anamursedir-anamur dergi
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

Sponsor Alanı

Anamur SEDİR

Anamur SEDİR 1993-1994

   -Aralık   1993  1. Sayı
   -Ocak    1994  2. Sayı
   -Şubat   1994  3. Sayı
   -Mart     1994  4. Sayı
   -Mayıs   1994  5. Sayı

MAKİ DERGİSİ

MAKİ DERGİSİ-105

Saat

Ana Menü

Sponsor Alanı

 

Ziyaretçi Bilgileri

»Aktif 22  
»Bugün 981  
»Toplam 14352926  
Sayın Ziyaretçimiz
»IP'niz | 18.97.14.82
» Bu sitemizi ziyaretiniz

HAVA DURUMU

ANAMUR

İSLAM'DA HOŞGÖRÜLÜ OLMAK

Gazi MERT

15 Nisan 2020, 21:44

Gazi MERT

ORTA, LİSE ÖĞRENCİLERİNİN UZAKTAN EĞİTİMİNE KATKI…

 

DERS; DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ – ÜNİTE- 22

 

Bu ders Gazi MERT tarafından hazırlanmıştır.

 

İSLAM'DA HOŞGÖRÜLÜ OLMAK

 

Sevgili öğrenciler,

MEB’nın talimatları doğrultusunda almakta olduğunuz uzaktan eğitim programı yeni şekliyle devam edecek… Okulların kapalı kalma süreci 30 Nisana kadar uzatılmıştır ve uzaktan eğitim geliştirilerek devam edecektir.

Yeni uygulamanın sizlere daha çok faydalı olacağına inanıyorum.

Ben de uzaktan eğitime katkı programımı 30 Nisana kadar uzatmış bulunuyorum.

Bugünkü dersimiz: İslam’ın tavsiye ettiği güler yüzlü ve hoşgörülü olmakla ilgili…

Dersimiz sevgili Asiye Kara’nın isteği… İnternet mail adresime gönderdiği mesajda TBMM’deki kavgalardan söz ederek hoşgörülü olmanın önemini vurgulamış… Bu nedenle İslam’da Hoşgörüyü anlatmaya çalışacağım.

Koronavirüsle savaşımızın devam ettiği son günlerde Siyasi kulislerde söylenenler ve ülke dışında meydana gelen olaylar akıllara durgunluk verecek şekilde insanlıktan uzak manzaralar arz ediyor…

Hoşgörü’den uzak söylemler ve davranışlar…

Her şey gözümüzün önünde cereyan ediyor…Ortada bir eksiklik var…

Bu eksiklik İslam’ın ortaya koyduğu hoşgörü ve müsamaha anlayışı…

Peygamber efendimiz: “Farzlarla emrolunduğun gibi, insanlarla iyi geçinmekle de emrolundun.” buyuruyor.

Bu bir hadis-i Şerif’tir.

İnsanlarla iyi geçinmek…

Yorumu ise: Müslüman’ın çevresi ile iyi geçinen, kendisi ile iyi geçinilen kimse olmasıdır.

Benzer hadisler de vardır:

“Akıllı olmanın ve akıllı yaşamanın ilk adımı, halka sevgi ve şefkat göstermektir.”

“Siz insanları mal-mülkle tatmin edemezsiniz. İnsanları ancak güzel ahlâk, hoşgörü ve güler yüz tatmin eder.”

“Rıfk ve yumuşaklık ihsan edilen kimseye dünya ve ahiretin bütün iyilikleri verilmiş demektir.”

“Bir kimsenin mü’min kardeşine sevgi ve şefkatle bakması, mescide kapanıp bir yıl nafile ibadet etmesinden daha hayırlıdır,”

Bu anlayış Mevlânâ’da âlemşümul “insan sevgisini.”, Yunus Emre’de cihanşümul “Yunus şefkati”ni oluşturmuştur.

Mevlânâ’nın “Gel!” çağrısının, Yunus’un “Yaratılan her şeyi yaratan hatırına hoşgörme” anlayışının manası budur.

Sadi’nin şu sözü bu mânâyı açıklamaktadır:

“Akılsız insan o kimsedir ki, Allah ile iyi olayım derken, Allah’ın kulları ile kötü olur.”

Allah’ın hoşnutluğu da, kulların hoşnutluğuna bağlıdır.

Hâfız-ı Şirâzî aynı anlayışı şiirleştirmiştir:

“İki cihanın selâmeti şu iki şeye bağlıdır: Dostlarla mürüvvet, üffet ve ünsiyet… Düşmanlarla iyi geçinmek…”

Ayet ve hadislerden kaynaklanan, Mevlânâ gibi, Yunus gibi, Sadî ve Hafız gibi büyüklerin hayatlarında sanatlaşan “müsamaha” duygusu, tarih boyunca Müslüman’ın ahlâkı olmuştur.

Sevgili öğrenciler,

Hz. Peygamber Hudeybiye Muahedesi’nde, müşriklerin ileri sürdükleri aşırı şartları anlayışla karşılamış, Hayber’in fethinde ele geçirilen Tevrat nüshalarını sahiplerine iade etmiş, fethedilen topraklarda yaşayan gayri müslimleri kendi inanç ve ibadetlerinde serbest bırakmıştır.

İslâm tarihinin her safhasında ve sayfasında bu uygulamanın sayısız misalleri vardır:

Hulefa-yı Râşidin, ondan sonra gelen bütün halife ve devlet başkanları savaş esnasında bile yaşlılara, hastalara, çocuklara, ibadet edenlere, rahip ve keşişlere dokunulmamasını emretmişlerdir.

Kudüs’ün fethinden sonra yerli halk ayin ve ibadetlerinde tamamen serbest bırakılmışlar, İstanbul ‘un fethinden sonra Hıristiyan halka müsamahadan da öte geniş imtiyazlar tanınmıştır.

Emevîler’de, Abbasilerde, Selçuklular’da, Osmanlılar’da hep aynı anlayış hâkim olmuştur.

Osmanlılar Doğu Avrupa’da hükümran oldukları 500 yıl boyunca yerli Hıristiyan halkın ayinine, ibadetine, lisanına, yaşayış ve geleneğine dokunmamıştır.

Voltaire’in şu sözü bir itiraftır:

“Hiçbir Hıristiyan devleti, kendi topraklarında Müslümanların bir cami bulunmasına müsaade etmemiştir. Halbuki Müslümanlar, Hıristiyanlar’ın kiliselerine her zaman müsamaha göstermişlerdir.”

Ünlü Gustave le Bon; İslâmiyet’in hızla yayılmasını bu müsamahaya bağlamıştır:

“Kur’ânın yayılmasında, kuvvetin hiçbir tesiri olmamıştır. Zira,Müslümanlar, mağlûp milletleri dinlerinde serbest bırakmışlardır. Eğer Hıristiyan milletler İslâmiyet’i kabul etmişlerse, bunun sebebi Müslümanlar’ın kendilerine karşı eski hükümdarlarından daha âdil ve müsamahalı davranmalarıdır.”

Müslümanlar, ferdi hayatlarında, toplu yaşayışlarında, Müslüman olmayanlara karşı kendi aralarında, savaşta, barışta, hoşgörüyü bir davranış ölçüsü saymışlardır. Kimseye kin tutmamışlardır.

Gönül yıkmayı değil, gönül almayı tercih etmişlerdir.

Zira müsamaha ve hoşgörü Müslüman’ın ahlakıdır.

Önümüzdeki derste yine sizden gelen istek doğrultusunda konumuzu anlatmaya devam edeceğiz.

Hoşça kalınız.

Bu haber 696 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
    Geçmişini bilmeyen, geleceği anlayamaz....03 Aral?k 2024

Sponsor Alanı

Sponsor Alanı

 

ANKET

ANAMUR OKULLARINDA SERBEST KIYAFET UYGULANSIN MI?




Tüm Anketler

0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder.
RSS Kaynağı | Anasayfa | İletişim

(c)2012 Anamur Sedir