anamursedir-anamur dergi
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

Sponsor Alanı

Anamur SEDİR

Anamur SEDİR 1993-1994

   -Aralık   1993  1. Sayı
   -Ocak    1994  2. Sayı
   -Şubat   1994  3. Sayı
   -Mart     1994  4. Sayı
   -Mayıs   1994  5. Sayı

MAKİ DERGİSİ

MAKİ DERGİSİ-105

Saat

Ana Menü

Sponsor Alanı

 

Ziyaretçi Bilgileri

»Aktif 22  
»Bugün 76  
»Toplam 14465936  
Sayın Ziyaretçimiz
»IP'niz | 18.97.14.89
» Bu sitemizi ziyaretiniz

HAVA DURUMU

ANAMUR

ÖĞRENCİLERE UZAKTAN EĞİTİM; ALLAH'A VE DİNE İNANMAK-1-2-3

Gazi MERT

24 Mart 2020, 23:31

Gazi MERT

İLK, ORTA, LİSE ÖĞRENCİLERİNİN UZAKTAN EĞİTİMİNE KATKI…

DERS; DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK. BİLGİSİ – ÜNİTE-1

 

BU DERSLER Gazi MERT tarafından hazırlanmıştır

 

ALLAH'A VE DİNE İNANMAK…

 

Sevgili öğrenciler.

Bildiğiniz gibi İlkokul 4.sınıf, Ortaokul 5,6,7,8.sınıf, Lise 9,10,11,12. Sınıflarda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri vardır.

Bu derslerde Allah’ın varlığından ve Dine inanmanın öneminden bahsedilmektedir.

Milli Eğitim Bakanlığınca Covid-19 tedbirleri kapsamında eğitime verilen arada ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerine verilecek uzaktan eğitim ile ilgili ders programınının ışığı altında dersimiz Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi…

Bugünden itibaren ‘EBA TV’ kanalı adı altında yapılacak uzaktan eğitim programı kapsamında dersler sabah 09.00’da başlayacak…

Dersleri kaçıranlar ya da tekrar izlemek isteyenler için ‘EBA TV’ de belirli saatlerde tekrarlar yapılacak.

Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı tarafından uzaktan eğitim derslerine ilişkin bir video da yayınlanmış bulunuyor…

Uzaktan eğitime katkı kapsamında bugünkü dersimizde Allahın varlığının akıl yoluyla anlaşılmasını ve dine inanmanın önemini anlatmaya çalışacağız.

Sevgili öğrenciler…

Kainatı yaratan ve evrendeki varlıkları idare eden Yüce Allah’ın varlığı münakaşa edilemeyecek şekilde akli ve nakli delillerle ispatlanmış durumdadır.

Değişik meslek dallarına mensup ilim adamları tarafından Allah’ın varlığı konusunda bazı akli deliller ortaya konmuştur.

Allah’ın varlığını anlamak için delil aramaya bile ihtiyaç yoktur.

Normal düşünebilen her insan Allah’ın varlığını aklıyla bulur ve Allah’ın varlığına inanır.

Ortaya koymaya çalışacağımız akli deliller sadece insanları uyarmaya ve insanlarda doğuştan var olan bilgileri geliştirmeye ve düzenlemeye yöneliktir.

İnsan evrende yaşayan varlıkların en mükemmelidir.

İnsan vücudu diğer Canlılarla mukayese edilemeyecek kadar harika bir yapıya sahiptir.

Sırlarla dolu bir dünyada yaşıyoruz.

Dünyamızdaki ve kâinattaki sırları çözebilme kabiliyeti dağlara, taşlara ve diğer canlılara değil, sadece insanlara verilmiştir.

Düşünebilme ve olaylar karşısında karar verebilme kabiliyeti sadece İnsanlara verilmiştir.

Yaratılmışların en mükemmeli olan insanlar doğruyu bulmak, gerçeği görmek ve doğrular karşısında düşünmek zorundadır.

Denizlerdeki, göllerdeki, nehirlerdeki hatta akvaryumlardaki balıklar, kafesteki kuşlar ömürleri boyunca denizlerinde göllerinde, nehirlerinde, akvaryumlarında, kafeslerinde biteviye dolanıp dururlar.

Onlar için başka denizler, göller, nehirler, akvaryumlar ve kafesler yoktur.

Onlar için ayrıca dağlar, güneş, ay ve yıldızlar, gezegenler, mevsimler de yoktur.

İnsanlar için hayat böyle değildir.

İnsanlar; balıklar ve kuşlar gibi bazı olayları göremez, işitemez, düşünemez, hissedemez ise, balıklardan ve kuşlardan farkı kalmaz.

İnsanlar tarafından en öncelikle bilinmesi gereken varlık Allah’tır.

Allah inancı geçmiş dönemlerin en ilkel kabilelerinden bile mevcuttu.

Bazılarının ortaya attığı gibi ilkel kabilelerde bile Allah inancı korku ve vehim neticesinde ortaya çıkmamıştır.

İptidai ve ilkel kabilelerde Allah inancı vehim ve korku neticesinde ortaya çıksaydı korkunun kaybolmasından sonra, Allah inancının da ortadan kalkması gerekirdi.

En ilkel kabilelerde bile var olan Allah inancı insanların medeniyet yolunda dev adımlarla ilerlemesiyle birlikte gelişmiş ve en medeni milletlerde bile bu inanç insanlar tarafından benimsenmiştir.

İnsan hayatı gelişen ve değişen dünyada bu gelişme ve değişmelere paralel olarak Allah inancı ile yoğrulmuştur.

Yüz binlerce yıl önce yaşayan ilk insanlar günümüz insanının yaşayışından çok farklı bir görünümdeydi.

Mağaralarda yaşayan bu insanların evleri, giyecekleri, kullanabilecek eşyaları bile yoktu.

Yırtıcı hayvanlarla mücadele ederken, silahtan bile yoksunlardı.

İlkel insanlar zamanla zekâlarını kullanarak, yırtıcı hayvanlardan korunmak ve avlanabilmek için, ağaç ve taş parçalarından silah yapmışlardı.

Değerli öğrenciler.

Tarih öncesi çağdan tarihi çağlara geçiş ilkel insanların zekalarını kullanarak, yazıyı bulmalarından sonra başlamıştır.

Yontma Taş Devri, Cilalı Taş Devri, Maden Devri adıyla üç büyük dönem geçiren tarih öncesi çağların insanları bu dönemler içerisinde yaşadıkları mağaralarda kendilerinden üstün olduğuna inandıkları varlıkların resimlerini yapmışlar ve bunlara tapmışlardır.

Kendilerinden daha güçlü olduğuna inandıkları hayvanlara, ay’a, güneş’e, yıldızlara, ateşe, atalarının ruhlarına tapınmak lüzumunu hissetmişlerdir.

Tarih çağları dediğimiz İlkçağ, Ortaçağ, Yeniçağ ve Yakınçağ’da insanlar şehir, kasaba, köyler, daha büyük yerleşim yerleri, hükümdarlıklar, devletler kurmuşlar gelişe-gelişe günümüze kadar gelinmiştir.

Bu çağlar içerisinde ister ilkel olsun ister medeni olsun insanların zihninde mutlak bir Allah inancı mevcuttur.

Çünkü insanlarda Allah’ın varlığını anlayabilme ve kavrayabilme özelliği vardır.

Kâinatın var oluşu, güneş sistemi, galaksiler, insan vücudunun yapısı, geceyle gündüzün art arda meydana gelişi, mevsimlerin oluşumu insanlarda bir yaratıcı fikrini ortaya koymuştur.

Her ne kadar bazı kişiler tarafından kâinatın yaratılmadığı, yoktan var edilmediği, kendi kendine var olduğu, kendiliğinden var olmaya devam edeceği söyleniyor ise de akılcı düşünen insanlar için kainatın bir yapıcısının, yaratıcısının olduğunu kabul etmek daha mantıklı gözükmekte ve daha rahatlatıcı olmaktadır.

Evet sevgili öğrenciler…

Uzaktan eğitimle ilgili dersimiz bugünlük bu kadar…

Önümüzdeki derste aynı konuya devam edeceğiz…

(Devam edecek )

 

İLK, ORTA, LİSE ÖĞRENCİLERİNİN UZAKTAN EĞİTİMİNE KATKI…

DERS; DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK. BİLGİSİ – ÜNİTE-2

 

BU DERSLER Gazi MERT tarafından hazırlanmıştır

 

 

ALLAH'A VE DİNE İNANMAK…( 2 )

 

Sevgili öğrenciler.

Milli Eğitim Bakanlığınca Covid-19 tedbirleri kapsamında eğitime verilen arada ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerine verilecek uzaktan eğitim ile ilgili ders programının ışığı altında bugünkü 2.dersimiz yine Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi…

Dünden itibaren ‘EBA TV’ kanalı adı altında yapılacak uzaktan eğitim programı kapsamında dersler sabah 09.00’da başlamıştır…

Dersleri kaçıranlar ya da tekrar izlemek isteyenler için ‘EBA TV’ de belirli saatlerde tekrarlar yapılacakfır.

Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı tarafından uzaktan eğitim derslerine ilişkin bir video da yayınlanmış bulunuyor…

Uzaktan eğitime katkı kapsamında bugünkü 2.dersimizde Allahın varlığının akıl yoluyla anlaşılmasını ve dine inanmanın önemini anlatmaya devam edeceğiz

Bildiğiniz gibi İlkokul 4.sınıf,Ortaokul 5,6,7,8.sınıf, Lise 9,10,11,12. Sınıflarda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri vardır.

Bu derslerde Allah’ın varlığından ve Dine inanmanın öneminden bahsedilmektedir.

Sevgili öğrenciler…

İlim adamları tarafından, kainat’ın var oluşu ile ilgili pek çok araştırmalar yapılmıştır.

Bu araştırmaların bir kısmı kâinat’ın hiçbir güç olmadan kendi kendine meydana geldiği, bir kısmı da kainatın ve kainattaki canlı ve cansız varlıkların bir güç tarafından meydana getirildiği fikrine yönelik çalışmalardır.

Kâinatta gazlardan oluşan çok büyük bulutlar bulunmaktaydı.

Gaz bulutları sabit olmadığı ve devamlı döndüğü için zamanla parçalanmıştır.

Parçalanan bölümler dönmeye devam ederken, sıkışmış ve küre şeklini almıştır.

Havanın içindeki hararet de artmış, merkezde bulunan hidrojen helyuma dönüşmüş ışık ve ısı neşretmeye başlamıştır.

Parçalanan gaz; Galaksileri, yıldızları ve güneş manzumesini meydana getirmiştir.

İşte bütün bu oluşumlar kendiliğinden, tesadüfen meydana gelemez.

Gaz bulutlarını devamlı döndüren, parçalanan bölümleri sıkıştıran ve küre şeklini aldıran, havanın içindeki hararetin artmasını sağlayan, galaksileri, yıldızları, güneş manzumesini meydana getiren bir güç vardır.

Bu güç, her şeyi yaradan ve yoktan var eden Allah’tır.

Sonradan meydana geldiğine inanılan her varlık, kendisini yoktan meydana getiren bir “yaratıcı” tarafından meydana getirilmiştir.

Varlığını kabul etmek zorunda olduğumuz âlem’in yaratıcısız olarak kendiliğinden meydana gelmesi mümkün değildir.

Değerli öğrenciler.

Var olan bir madde kendiliğinden meydana gelemez.

Maddeyi meydana getiren bir el olması, bir güç bulunması gerekir.

Var olanın bir var edicisinin olması gerçeğinden hareketle kâinat’ı var eden gücün Allah olduğunu rahatça belirtebiliriz.

Allah tarafından yaratıldığına inandığımız kâinat’ın, zamanında bir boşluk olduğu, kâinatta görülen olay ve değişikliklerin, zerrelerin değişmesinden oluştuğu da söylenmektedir.

Amacımız kâinatın nasıl oluştuğunu anlatmak değildir.

Bu oluşumları sağlayan bir güç olduğunu, bu oluşumların tesadüfen meydana gelemeyeceğini vurgulamak istiyoruz.

Bazı fikir ve düşünceler vardır ki bunlar insanla birlikte doğar.

Bu fikir ve düşüncelerden biri de Allah inancıdır.

Allah kâinat’ın ve kâinattaki düzenin, plan ve programının yapıcısı, uygulayıcısıdır.

Kâinat ve kâinattaki nizam ve ahenk kendiliğinden tesadüfen meydana gelemez.

Bir örnekle bunu anlatmaya çalışalım:

Gelin hep birlikte üçük kâğıt parçaları üzerine 1’den 10’a kadar rakam yazalım.

Bir torbaya rakam yazılı kağıtları koyalım ve iyice karıştıralım.

Bu rakamları 1’den 10’a kadar torbanın içinden sırasıyla çekmeye çalışalım.

1 numaralı kâğıdı çekme ihtimalimiz 10’da 1’dir.

Çektiğimiz kâğıdı tekrar torbaya koyup karıştıralım.

2 numaralı kâğıdı çekme ihtimalimiz 100’de 1’dir.

Bu kâğıdı tekrar torbaya koyup karıştıralım.

3 numaralı kâğıdı çekmeye çalışalım.

3 numaralı kâğıdı çekme ihtimalimiz 1000’de 1’dir.

3’ün arkasından 4 numaralı kâğıda çekme İhtimalimiz, 4’ün arkasından 5 numaralı kâğıdı, 5’in arkasından 6 numaralı kâğıdı çekme ihtimallerimiz ve 1 den 10’a kadar bütün kâğıtları peş peşe çekme ihtimalimiz neredeyse milyarlarda bir ihtimaldir.

Kâinatın da kendiliğinden meydana gelme ihtimali ancak milyarlarda bir ihtimaldir ki bu da adeta imkânsızdır.

Evet sevgili öğrenciler.

Kâinat milimetrik hesaplarla düzenli bir şekilde yaratılmıştır.

Kâinatta ve kâinattaki varlıklarda o kadar ahenkli bir düzenleme vardır ki bu ahenkli ve uyumlu düzenleme tesadüfen meydana gelemez.

Güneş sistemi, ay ve yıldızlar, gece ile gündüz, mevsimler, dünyadaki canlılık düzenli bir şekilde varlıklarını sürdürmektedirler.

Ahenkli bir şekilde devam eden bu hareketlilik tesadüflerle izah edilemez.

İnsan aklı bütün bunları anlayabilecek kapasitede yaratılmıştır.

İnsanlar dogmatik olarak zihinlerinde bir yaratıcı tasavvur ederler.

Aklı başında olan her insan kendisinden üstün yüce bir varlık tasavvur eder.

Kullanılmakta olan her eşyanın bir yapıcısı olduğunu varsayması gereken insanoğlu Allah tarafından yaratılanları da bilmek durumundadır.

Yeryüzü; yeryüzündeki denizler, nehirler, göller, ırmaklar, dağlar, insanlar, hayvanlar, gökyüzü; gökyüzündeki güneş sistemi, gezegenler, ay ve yıldızların kendiliğinden meydana geldiği düşünülemez.

Hiçbir şey kendiliğinden var olamaz.

Ay’a gönderilen araçlar, son model taksi, otobüs, trenler, uçaklar, modern savaş aletleri, apartmanlar, ev eşyaları, yollar, köprüler, kendiliğinden meydana gelemez.

Üzerimize giydiğimiz elbisenin bile bir yapıcısı olması gerekir.

Bütün bunlar insanoğlu tarafından meydana getirilmiştir.

İnsanlar tarafından icat edilen robot ya da makine eli değmeden bu saydıklarımızın ve daha bunlara benzer binlerce alet edevatın tesadüfen kendi kendine meydana gelmesi düşünülemez.

Tıpkı 1’den 10’a kadar yazılan rakamların tesadüfen 1’den 10’a kadar çekilemeyeceği gibi…

Bu saymaya çalıştıklarımız nasıl insanlar tarafından yapılmış ise, yani bunlar nasıl bir yapıcısı olmadan kendiliğinden meydana gelemeyecek ise, aynen bunun gibi güneş sisteminin, yeryüzünün, gökyüzünün, yeryüzündeki ve gökyüzündeki insanlar tarafından yapılmayan yaratılmışların da bir yapıcısı olmadan kendiliğinden meydana gelemeyeceğini düşünmek en akılcı bir düşünüş tarzı olsa gerektir.

Bugünkü 2.dersimiz de bu kadar.

Önümüzdeki 3.dersimizde aynı konuya devam edeceğiz.

 

(Devam edecek)

 

 

İLK, ORTA, LİSE ÖĞRENCİLERİNİN UZAKTAN EĞİTİMİNE KATKI…

DERS; DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK. BİLGİSİ – ÜNİTE-3

 

BU DERSLER Gazi MERT tarafından hazırlanmıştır

 

ALLAH'A VE DİNE İNANMAK…( 3 )

 

Sevgili öğrenciler.

Uzaktan eğitime katkı kapsamında bugünkü 3.dersimizde Allahın varlığının akıl yoluyla anlaşılmasını ve dine inanmanın önemini anlatmaya devam edeceğiz

Milli Eğitim Bakanlığınca Covid-19 tedbirleri kapsamında eğitime verilen arada ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerine verilecek uzaktan eğitim ile ilgili ders programınının ışığı altında bugünkü 3.dersimiz yine Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi…

İki gündür ‘EBA TV’ kanalı adı altında yapılacak uzaktan eğitim programı kapsamında dersler sabah 09.00’da başlamıştır…

Dersleri kaçıranlar ya da tekrar izlemek isteyenler için ‘EBA TV’ de belirli saatlerde tekrarlar yapılacakfır.

Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı tarafından uzaktan eğitim derslerine ilişkin bir video da yayınlanmış bulunuyor…

Bildiğiniz gibi İlkokul 4.sınıf,Ortaokul 5,6,7,8.sınıf, Lise 9,10,11,12. Sınıflarda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri vardır.

Bu derslerde Allah’ın varlığından ve Dine inanmanın öneminden bahsedilmektedir.

Sevgili öğrenciler…

Göklerin ve yerin meydana gelişi ile ilgili olarak bazı nazariyeler ortaya atılmıştır.

Bu nazariyelerden birine göre gökler ve yer şu şekilde meydana gelmiştir:

Kâinat başlangıçta toz ve duman şeklindeyken cansız varlıklar meydana gelmiş daha sonra yer gökyüzünden ayrılmış yer kabuğu oluşmuş sonra dağlar nehirler meydana gelmiş bundan sonra da hayatın başlangıcı ile bitkilerin, hayvanların, insanların meydana gelmesi ortaya çıkmıştır.

İki semavi cismin toz ve duman halinde çarpışması sonucu gökler ve yeryüzünün meydana gelişinden günümüze kadar yaklaşık 5 milyar senenin geçtiği ancak insan varlığının izlerine 300 bin sene öncelerinde rastlandığı söyleniyor.

Bu doğruysa, insan varlığının izleri ancak 300 bin sene geriye gidebilmekte ve daha önceki dönemlerde insan izine rastlanmamaktadır.

Önce toz duman… Sonra cansız varlıkların meydana gelişi… Sonra yerin semada ayrılışı… Sonra yer kabuğunun oluşması… Sonra dağların, nehirlerin meydana gelişi… Sonra hayatın başlangıcı…

Bitkiler, hayvanlar ve insanların meydana gelişi…

Bir şey var olmadıkça başkasını meydana getiremez.

Evet…Sevgili öğrenciler.

Hiç bir şey tesadüfen kendi-kendine oluşamaz.

Varlıklar içerisinde değişiklikler olabilir, ancak hiç bir varlık yok olamaz.

Su buhar olur, yağmur olur sonuçta yine suya dönüşür.

Gözle görülmeyenlere de inanılması gerektir. Her şey gözle görülmeyebilir.

Ruh, akıl, can koku, rüzgar, Allah, gözle görülmez.

Ancak bunların varlığını inkar etmemiz de mümkün değildir.

Ruh: Gözle görülmez. Ancak hissedilerek varlığı kabul edilir.

Akıl: Gözle görülmez. Ancak varlığı kabul edilir. İnsan beyni parça-parça edilse beynin İçinde aklı görme imkanı yoktur.

Akıl gözle görülmediği için inkar edilemez.

Can denen varlığı anlayabilmemiz de zordur. Ağırlığı, eni boyu yoktur. Bir kudret olduğu da muhakkaktır. Büyüyen bir kök kayayı çatlatır.

Can hayattır… Hayat bir heykeltıraş gibidir. Heykeltıraşa benzettiğimiz can-hayat yaşayan canlılara hayat verir, vücut verir.

Can-Hayat bir kimyacıdır. Güllerin kokusu, sebze ve meyvelerin tadı hayat yüzündendir.

Hayat bir ressam gibidir. Her ağaca bir şekil, her canlıya bir görünüm, her yaprağa bir renk, her çiçeğe bir desen verir.

Hayat bir müzisyen gibidir. Her sanatçıya bir güzel ses, her kuşa bir ötüş, her böceğe bir anlaşma sesi verir.

Can da, hayat da gözle görülmez. Varlığı da inkâr edilemez.

İnsanın parmağının ucuna bir iğne batsa, kolu ayağı kırılsa, ayağına taş düşse acır.

Göremediğimiz halde can’ın varlığı da inkar edilemez.

İnsanın burnuna bir lale, sümbül, begonya, gül…yaklaştırılsa onun kokusu hissedilir.

Doğalgazda kaçak olsa kokusu hissedilir.

Uzakça bir yerde hayvan leşi olsa kokusu hissedilir.

Kullanılan etlerin, kolonyanın kokusu hissedilir.

Gözle görülmediği halde kokunun varlığı da inkar edilemez.

Rüzgâr da gözle görülmez. Saatte binlerce kilometre hızla giden rüzgârı çıplak gözle görme imkânımız yoktur.

Hava da gözle görülmez.

Gözle görülmediği halde Ruh, Akıl, Can, Koku, Rüzgar, Hava nasıl inkar edilemiyor varlığı kabul ediliyorsa görmediğimiz Allah’ı da yarattıklarına bakarak anlamamız mümkündür.

Her şeyi madde ile izah etmeye çalışan bazı insanlar kainat ve kainattaki varlıkların atom ve zerrelerden kendiliğinden meydana geldiğini söylemekte ve olayları tecrübeye dayanarak izah etmeye çalışmaktadırlar.

Kâinatın oluşumunun tecrübeyle meydana geldiğini söylemek akılcı değildir.

Madde ve hareket tecrübeyle kendi kendine oluşmuş olsa aradan geçen zaman dilimleri içinde maddenin yok olması, hareketin de durması gerekirdi.

Durmakta olan bir topa dokunulmaz ya da rüzgâr etki etmez ise ilk hareketlilik meydana gelmezdi.

Top hareket etse bile bir müddet sonra duracaktır.

Herhangi bir etkiyle ilk hareketlilik verilmezse topun hareket etme şansı yoktur.

İlk hareketliliği veren bir güç olmasa kesinlikle top hareket etmeyecektir.

Hareket halinde olan evren’e ve evrendekilere ilk hareketliliği veren bir güç olmasa evren ve evrendekiler de hareket etmeyecekti.

Öyleyse evrende ve evrendekilere bu hareketi veren bir güç olmalıdır.

İşte bu güç de Allah’tır.

Bugünkü 3.dersimiz de bu kadar.

Önümüzdeki 4.dersimizde aynı konuya devam edeceğiz.

 

(Devam edecek)

Bu haber 742 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
    MEKTUP BORCU (Deprem yazıları)12 ?ubat 2025

Sponsor Alanı

Sponsor Alanı

 

ANKET

ANAMUR OKULLARINDA SERBEST KIYAFET UYGULANSIN MI?




Tüm Anketler

0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder.
RSS Kaynağı | Anasayfa | İletişim

(c)2012 Anamur Sedir