anamursedir-anamur dergi
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

Sponsor Alanı

Anamur SEDİR

Anamur SEDİR 1993-1994

   -Aralık   1993  1. Sayı
   -Ocak    1994  2. Sayı
   -Şubat   1994  3. Sayı
   -Mart     1994  4. Sayı
   -Mayıs   1994  5. Sayı

MAKİ DERGİSİ

MAKİ DERGİSİ-105

Saat

Ana Menü

Sponsor Alanı

 

Ziyaretçi Bilgileri

»Aktif 45  
»Bugün 554  
»Toplam 14378495  
Sayın Ziyaretçimiz
»IP'niz | 3.137.176.28
» Bu sitemizi ziyaretiniz

HAVA DURUMU

ANAMUR

BİR PORTRE VE BOZYAZI DESTANI

Gazi MERT

15 A?ustos 2017, 13:35

Gazi MERT

BOZYAZI İLÇESİ, BİR PORTRE VE BOZYAZI DESTANI

 

Bozyazı’ nın tarihi çok eski dönemlere kadar uzanmaktadır.

İlçe tarihte Hititler, Asurlar, Lidyalılar, Persler, Romalılar, Memlükler, Abbasiler, Selçuklular ve Osmanlılar hükümranlığında kalmıştır.

İlçenin Osmanlı Hâkimiyetine geçişi Fatih Sultan Mehmet zamanında Karamanoğulları Beyliği Osmanlı Hâkimiyetine dâhil etmesiyle Osmanlı topraklarına kalmıştır.

Bozyazı İlçesi adını İlçenin ilk yerleşim yeri olan Gürlevik yöresinin güneyindeki ovanın sulu tarım yapılmadan önce halk tarafından “Çorak düzlük” anlamında “Boz alan” , “Bozova”, “Bozyazı” şeklinde isimlendirmesinden almıştır.

Anamur İlçesine bağlı kasaba iken 1988 yılında çıkartılan kanunla ilçe haline gelmiştir.

Bozyazı İlçesi bulunduğu konum itibariyle, Torosların eteklerinde Akdeniz kıyısında, doğusunda Aydıncık, batısında Anamur, Kuzeyinde Gülnar ve Ermenek ilçeleri, Güneyinde ise Akdeniz sahil şeridi yer almaktadır.

Yüz ölçümü 566 Km2 olup, deniz seviyesinde rakım 0, en yüksek noktasında ise rakım 1760 metredir. Yaklaşık 25 km sahil şeridine sahiptir

Önemli akarsuları İlçe merkezinden geçerek denize dökülen sini çayı ile Tekeli ve Tekmen Kasabaları arasında yer alan Aksaz çayıdır.

Tarım ilçe ekonomisinde en büyük payı almaktadır. Seracılık ve muz üretimi başta olmak üzere narenciye, sebze ve meyve yetiştiriciliği yapılmaktadır.

İlçe arazisinin çok büyük kısmı ormanlık ve dağlıktır. ilçe merkezi başta olmak üzere Tekmen, Tekeli, Gözce ve Gözsüzce sahilleri önemli turizm merkezleridir.

Bozyazı pek çok akademisyen, bürokrat ve üst düzeyde insan yetiştirmiştir.

Bunlardan biri merhum ağabeyim Hamdi Mert idi.

Ağabeyim Hamdi Mert 1942 yılında Mersin'in Anamur İlçesi Bozyazı kasabası, Gürlevik Köyü’nde doğmuştu.

İlköğrenimini Bozyazı Bölge İlkokulu'nda, ortaöğrenimini Adana İmam-Hatip Lisesi’nde okumuştu.

1962 yılında Adana İmam Hatip Lisesinden, 1963 yılında Nazilli Lisesi’nden, 1967 yılında İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü’nden, 1971 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuştu.

1971-1973 yıllarında Ankara Barosu’nda avukatlık stajını bitirmişti.

1973-1974 yıllarında bu baroya bağlı olarak avukatlık yapmıştı.

1967-1969 yıllarında Denizli ve 1969-1973 yılları arasında Ankara İmam Hatip Lisesi’nde meslek dersleri, 1974 yılında Ankara Yıldırım Beyazıt Ortaokulu’nda Din Bilgisi öğretmenliği yapmıştı.

Aynı yıl (1974) TC Diyanet İşleri Başkanlığı’na Hukuk Müşaviri olarak atanmıştı.

1978 yılında Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığı’na getirilmişti.

1991 yılında “Diyanet Aylık Dergi” projesini hazırlamış ve ilk Genel Yayın Yönetmeni olmuştu..

1992 yılında TC Lahey Büyükelçiliği’ne Sosyal Hizmetler (Din Hizmetleri) Müşaviri olarak tayin edilmişti.

1977 yılında Başbakanlık Müşaviri olmuştu.

1998 yılında Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığı kadrosundan emekli olarak Ahmet Yesevî Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi’nde Yayınlar Genel Müdürü olarak göreve başlamıştı.

Aynı üniversitede Hukuk Danışmanlığı yaparken Ahmet Yesevî Üniversitesi Yardım Vakfı Genel Müdürlüğü’nü yürütmüştü.

Genel Müdürlük görevinde iken AY İnşaat Türkiye Anonim Şirketi (AYTAŞ) n'in kuruluşunda görev almış ve Yönetim Kurulu Başkanlığı’na getirilmişti.

Ahmet Yesevî Üniversitesi İnternetle Uzaktan Eğitim Sistemi’nde (TÜRTEP) “Yesevîlik Bilgisi (Tasavvuf)” Dersi Danışman Hocalığı yapmıştı.

2005 yılında Ahmet Yesevî Üniversitesi bünyesinde “Bilinmeyen İslam” adı ile kurduğu web sitesi (www.bilinmeyenislam.com) ile İslâmiyet’e yönelik karalama kampanyalarına karşı İslâmiyet’in Kur’an ve Sünnet temeline dayalı, evrensel hükümlerini internet ortamında yayınlamıştı.

 

            
 
            Tercüman Gazetesi’nde 1981-1987; Ortadoğu Gazetesi’nde 1998-1999 yılları arasında, Ayyıldız Gazetesi’nde ise 1999 yılında köşe yazıları yazmıştı.

2000-2012 yılları arasında internet gazetesi Aygazete’de haftalık yazılarına devam etmişti.

Ağabeyim Hamdi Mert’in “Avukatlık” sertifikası yanı sıra “İslâm Hukuku Ferâiz ve İntikal Sertifikası” bulunuyor.

30 yakın eser yazmıştır.

Ayrıca: “ Bir Ömrün Hikâyesi “ adıyla Hayatını ve Hatıralarını yazmıştır.

Destanlardan biri de Bozyazı Destanıdır.

Bozyazı destanını;

Bozyazı”yı naylon poşete sokup,

“Ak” yazı haline getiren canlara..ithaf etmiştir.

Ağabeyimin yazdığı Bozyazı Destanını sizlerle paylaşmak istiyorum:

 

''BOZYAZI DESTANI

 

Adıma bakmayın

Bende rengin her türü;

Yeşilin her tonu var..

Dağlarca, tepelerce ormanlarım;

Ufkunda Kıbrısım, uçsuz-bucaksız denizim

El değmemiş güzelliklerimle koyun-koyuna, iç-içeyim..

Akdeniz’in sıcak kumsallarında dalgalarla kucak-kucağa uyur;

Torosların çılgın yamaçlarında kekik, yavşan kokularında uyanırım..

Ağlıca’dan-Toroslara tırmanırken

Geçmişin engin düzlüklerinde yol alır duygularım..

Beğkonağı’ndan-Kozak Deresi’ne;

Ardıç yaylasından-Işam Alanı’na

Geçmiş ve geleceği birlikte koklarım..

Koz Ağacı, Meteris, Navgasın ve Tersakan yaylağım;

Mersin dallarının kucakladığı, limon çiçeklerinin kanatlandığı

Yazılar, yamaçlar kışlağım..

Ovalarım narenciye, turfanda muz;

Dağlarımsa ardıç, pelit, köknar cenneti..

Eskiden geyikler dolaşırdı başı dumanlı dağlarımda

Geyik avlanır, keklik avlanır, sürek avına çıkılırdı

Atmacalar salınırda küncü, fıstık, darı tarlalarına

Atmacalar bıldırcınla dönerdi pençelerinde

Doğan’ca, Kartal’ca..

Atmacalar kendilerini Kartal sanırlardı

Güz günlerinin yaydan-kışa yol alan serinliğinde..

Bir zamanlar, çamların yeşiliyle buluşurdu denizlerim

Bir gökkuşağı güzelliğinde

Renk cümbüşüne dönüşürdü dağlarım, tepelerim..

Bir zamanlar davullar çalınırdı düğünlerimde

Delikanlılarım güreş tutar;

Genç kızlarım eğirtmeç eğirir; üçtaş, beştaş çevirirlerdi..

“Ağırlık” gitti mi, düğünümüz var diye,

Sökün ederdi evlerden siniler, tepsiler

Düğün evi düğün evine, şölen yerine dönerdi

Gelini al At’a bindirirler;

Başına “Pulluca” örterlerdi..

At’tan inmezdi gelin, indirmelik almadan..

At’tan inmezdi gelin, başına para-pul saçılmadan

At’tan inmezdi gelin, gelince karşılandığına inanmadan..

Allı-pullu Ayşe’ler, Emine’ler, Fadime’ler

Geçmişten bugüne bu renklerle, bu zenginlikle geldiler

Bizi “Biz” yapan töreleri, kınalı ellerinde ördüler..

Kızı-kızanı, oğlu-uşağı

Savaşta, barışta, kıtlıkta

Ekin derdiler, harman dövdüler

Toprağı elleriyle sürüp, ayaklarıyla bel teptiler..

Arı kovanları, ulu ağaçlara kurulan “Kovanlık”larda saklanırdı

Ulu ceviz, ulu alma ağaçları, ulu sırıklarla çırpılırdı..

Ak ekmeğimiz, kara saçlarda pişirilir;

Yeleğimiz, gömleğimiz, çulfalıklarda dokunurdu..

Darı sömekleri zavraklarda kurutulur;

Darı değirmenlerinde öğütülürdü..

Bir zamanlar var ya, bir zamanlar

Yazlığımız, kışlığımız, evimizin önündeki sekiden çıkarılırdı

Üzümümüz, pekmezimiz, bağımızdan..

Yavşanımızı, kekiğimizi Torosların yamaçlarından derer;

Odunumuzu, kömürümüzü kendi ormanımızdan eylerdik..

Bir “Komşuluk” hukukumuz vardı, kuramı-kuralı kendimizden

Bir yalın topluluktuk ki;

Öküzü ölenin, evi yananın, bağı-bahçesi kuruyanın

Yanındaydık hepimiz köycek..

Birbirimizin eli-kolu, gözü-kulağıydık..

Beyreli, Ağzıkara, Tekmen, Tekeli,

Manastır, Denizciler, Narınca, Evciler

Bi geniş “Aile” gibiydik..

Karabucak’tan-Karaseli’ye,

Dereköy’den Kızılca’ya ünleyen ses

Dağların yamaçlarında yankılanırdı:

“Yettim! .”, “Geldim! .” Dercesine..

“Ağa”ları vardı Bozyazı’nın, “Ağa”ca,

“Beğ”leri vardı “Beğ”ce..

Ve sanları “Ağa”, “Beğ” olmayan niceleri..

Saklı hazineler gibi sessiz, gösterişsiz..

Devlet eli girmeyen bu kuytu köşeye “Devlet”çe kucak açtılar..

Devletçe büyüdüler, Devletçe ululaştılar..

Yollarını kendileri yaptılar, Köprülerini kendileri kurdular

Yazılarını-ovalarını kendileri suladılar..

Okul, karakol, terbiyelerini kendileri sağladılar..

Geçmişten-bugüne bu bilinçle ulaştılar

Onlar gerçek Bozyazı, gerçek Bozyazılıydılar..''

 

            İşte ağabeyimin yazdığı Bozyazı destanı bu…
 

Ruhu şad olsun…

 

Gazi MERT

gazimert333@gmail.com

Bu haber 1578 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
    CAMİYE DE ÖĞRETMEN20 Aral?k 2024

Sponsor Alanı

Sponsor Alanı

 

ANKET

ANAMUR OKULLARINDA SERBEST KIYAFET UYGULANSIN MI?




Tüm Anketler

0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder.
RSS Kaynağı | Anasayfa | İletişim

(c)2012 Anamur Sedir