anamursedir-anamur dergi
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

Sponsor Alanı

Anamur SEDİR

Anamur SEDİR 1993-1994

   -Aralık   1993  1. Sayı
   -Ocak    1994  2. Sayı
   -Şubat   1994  3. Sayı
   -Mart     1994  4. Sayı
   -Mayıs   1994  5. Sayı

MAKİ DERGİSİ

MAKİ DERGİSİ-105

Saat

Ana Menü

Sponsor Alanı

 

Ziyaretçi Bilgileri

»Aktif 43  
»Bugün 537  
»Toplam 14378478  
Sayın Ziyaretçimiz
»IP'niz | 3.133.153.134
» Bu sitemizi ziyaretiniz

HAVA DURUMU

ANAMUR

ÇEVRE KORUMA HAFTASI

Gazi MERT

24 Haziran 2012, 11:38

Gazi MERT

 

CUMARTESİ SOHBETLERİ

            

  

              ÇEVRE KORUMA HAFTASI

 

Haziran ayının ikinci haftası “Çevre Koruma Haftası"dır.

İnsanların devamlı olarak yaşadıkları yere “çevre” denir.

Ormanlar, dağlar, ovalar, çayırlar, yaylalar, yaylaklar, göller, nehirler, denizler doğal çevreyi meydana getirmektedir.

1972 yılında İsveç’in Stockholm kentinde Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı toplanmıştı.

Bu toplantıda Çevre sorunları ele alınmış, Çevre kirlenmesine karşı ortak çözüm yolları aranmıştı.

Konferansta 5 Haziran gününün “Dünya Çevre Günü” olması kararlaştırılmıştı.
Türkiye’mizde 1978 yılında “Türkiye Çevre Sorunları Vakfı” kurulmuştu.

Daha sonra da Başbakanlığımıza bağlı “Çevre Müsteşarlığı” kurulmuştu.

Çevre müsteşarlığı Haziran ayının ikinci haftasını “Çevre Koruma Haftası” olarak kabul etmişti.

İşte Türkiye’mizde her yıl 5–11 Haziran tarihleri arasında ÇEVRE HAFTASI kutlamaları yapılmaktadır.

Bu kutlamaların vermek istediği mesaj iyi anlaşılmalıdır.

Bu mesaj insanlık içindir...

Çevrenin kirlenmesi ülkemiz insanlarının ortak sorunudur.

Çevre kirliliği içinde yaşayanları olumsuz yönde etkiler, insanların ve diğer canlıların zarar görmesini sağlar.

 

ÇEVRE VE ZEHİRLER

 

Çevre; kendi atıklarını Allah'ın tespit ettiği bir plan dâhilinde fiziksel, kimyasal ve biyolojik olaylarla temizlemektedir.

Çevre'de görülen düzensizlikler insanlarımızın yaptığı işlemlerden kaynaklanmaktadır.

Çevre'nin kendi atıklarını temizleme kapasitesinin de bir sınırı vardır.

Çevredeki düzensizlikler bu sınır zorlandığı zaman ortaya çıkmaktadır.

Ozon tabakasını etkileyen zehirli gaz, ağır taşıtlardan püskürtülen milyonlarca ton kükürt dioksit’in havayı zehirlemesi, alerjik hastalıklara sebep olan konserve maddeleri, okulda ve evlerimizdeki ahşap möble'yi koruyucu kimyasal maddeler, reçellere şekerlere, çikletlere katılan boyalı maddeler bu düzensizliklerin başta gelen sebepleridir.

Yediğimiz yiyeceklerde, diş macunlarında, balıklarda, çimenlerde, kumlarda bulunan kurşun, alüminyum, cıva, nikel, kadmiyum gibi zehirli maddeler; Astım, kanser, deri alerjileri, kronik burun tıkanıklığı, yoğunlaşma bozukluklarına sebep olmaktadır.

Çocuklarımızda görülen öğrenme zorluğu, karın ve baş ağrıları gibi belirtilerin sebebi de sütten yapılan ürünlerde, tatlı ve şekerlemelerde, fındık, ceviz gibi paketlenmiş kuru yemişlerde, cips, sosis ve salamlardaki fosfat katkı maddeleridir.

Neredeyse çevremizde dokunduğumuz, yediğimiz, içtiğimiz her şeyde zehir var...

 Bu zehirli maddelerin tek sebebi çevre eğitimsizliğinden doğan ihmallerdir.

Bu olumsuz etkilerin giderilmesi, çevrenin özelliklerinin korunması ve geliştirilmesi gelecek nesillerimiz için çok önemlidir.

İnsanlığın daha iyi bir ortamda sağlıklı ve mutlu bir şekilde yaşayabilmesi için her ferdin üzerine düşen görevi yerine getirme zorunluluğu vardır.

Çevre'yi olumsuz yönde etkileyen düzensizliklerin giderilmesi için insanlarımızın eğitilmesi gerekmektedir.

 

   YASAL DÜZENLEMELER

 

Ülkemizde çevre'yi korumaya ve çevre eğitimini sağlamaya yönelik 2872 sayılı ÇEVRE KANUNU çıkmış, bu kanunu destekleyen HAVA KALİTESİNİN KORUNMASI YÖNETMELİĞİ, GÜRÜLTÜ KONTROL YÖNETMELİĞİ, SU KİRLİLİĞİ KONTROL YÖNETMELİK'leri yayımlanmıştır.

Yönetmelikleri yayımlamak yeterli değildir. Önemli olan bu hukuki düzenlemelerin uygulanmasını sağlamak, bunu uygulayacak olanları eğitmek, denetlemek ve gerekirse cezalandırmaktır.

Biz Türkiye’mizin doğal güzelliklerini gereği gibi koruyamadık...

Ormanlarımızı yaktık...

Denizlerimizi, göllerimizi, nehirlerimizi kirlettik...

Topraklarımızı çoraklaştırdık...

Şimdi bu acı tabloyu düzeltmeye çalışıyoruz.

 

   ÇEVRE KULÜPLERİ VE CEVRE İZCİ ANDI

 

"ÇEVRE ÇOCUK KULÜPLERİ" nin kurulması ve bu kulüplere üye olanların "ÇEVRE İZCİSİ" sıfatı ile görev yapması bunun için öngörülmüştür.

ÇEVRE İZCİ Andı’nda aynen şöyle denilmektedir:

"Allah'ıma, vatanıma ve milletime karşı sorumluluklarımı yerine getireceğime, çevremdeki güzellikleri sağlayan ve yaşama sevinci veren havayı, çiçekleri, ağaçları, dağları, taşları, suları ve tüm doğayı daima temiz tutacağıma ve koruyacağıma şerefim üzerine and içerim."

Önce Allah'a karşı sorumluluğunu yerine getirmek...

Sonra vatana ve millete karşı sorumluluklarını yerine getirmek...

 İşte çevrecilikteki sır budur...

Bu sır anlaşıldığı gün her türlü çevre düzensizlikleri ortadan kalkacaktır.

 

   ÇEVRE EĞİTİMİ

 

Ülkemizde ÇEVRE EĞİTİMİ konusunda yapacak çok büyük çalışmalar vardır.

Kanunlar, yönetmelikler çıkarmak, TEMA VAKFI’NIN çalışmaları yeterli değildir.

Çevre eğitimi, çevre sağlığı konusunda stratejiler tespit edilirken dinimiz, sanatımız, edebiyatımız, tarihimiz, örf, adet ve geleneklerimiz göz ardı edilmemelidir...

Çevre eğitiminin temeli insandır.

Çevre eğitiminin planlanması sadece eğitimcilere ve tabiat bilimcilerine bırakılmamalıdır.

Çevre eğitimi her yaş ve seviyedeki insanlara götürülmelidir.

Çevre; Tabii, sosyal ve kültürel bir bütündür.

Bunun için çevre eğitimi geçmişten çok bugüne ve geleceğe yöneliktir.
Örgün eğitimde çevrecilik; Eğitimin bütün kademeleri için planlanmalı ve okul öncesinden başlanmalıdır.

İlköğretim ve ortaöğretim kademelerinde çevre eğitimi konuları daha detaylı ve sistemli bir şekilde ele alınmalıdır.

Yüksekokul ve Üniversitelerimizde çevre eğitimi programları inceleme-araştırmaya yönelik olmalı bu konuda akademik çalışmalar yapılmasına fırsat veren zemin ve şartlar hazırlanmalıdır.

Örgün ve yaygın eğitim sistemlerinin bütün kademelerinde çevre eğitiminde rol alacak eğitimcilerin, toplumu idare edenlerin, politikacıların, kanun uygulayıcılarının, yerel yönetimlerin, kamu personelinin bu konuda çok iyi yetiştirilmeleri, her türlü çevre bilinciyle donatılmaları gerekmektedir.

Çevre; birbirleriyle çok sıkı ilişkileri olan su, hava, toprak, canlılar ve bunlardan üretilen değerler ortamıdır.

Bu değerlerin birbirleriyle dinamik bir ilişkiler dengesi bulunmaktadır.

Bu dengenin sürekli olması çevreden alınanlarla çevreye verilenlerin eşit olmasına bağlıdır.

Çevre; insanlar tarafından sürekli bozulan bu dengeleri eşitlemeye çalışmaktadır.

İnsanlarımızın bu dengeyi bozmaya da hakları olmasa gerektir.

Eğitim insan davranışlarında olumlu değişiklikler oluşturmaktadır.

İnsanlara çevre eğitimi verilmezse topraklarımız erozyona uğrayacak, ülkemiz belli bir süre sonra adeta çöl olacak, ozon tabakasının delinmesi sonucu bilinmeyen hastalıklar ortaya çıkacaktır.

Çevre eğitimi bir kitle eğitimidir.

Bu eğitim örgün ve yaygın eğitimde belli bir plan ve program çerçevesinde yeniden ele alınmalıdır.

Bu dünya, bu ülke, bu çevre, bu çocuklar bizimdir.

Çocuklarımıza miras bırakacağımız dünyayı, ülkemizi, çevremizi kısa vadeli çıkarlarımız için heba etmeyelim.

Çevremizi koruyalım...

Çevremizi sevelim...

Çevremizi sevdirelim...

Çevre için verilen her sevgi tomurcuğu yeni sevgi çiçekleri açtıracaktır.

Hoşça kalınız.   

 

Gazi MERT

Bu haber 2697 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
    CAMİYE DE ÖĞRETMEN20 Aral?k 2024

Sponsor Alanı

Sponsor Alanı

 

ANKET

ANAMUR OKULLARINDA SERBEST KIYAFET UYGULANSIN MI?




Tüm Anketler

0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder.
RSS Kaynağı | Anasayfa | İletişim

(c)2012 Anamur Sedir