| |||||||||||||||||
| |||||||||||||||||
Sponsor AlanıAnamur SEDİRAnamur SEDİR 1993-1994-Aralık 1993 1. Sayı-Ocak 1994 2. Sayı -Şubat 1994 3. Sayı -Mart 1994 4. Sayı -Mayıs 1994 5. Sayı SaatHİKÂYELERİmran AKSOY HikâyeleriAna MenüSponsor AlanıZiyaretçi Bilgileri
HAVA DURUMU |
MEVLÂN HAFTASI17 Aral?k 2014, 00:42 MEVLÂN HAFTASI ETKİNLİKLERLE KUTLANIYOR... Bu yıl;07-17 Aralık 2014 tarihleri arası Mevlânâ haftası olarak ilan edilmiştir. Mevlânâ haftası başta Konya olmak üzere Türkiye'mizin bütün İl ve İlçelerinde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde büyük etkinliklerle kutlanıyor. Mevlânâ haftası münasebetiyle Konya'da Mevlânâ müzesine girişlerde herhangi bir ücret alınmayacaktır. ...Ve bu yılın anısına başta Mevlânâ müzesi olmak üzere bundan sonra Türkiye'mizin İl ve İlçelerindeki müzelere giriş ücreti ödenmeden müzeler ziyaret edilebilecektir. Mevlânâ haftası münasebetiyle bugünkü sohbetimizin konusu; Mevlânâ... Mevlânâ ve Mevlevîlik... Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî’nin asıl adı Muhammed Celâleddin’dir. Efendimiz manasına gelen Mevlânâ adı kendisine Konya’da ders okutmaya başladığı zaman verilmiştir. Rûmî; Anadolu demektir. O’nun Rûmî diye tanımlanması daha önceki yıllarda “Diyâr-ı Rum” deniler Anadolu ülkesinin bir vilayeti olan Konya’da uzun süre oturması, ömrünün büyük bir bölümünü Konya’da geçirmesi ve Türbesinin Konya’da bulunmasındandır. 30 Eylül 1207 yılında Horasan’ın Belh şehrinde doğmuştur. Babası Belh şehrinde “Sultan’ül Ülamâ=Bilginlerin Sultanı” unvanını alan Hüseyin Hatîbî oğlu Muhammed Bahaddin Veled’dir. Soylu bir ülema ailesine mensuptur. Muhammed Bahaddin, Belh şehrinde bilgisi, iyi ahlakı ile tanınmıştır. Halka dinin gerçeklerini sade bir dille anlatıyordu. Evi çeşitli dini konuların tartışıldığı bir akademi gibi idi. Bu yüzden kendisine"Sultan-ül Ulema" denilmişti. Babası Sultan-ül Ulema Bahadddin Veled, bazı siyasi olaylar ve yaklaşmakta olan Moğol istilası sebebiyle 1213 yılında ailesiyle birlikte Belh’ten ayrılıp Nişabir’a gitmişlerdi. Mevlânâ; Ailelesi ile birlikte yaptıkları seyahatlar esnasında Nişabur, Bağdat, Mekke, Medine, Şam, Halep, Malatya, Erzincan, Karaman, Konya gibi şehirlerde o çağın en ünlü bilginleri ile tanışmış, sohbetlerini dinlemişti. Nişabur’da Feridüddin-i Attar ile karşılaşmış ve onun ilgisini çekmişti. Şam'da Şeyh-ül Ekber Muhîddin-i Arabi ile görüşmüştü. Babasının Maarif adlı eseri O'na rehber olmuştu. Ünlü Horasanlı şairler Senai ve Attar'ın şiirleri ile ilgilenmiş, onların fikirlerini benimsemişti. 1222 yılında bugünkü adıyla Karaman denilen Lârende’ye yerleşmişler burada 7 yıl kadar kalmışlardır. Mevlânâ;18 yaşında iken 1225 yılında Şerafeddin Lala’nın kızı Gevher hatun ile evlenmiştir. Bu evlilikten Sultan Veled ve Alaeddin Çelebi adlarında 2 oğlu olmuştu. Eşinin vefatından sonra Kerre hatun ile 2’inci evliliğini yapmış bu evlilikten de Muzaffereddin ve Emir Alim Çelebi adlı 2 oğlu ile Melike hatun isimli bir kızı dünyaya gelmişti. Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat babasını Selçukluların başşehri olan Konya'ya davet edince aile olarak 3 Mayıs 1228 yılında Konya’ya yerleşmişlerdir. Mevlânâ’nın babası Konya’da İblikci medresesinde öğrenci yetiştirmeye başlamıştır. Babası 12 Ocak 1231 yılında vefat edince babasının öğrencileri ve müritleri Mevlânâ’nın etrafında toplanmışlardı. İplikçi medresesinde vaaz veren Mevlânâ’yı dinlemeye gelenlerin sayısı gittikçe artıyordu. Mevlânâ 15 kasım 1244’de Şems-i Tebrîzî ile karşılaşmış, bu karşılaşma hayatında bir dönüm noktası olmuştur. Mevlânâ, çevresindeki tecrübe ve bilgi deryasından, devrinin bütün sanat ve ilim hareketlerinden haberdar olmuştu. Kendisi TÜRK olmasına rağmen Mesnevi’sini Farsça olarak yazmıştı. Matematik, astronomi, tıp ve simya ilimlerinin terminolojisini bir uzman derecesinde öğrenmişti. Kur'an, Hadis, Fıkıh, Kelam sahalarında çağının rakipsiz bilgini olmuştu. Yaşadığı hayatı;”Hamdım, piştim, yandım” sözleriyle özetlemişti. 17 Aralık 1273 Pazar günü vefat etmişti. Mevlânâ; Ölüm gününe “doğum günü” veya “gelin gecesi” anlamına gelen“ŞEB’İ ARUS” diyordu. Vefat ettiği zaman Müslüman olsun olmasın Konya’daki bütün insanlar cenazesine katılmıştı. Müslüman olmayanların cenazeye katılışı Müslümanlar arasında şaşkınlık yaratmış ve onları cenazeye katılmaktan men etmek istemişlerdi. Cenazeye katılan gayr-ı Müslimler ise; “Biz Musa’nın ve bütün Peygamberlerin hakîkatını onun sözlerinden anlayıp öğrendik.Kendi kitabımızda okuduğumuz olgun Peygamberlerin huy ve hareketlerini onda gördük.Sizler nasıl onun muhibbi ve müridi iseniz biz de onun muhibbiyiz....”demişler ve cenazeye katılmışlardı. Mevlevilik; Mevlânâ’nın ölümünden sonra oğlu Sultan Veled ve dostları tarafından tesis edilmiş bir tarikattır. Mevlevilik; Sadece Anadolu’da değil, Asya’da, Avrupa’da, Afrika’da, Arap yarımadasında yaşayan insanları etkisi altına alan bir “Olgun insan” yetiştirme yolu olarak tanımlanmaktadır. Mevlevilik: Altı yüz yılı aşkın bir süredir Mevlânâ’nın;“Allah’la birlikte olmak” diye nitelendirdiği “SEM”sıyla Müslüman olsun olmasın tüm dünya insanlarının gönüllerine girmeyi başarmıştır. Mevlânâ’nın fikirlerine büyük önem verildiği gibi insanları en çok etkileyen SEMÂ’sıdır. Sema etmek yani dönmek adeta Mevleviliğin sembolü olmuştur. 07-17 aralık tarihleri arasında kutlanmakta olan Mevlânâ haftası etkinliklerinin ülkemizin kültürel zenginliklerine katkıda bulunacağına inanıyoruz. Hoşça kalınız. Gazi MERT Bu haber 1808 defa okunmuştur.
|
Sponsor AlanıSANATIN İÇİNDEN ;Sponsor Alanı |
|||||||||||||||
0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir.
Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder. |