| |||||||||||||||||
| |||||||||||||||||
Sponsor AlanıAnamur SEDİRAnamur SEDİR 1993-1994-Aralık 1993 1. Sayı-Ocak 1994 2. Sayı -Şubat 1994 3. Sayı -Mart 1994 4. Sayı -Mayıs 1994 5. Sayı SaatHİKÂYELERİmran AKSOY HikâyeleriAna MenüSponsor AlanıZiyaretçi Bilgileri
HAVA DURUMU |
İSLAM ÜLKELERİNDE NELER OLUYOR?24 A?ustos 2013, 22:15 İSLAM ÜLKELERİNDE NELER OLUYOR? GERÇEK İSLAM BU MUDUR?Komşularımız Irak, Suriye ve Mısır’da iç savaşlar nedeniyle kan gövdeyi götürüyor…Gün geçmiyor ki; Kundaktaki çocuklar, anneler, babalar, yaşlı dedeler, nineler kardeş kurşunlarına hedef olmasın…Daha dün Suriye’de 2000’e yakın masum insan Kimyasal Gaz kullanılarak şehit edildi…Daha dün Mısır’da 1000’lerce kişi Adeviyye Meydanında keskin nişancıların nokta atışlarıyla şehit edildi…Tıpkı 17 yaşındaki Esma gibi…Cami’lere sığınan insanlar cami içinde şehit edildiler…Camiler yakıldı…Afganistan’da, Pakistan’da, Bosna-Hersekte…şehit edilen yüz binlerce masum insan…Akan kan hep Müslüman kanı…Birleşmiş Milletler, Amerika Birleşik Devletleri, Rusya, Çin ve batı ülkeleri olayları ya tahrik ediyor ya da olaylar karşısında duyarsız kalıyor…Bundan önceki yıllarda; Afganistan’da, Pakistan’da, Libya’da, Irak’ta, Mısır’da ve pek çok İslam ülkesinde neler olduğunu hepimiz biliyoruz…Yıllar yılı İsrail, Filistinlilere kan kusturuyor…Afganistan’da Müslüman kanı akmaya devam ediyor…Ya Türkiye’mizin durumu?Gezi olaylarını bahane ederek İhtilal Provası yapanlara alet olan on binlerce insanımız acaba komşularımızın durumunu görerek bu acıklı durumdan ders almıyorlar mı?Ergenekon davaları… Balyoz davaları…1960 İhtilali…12 Eylül darbesi…28 Şubat Postmodern darbe.…İnternet mail adresime mail göndererek Suriye olaylarını,Mısır olaylarını ve ülkemizde 1960 İhtilalini sorgulayan,12 Eylül darbesi üzerine fikir beyan eden, 28 Şubatla ilgili bilgi veren okuyucularım benden “Savaş” ve “Barış” üzerine yazı yazmamı istiyorlar…Bana gelen mail’lerin bir kısmında özetle deniyor ki;“İslam ülkelerinde asırlardır iç savaşlar oluyor.Tarihte Emeviler ve Abbasilerde iç savaşlar vardı.Günümüzde şu anda Suriye’de, Mısır’da da iç savaş var.Bizde;1960 ihtilâlini “Kansız İhtilal” diye niteleyenler Rahmetli Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu’yu idam ettiler…Bu Türk Milletiyle savaş değil midir? Barış bunun neresindedir?Ya 12 Eylül? Şu anda Kenan Evren ve arkadaşları yargılanıyor…Ya 28 Şubat…Şu anda Çevik Bir ve arkadaşları yargılanıyor… Barış ve savaş hakkında İslâmiyet’in görüşleri nedir? Müslümanlıkta savaşlar saldırı için mi yoksa barış için mi yapılmıştır? Savaş kan dökmek değil midir? Öyleyse barış bunun neresindedir? Müslüman Türkler savaşta kan dökmemiş midir? Bedir, Uhut, Hendek, Niğbolu, Kosova, Varna savaşlarında, Malazgirt’te, İstiklâl Savaşı’nda 28 Şubatta,12 Eylülde, 27 Mayısta kan dökülmemiş midir?Kur’an savaşı teşvik mi etmektedir?Barış hakkında Ayet-Hadis var mıdır?2013’lü yılları yaşadığımız şu günlerde barış hakkında İslâm’ın görüşü Mısırda, Suriye’de ve dünyadaki yaşananlara ters düşmüyor mu?”İşte okuyucularımdan gelen son günlerin gündemiyle ilgili, Savaş ve Barış hakkında özetlemeye çalıştığım sorulanlar...İslâm dininin insanları ulaştırmak istediği en önemli hedeflerden birisi barış içinde yaşamaktır.İslâmiyet barış dinidir. İslâm kelimesinin bir anlamı da barış halinde olmaktır.Müslümanlığı benimseyen, İslâm’a inanan, İslâm’ın emirlerini yerine getirmek için çaba sarf eden kimseler; Her türlü şartlarda doğru bildiğine karar vermeli, önce Allah’la, sonra kendisiyle, en sonunda toplumla ve insanlıkla barış halinde olmalıdır.--“Allah’a karşı barış halinde olmak” demek; Onun gönderdiği emirleri tutmak, yasaklarından kaçınmak, Peygamberleri’ne, kitaplarına inanmak, onun gösterdiği yoldan yürümek demektir. Allah’a inanan, onun emrettiği şekilde yaşayan, gönlünde Allah inancı olan insanlarla birlik olan, Allah dostlarına destek veren, Allah’a karşı barış halinde olan insandır.--“Kendine karşı barış halinde olmak” demek; Dengeli ve dürüst bir hayat sürmek demektir. Allah’ın kendisine emanet olarak verdiği vücudunu; İçki-kumar gibi kötü alışkanlıklarla yıpratmamasının gerekliliğini bilmektir.Ölçülü yaşayan, yapacağı görevin kutsallığına inanarak insanlarımızdan destek isteyen ve destekleyeceği kişilerde güven- inanç, dürüstlük arayan, doğruluk prensibinin kutsallığını kendi iç dünyasında yaşatan insan, kendine karşı barış halinde olan insanlardır.--“İnsanlara karşı barış halinde olmak” demek; Çevreye kötü örnek olabilecek davranışlardan kaçınmak, herhangi bir mevki ve makama geldiği veya getirildiği zaman topluma yararlı işler yapmak, devletten aldığı her kuruşun hakkını alın teriyle ödemek, lâyık olmadığı görevlere talip olmamaktır.Bir göreve talip olacağı zaman yapabileceklerini vaat etmek, değişik vaatlerle işbaşına geldiği zaman dürüst-adil hareket etmek, insanlarla kardeş gibi yaşamaya çalışmak demektir.Elinden, dilinden ve davranışlarından insanların emin olduğu kimse;Dürüst, güvenilir, namuslu insandır. Gönlünde vatan, millet, bayrak sevgisi yatan kimse; İnsanlığa karşı barış halinde olan kimsedir.Allah’ın emirlerine inanan ve hatta yönetime talip olan insan; Yalancılık, sahtekârlık, rüşvet, yolsuzluk, karaborsa, zimmet, iltimas gibi halkımızın benimsemediği davranışlardan kaçınmalıdır. Kin ve intikam, huzursuzluk, karamsarlık ve hırçınlık gibi zaaflardan kurtulmalı, herkesle barışık olmalıdır.İç huzura ermek ve vicdanen huzurlu olmak ancak bu suretle mümkün olur.Komşu ülkelerimizden Suriye’de, Mısır’da yaşanan olaylar tamamen İslam’ın BARIŞ ölçülerine ters düşen bir durum…Ülkemizde; 27 Mayıs 1960 ihtilâli,12 Eylül darbesi, 28 Şubat darbesi ve 28 Şubat kararları BARIŞ adına gerçekten düşündürücü…Aynı ülkenin insanları…Bilmem ki barış bunun neresinde?Müslümanların Müslüman olmayanlarla münasebetlerinde bile esas olan “BARIŞ”tır. İslâmiyet’te savaş, kan dökmek için değil, İslâmiyet’i tebliğ ve Müslümanların emniyetini sağlamak için yapılır.“-Müslümanları ve Müslümanların topraklarını düşmanın taarruzundan korumak ve esaret altına girmemek ”, “-İnsanlar arasında güvenliği kurarak din ve vicdan hürriyetini sağlamak”, “-Zayıfları ve güçsüzleri zalimlerin zulmünden kurtarmak” İslâmiyet’te savaşın haklı gerekçeleridir. Bunlar “meşru müdafaa” ile izah edilebilecek sebeplerdir.“Asr-ı saadet” ve bunu takip eden “Hülefa-i Raşidîn” devirlerinde yapılan savaşların hepsi nefs-i müdafaa savaşlarıdır.“Bedir”, “Unut”, “Hendek” ve diğerleri hep savunma savaşlarıdır.Müslüman milletimizin tarihteki savaşları da bu espriye uygundur. Niğbolu, Kosova ve Varna’dan İstiklâl Savaşımıza kadar bütün savaşlarımızda “meşru müdafaa” haklı sebebi vardır.Malazgirt Zaferi’nden sonra mağlûp ordu ve kumandanına barış eli uzatılmış, İstanbul’un Fethi’nden sonra Bizans halkına milletimizin tarihi müsamahası sergilenmiş, 30 Ağustos Zaferi’nden sonra istilâcı ordunun kumandanına güler yüz gösterilmiştir.Cenab-ı Allah Bakara Sûresi’nin 208. ayetinde inananlara sulh çağrısı yapmakta ve şöyle buyurmaktadır:“Ey iman edenler! Hep birden barışa girin.”Aynı sure’nin 224′üncü ayetinde de barış emri te’yid edilmektedir:“-Müslümanların arasını düzeltmeniz, günahtan sakınmanız ve iyi olmanız için Allah’a yaptığınız yeminleri engel kılmayın. Allah her şeyi işitir ve bilir.”“Sulh hayırdır” ayetinde ise, her işimizde “sulhu” tercih etmemiz bildirilmektedir. |
|
0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir.
Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder.
RSS Kaynağı | Anasayfa | İletişim