrupa’da, Afrika’da, Arap yarımadasında yaşayan insanları etkisi altına alan bir “Olgun insan” yetiştirme yolu olarak tanımlanmaktadır. Mevlevilik: Altı yüz yılı aşkın bir süredir Mevlânâ’nın;“Allah’la birlikte olmak” diye nitelendirdiği “SEM”sıyla Müslüman olsun olmasın tüm dünya insanlarının gönüllerine girmeyi başarmıştır. Mevlânâ’nın fikirlerine büyük önem verildiği gibi insanları en çok etkileyen SEMÂ’sıdır. Sema etmek yani dönmek adeta Mevleviliğin sembolü olmuştur. 7-17 Aralık 2016 tarihleri arasında gerçekleştirilen Vuslat yıldönümü törenlerinde yapılan “sema ayini”ni seksen binin üzerinde kişinin izlemesi ve yüz binlerce kişinin bu törenlere katılması Mevlânâ sevgisinin göstergesidir. Hoşça kalınız. Gazi MERT Bu haber 1834 defa okunmuştur.
|
Sponsor AlanıSANATIN İÇİNDEN ;Sponsor Alanı |
|||||||||||||||
0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir.
Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder. |