• Anasayfa
• Anamur ve Türkler
• Anamurium'dan Anamur'a
• Anamur'un Tarihi
• Anamur'da Turizm
• Anamur'a Ulaşım
• Anamur'da Sosyal Hayat
• Anamur Tarım ve Toprak
• Anamur İlçe Haritası

Çoğu vatandaşlarımız haber ağırlıklı gazeteler okuyor ya da kanallar izliyor. Ve bu yöntemle ülke gündemini çok iyi izlediklerini sanıyor. Hâlbuki kültür hayatında gazete, dergi ve kitabın yeri farklı olduğu gibi gazetedeki reklam ve ilanların, haber ve fotoğrafların, köşe yazısı ve karikatürlerin yeri de çok farklıdır. Elbette sizin meşrebinize uyan bunlardan biridir. Ama bu uyum size ötekileri ihmal etme ayrıcalığı vermez. İyi bir okuyucu gazetenin künyesinden bile birçok bilgiye ulaşılacağını bilir.

Bizim ele almak istediğimiz konu, haber ile köşe yazısı arasındaki farklar.  Buna da yaşadığımız yörede düzenlenen bir fuarda takınılan tutum neden oldu. Fuarı düzenleyen ajans bir dizi toplantı yaptı. Bu toplantı sonuçlarını da gazete muhabirlerine basın bildirisi olarak gönderdi. Doğal olarak bu bildiriler yerel basında çıktı. Ancak o kadar. Hâlbuki köşe yazarı olarak ben kendi adıma daha çok bilgi edinmek ve okuyucularıma bunları daha etraflı biçimde sunmak istiyordum. Mesela o toplantılardan birine katılmak istiyordum. İşin mantığını kavramak ve gerekli yerlerde sorular sorarak müdahil olmak da isterdim tabii ki.

Ama olmadı. Haber kaynakları gazetecilerin olaya müdahil olmasından rahatsızlık duydular ve gazeteyi sadece kendi sundukları haberlerin bir aynası olarak algıladılar. Maalesef bizim gibi taşra kentlerinde gazetecilerle kurumların ilişkileri tamamen amatörce yürütülmektedir. Kurumlar halka karşı şeffaf olmak yerine halkın sadece kendi verecekleri bilgilerle yetinmesini istiyorlar. Bu durumun dedikodu kazanının kaynamasına ve taşmasına neden olduğundan haberleri bile olmuyor.  Bilmiyorlar ki bir yerde haber karartılıyorsa orada bir pislik olduğu kuşkusu artar. Bilmiyorlar ki kişi bilmediğinin düşmanıdır. Eğer birisi size soru sormuşsa onu etraflıca aydınlatırsanız iyi bir dost kazanmış olursunuz. Öyle yapmaz da geçiştirirseniz, işi şakaya vurur, doğru dürüst cevap vermezseniz insanların sizden yana kuşkularını kabartırsınız.

Günümüzde haber kanallarının hem netlik hem de sürat bakımından artmasına rağmen köşe yazıları eski gücünü korumaktadır. Çünkü haber ayna ise köşe yazısı bilgisayar ekranıdır. Bir görüntü aynada belirir ve sonra kaybolur. Bilgisayarda ise o görüntü ile ilgili bütün ayrıntılar saklanır. Siz oradan istediğiniz ayrıntıya ulaşabilirsiniz. Gazetecilik mesleğine yeni girmemize rağmen haber kovalayan muhabirlerin haberi ana hatlarıyla tespit ettikten,  birkaç tane de görüntü aldıktan sonra yeni bir haber kovalamaya başladığını fark ettik. Hâlbuki yazarlar ele aldıkları konu ile ilgili arşiv kayıtlarını karıştırıyor, kişilerle görüştükten sonra yazıyı tezgâha alıyor ve iyice demlendiriyorlar. Bu yönleriyle haber atlamamak için adeta yarışan muhabirlerden farklı bir kulvarda koşuyorlar. Ama yazdıkları yazılar da haber gibi konuyu bir an gösterip sonra da unutuluşun derin uçurumuna atılmıyor. Aksine uzun süre tartışma konusu yapılıyor, okuyanların kişiliğinde derin izler bırakabiliyor.

Bu yazıdan haber koşturan muhabirleri küçümsediğimiz sonucu çıkarılmamalıdır. Muhabirler işlerini iyi yaparak yazarın işini kolaylaştırıyor. Dahası yazar o haberleri bir basamak olarak ulanıyor ve okuyucuyu gerçeğe bir adım daha yaklaştırıyor. Güncel bir habere dayanmayan, gündemden kopuk bir yazı da her an tuzla buz olmaya, kulak ardı edilmeye mahkûm olabiliyor.

Köşe yazısı farklı haberler arasındaki ilişkileri göstererek kafamızda şimşekler çaktırır. Okuyucu haberlerin cangılında (ucu bucağı görünmeyen orman) ancak köşe yazarının rehberliği sayesinde yolunu bulabilir. Haberlerin anlamını ve ardında yatan âlemi ancak köşe yazarının rehberliğinde çözebilir.  Bu yüzden köşe yazarı derin bilgiye, geniş bir ilgi alanına bitmez bir merak ve enerjiye sahip olmak zorundadır. Öyle ki çerden çöpten konularda yazan köşe yazarları bile bu yeteneklerden yoksunsa yazıları saman gibi tatsız tuzsuz şeyler olur.

Bir husustan daha söz etmek lazım: Bazen yazarlar eksiklerini üslup yaparak gizlemeye çalışırlar. Ama iyi bir okuyucu o yazıdaki ıkınıp sıkınmayı fark eder ve yazarın üstünü çiziverir.

Edebiyat iyi bir yazının en büyük düşmanıdır.

SOMSÖZ: HABER, DUVARIN ÖN YÜZÜ; KÖŞE YAZISI, ARKA YÜZÜDÜR.

 

Hüseyin DENİZ

• BEN ÖLMEM
• SEDİR'İN GÖLGESİNDE
• BULUTLAR, AH BULUTLAR! (Şiir)
• SEVMEK YA DA SEVMEK (Şiir)
• "SARI YAYLAM" TÜRKÜSÜNÜN PEŞİİNDE - 4 (SON)
• "SARI YAYLAM" TÜRKÜSÜNÜN PEŞİNDE-3
• "SARI YAYLAM" TÜRKÜSÜNÜN PEŞİNDE-2
• "SARI YAYLAM" TÜRKÜSÜNÜN PEŞİNDE-1
• YENİ BİR TAŞKENT EFSANESİ
• ANAMUR'DAN HİKÂYELER-2
• ANAMUR'DAN YAŞANMIŞ HİKÂYELER
• SÖZCÜKLERİN EVRENİNE YOLCULUK-1
• SİYASETE SALÂVATLA GİRİLMEZ
• DUVAR EDEBİYATI
• BİR ÇIKINTILIK YAZISI
• HOROZ VE BÜLBÜL
• HER MAHALLEYE BİR DELİ
• YENİLMEK, SANATTIR
• GEZİ PARKI'NIN GAZİSİ
• İLAÇ GİBİ KAVRAM: PARA YÖNETİMİ
• SİZE İĞNE BİZE ÇUVALDIZ
• BİR GÜZEL İNSAN
• BİR MUSİBET BİN NASİHATTİR: BİLENE
• KAHRAMANLAR
• HAYATIN GERÇEK TADI: BİR ÇİMDİK MÜZİK
• YAMAN HIRSIZLAR: ZAMAN HIRSIZLARI
• HABER VE KÖŞE YAZISI
• TÜRKÇE BİZİM İKİNCİ VATANIMIZDIR
• ESKİ BİR ÖĞRENCİDEN ÖĞRETMENİNE MEKTUP 1
• OKULLAR AÇILIRKEN
• NASIL OKUMALI (5)
• NASIL OKUMALI (4)
• NASIL OKUMALI (3)
• NASIL OKUMALI? (2)
• NASIL OKUMALI? (1)
• BİR ÜSLUP SORUNU: SEN KİMSİN?
• ÇOCUKLAR NE ZAMAN BÜYÜR?
• ÜÇ NASİHAT
• NİMETE SAYGI, İNSANLIĞIN GEREĞİDİR
• BENİM ADIM SEDİR
• DÜNYA İNSANLARLA GÜZEL
• BİR UKALANIN NOTLARI
• BEN DAĞLARA GİDİYORUM
• ANAMUR GÜZELLEMESİ - 1
• VİRA BİSMİLLAH!

ANKET

Tüm Anketler