| |||||||||||||||||
| |||||||||||||||||
Sponsor AlanıAnamur SEDİRAnamur SEDİR 1993-1994-Aralık 1993 1. Sayı-Ocak 1994 2. Sayı -Şubat 1994 3. Sayı -Mart 1994 4. Sayı -Mayıs 1994 5. Sayı SaatHİKÂYELERİmran AKSOY HikâyeleriAna MenüSponsor AlanıZiyaretçi Bilgileri
HAVA DURUMU |
İSLAM'DA SAVAŞ VE BARIŞ13 Nisan 2020, 14:15 İLK, ORTA, LİSE ÖĞRENCİLERİNİN UZAKTAN EĞİTİMİNE KATKI… DERS; DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ – ÜNİTE- 23 Bu ders Gazi MERT tarafından hazırlanmıştır. İSLAM’DA SAVAŞ VE BARIŞ Sevgili öğrenciler, Bugünkü konumuz İslamda Savaş ve Barış…Konu başlığımız değişik okul öğrencilerimizin müşterek sorusu…Soru internet adresime öğrencilerimiz Zeynep Altın, Hüseyin Akı, İbrahim Yıldız ve Merve Aktürk tarafından gönderilmiş…Soruları “Savaş” ve “Barış” üzerine… Dünyada savaş... Ülkemizde Barış...Sorular bir hayli uzun…Birbirine benzer soruları birleştirerek özetlemek ve sizlerle de paylaşmak istiyorum: Arkadaşlarınız özetle soruyor: İslam ülkelerinde de asırlardır iç savaşlar oluyor. Tarihte Emeviler ve Abbasilerde de iç savaşlar vardı. Günümüzde şu anda Suriye’de ve Irakta iç savaş var. Barış ve savaş hakkında İslâmiyet’in görüşleri nedir? Müslümanlıkta savaşlar saldırı için mi yoksa barış için mi yapılmıştır? Savaş kan dökmek değil midir? Öyleyse barış bunun neresindedir? Müslüman Türkler savaşta kan dökmemiş midir? Bedir, Uhut, Hendek, Niğbolu, Kosova, Varna savaşlarında, Malazgirt’te, İstiklâl Savaşı’nda 28 Şubatta, 12 Eylülde, 27 Mayısta ve Fetö’nün ihtilal denemesinde kan dökülmemiş midir? Kur’an savaşı teşvik etmişmidir? Barış hakkında Ayet ve Hadis var mıdır? 2019’lu yılları yaşadığımız şu günlerde barış hakkında İslâm’ın görüşü dünyadaki ve ülkemizde yaşananlara ters düşmüyor mu?” Değerli öğrenciler…İşte değişik okullardan gelen Savaş ve Barışla ilgili sorular,,, Komşumuz Suriye’de ve Irakta iç savaş nedeniyle kan gövdeyi götürüyor… Bundan önceki dönemlerde Libya’da, Irak’ta, Mısır’da neler olduğunu hepimiz biliyoruz… Yıllar yılı İsrail, Filistinlilere kan kusturuyor… Afganistan’da Müslüman kanı akmaya devam ediyor… İslâm dininin insanları ulaştırmak istediği en önemli hedeflerden birisi barış içinde yaşamaktır. İslâmiyet barış dinidir. İslâm kelimesinin bir anlamı da barış halinde olmaktır. Müslümanlığı benimseyen, İslâm’a inanan, İslâm’ın emirlerini yerine getirmek için çaba sarf eden kimseler; Her türlü şartlarda doğru bildiğine karar vermeli, önce Allah’la, sonra kendisiyle, en sonunda toplumla ve insanlıkla barış halinde olmalıdır. “Allah’a karşı barış halinde olmak” demek; Onun gönderdiği emirleri tutmak, yasaklarından kaçınmak, Peygamberleri’ne, kitaplarına inanmak, onun gösterdiği yoldan yürümek demektir. Allah’a inanan, onun emrettiği şekilde yaşayan, gönlünde Allah inancı olan insanlarla birlik olan, Allah dostlarına destek veren, Allah’a karşı barış halinde olan insandır. “Kendine karşı barış halinde olmak” demek; Dengeli ve dürüst bir hayat sürmek demektir. Allah’ın kendisine emanet olarak verdiği vücudunu; içki-kumar gibi kötü alışkanlıklarla yıpratmamasının gerekliliğini bilmektir. Ölçülü yaşayan, yapacağı görevin kutsallığına inanarak insanlarımızdan destek isteyen ve destekleyeceği kişilerde güven- inanç, dürüstlük arayan, doğruluk prensibinin kutsallığını kendi iç dünyasında yaşatan insan, kendine karşı barış halinde olan insanlardır. “İnsanlara karşı barış halinde olmak” demek; çevreye kötü örnek olabilecek davranışlardan kaçınmak, herhangi bir mevki ve makama geldiği veya getirildiği zaman topluma yararlı işler yapmak, devletten aldığı her kuruşun hakkını alın teriyle ödemek, lâyık olmadığı görevlere talip olmamaktır. Bir göreve talip olacağı zaman yapabileceklerini vaat etmek, değişik vaatlerle işbaşına geldiği zaman dürüst-adil hareket etmek, insanlarla kardeş gibi yaşamaya çalışmak demektir. Gönlünde vatan, millet, bayrak sevgisi yatan kimse; İnsanlığa karşı barış halinde olan kimsedir. Allah’ın emirlerine inanan ve hatta yönetime talip olan insan; Yalancılık, sahtekârlık, rüşvet, yolsuzluk, karaborsa, zimmet, iltimas gibi halkımızın benimsemediği davranışlardan kaçınmalıdır. Kin ve intikam, huzursuzluk, karamsarlık ve hırçınlık gibi zaaflardan kurtulmalı, herkesle barışık olmalıdır. İç huzura ermek ve vicdanen huzurlu olmak ancak bu suretle mümkün olur. Müslümanların Müslüman olmayanlarla münasebetlerinde bile esas olan “BARIŞ”tır. “-Müslümanları ve Müslümanların topraklarını düşmanın taarruzundan korumak ve esaret altına girmemek”.,“-İnsanlar arasında güvenliği kurarak din ve vicdan hürriyetini sağlamak”, “-Zayıfları ve güçsüzleri zalimlerin zulmünden kurtarmak” İslâmiyet’te savaşın haklı gerekçeleridir. Bunlar “meşru müdafaa” ile izah edilebilecek sebeplerdir. “Asr-ı saadet” ve bunu takip eden “Hülefa-i Raşidîn” devirlerinde yapılan savaşların hepsi nefs-i müdafaa savaşlarıdır. “Bedir”, “Unut”, “Hendek” ve diğerleri hep savunma savaşlarıdır. Müslüman milletimizin tarihteki savaşları da bu espriye uygundur. Niğbolu, Kosova ve Varna’dan İstiklâl Savaşımıza kadar bütün savaşlarımızda “meşru müdafaa” haklı sebebi vardır. Malazgirt Zaferi ‘den sonra mağlûp ordu ve kumandanına barış eli uzatılmış, İstanbul’un Fethi’nden sonra Bizans halkına milletimizin tarihi müsamahası sergilenmiş, 30 Ağustos Zaferi’nden sonra istilâcı ordunun kumandanına güler yüz gösterilmiştir. Cenab-ı Allah Bakara Sûresi’nin 208. ayetinde inananlara sulh çağrısı yapmakta ve şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler!.. Hep birden barışa girin.” Aynı sûre’nin 224′üncü ayetinde de barış emri te’yid edilmektedir: “-Müslümanların arasını düzeltmeniz, günahtan sakınmanız ve iyi olmanız için Allah’a yaptığınız yeminleri engel kılmayın. Allah her şeyi işitir ve bilir.” “Sulh hayırdır” ayetinde ise, her işimizde “sulhu” tercih etmemiz bildirilmektedir. Yurtta ve cihanda sulh halinde olmak, güçlü bulunmaya bağlıdır. Sulh ve sükûn istiyorsak, devlet olarak güçlü olmaya mecburuz. “Güçlü devlet” olmak, dışardan yapılacak saldırılar için caydırıcı bir sebeptir. İçerde ve dışarıda barış istiyorsak, “en güçlü” olmaya mecburuz. “Gücünüz yettiği kadar kuvvet hazırlayınız” ayeti bunu emreder. “Düşmana düşmanın silâhı ile mukabele ediniz.” Hadis-i Şerifi bunu tavsiye buyurur. En etkili barış, kuvvetli olmaktır. Değerli öğrenciler, Barışı prensip edinen Peygamberimiz, yaşayışında hep sulh istemiş, fakat bunu sağlamak üzere hep savaşa hazır olmuştur. Biz de Peygamberi örnek edinen bir millet olarak barışa talip olmalı, ancak bunu sağlamak üzere güçlü bulunmalıyız. Zira inandığımız Müslümanlık, kendi iç dünyamızda da çevremize karşı da daima “BARIŞ” halinde olmamızı emreden bir dindir. Biz Türk milleti olarak bugünlere kolay gelmedik. Barış için savaşırken pek çok insanımız cephede kolunu, bacağını kaybetmiş, şehit düşmüştür. Rus ordularının, Haçlı ordularının, Yunan ordularının yaptığı zulüm nesilden nesil’e anlatıla gelmiştir. Öyleyse aramızdaki bu ayrılık niye? Bu ihtilaller,bu karışıklıklar niye?... Artık millet olarak, siyasetçi olarak, insan olarak, cemiyet olarak, aile olarak toparlanmaya, birlik-beraberlik içinde, barış içinde yaşamaya mecburuz. Kur’ân-ı Kerim’de; “Birbirinizle ihtilafa düşerek çekişip durmayın. Aksi halde başarısızlığa düşersiniz. Gücünüz, kuvvetiniz kaybolup gider,” buyrulmaktadır. Yine: “İnanmayanlar bile birbirlerine yardımcıdırlar… Şayet siz böyle yapmazsanız yeryüzünde büyük bir fitne ve kargaşa ortaya çıkar” buyruluyor… Peygamberimiz de: “Sakın benden sonra ihtilafa düşmeyiniz” buyuruyor. Ayet ve Hadisler bizlere bir mesaj vermektedir. Aklı başında olan herkes bir konuda karar verirken bu mesajları iyi düşünmesi lazımdır. Dünya yürüyor… Yürüyen ve ilerleyen dünyada düşmanca davranmak, barış halinde yaşamamak bizleri çağın ve ihtiyaçların gerisine götürecektir. Devlet olarak, millet olarak, iktidar ve muhalefet partileri olarak menfaatimiz ayrılıkta, kavgada değil, birleşmede ve barıştadır. Dersimiz bugünlük bu kadar… Yeni bir derste buluşmak ümidiyle… Hoşça kalınız. Bu haber 828 defa okunmuştur.
|
Sponsor AlanıSANATIN İÇİNDEN ;Sponsor Alanı |
|||||||||||||||
0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir.
Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder. |