| |||||||||||||||||
| |||||||||||||||||
Sponsor AlanıAnamur SEDİRAnamur SEDİR 1993-1994-Aralık 1993 1. Sayı-Ocak 1994 2. Sayı -Şubat 1994 3. Sayı -Mart 1994 4. Sayı -Mayıs 1994 5. Sayı SaatHİKÂYELERİmran AKSOY HikâyeleriAna MenüSponsor AlanıZiyaretçi Bilgileri
HAVA DURUMU |
DÜNYA İNSANLARLA GÜZEL27 Mart 2012, 19:59 Adem mana - yı mutlak/ Ademdedir nutk - ı Hak Kaygusuz Abdal Geçen yazımızın birinde “İnsan öyküleri”nden söz ettik. (Bir Ukalanın Notları) Söz ettik de “insan öyküsü nedir” sorusuna açıklık getirmedik. İnsan öyküsü, içinde insan bulunan öyküdür. Diyeceksiniz ki insan olmayan öykü olur mu? Öykü zaten olaya dayalı edebi ürünlerin tümüdür. Bir fıkradan binlerce sayfalık destana kadar içinde insan ve olaylar bulunan tüm ürünler öyküdür. O zaman masal, efsane, roman, kıssa, fıkra, fabl, roman ne oluyor? Geniş anlamıyla hepsi öykü. Kimi biraz uzun, kimi dini konuları içeriyor, kimi olağanüstülüklerle bezenmiş öyküler. Halk edebiyatındaki öykülerin kahramanları orta malıdır. Onlar birer kişi değil tiptir. Karagöz gibi, Nasrettin Hoca veya Bekri Mustafa gibi. Herkes o tiplere kendisinden bir şeyler ekler. Biz “Bize insan öyküleri lazım” derken çevremizde yaşayan, hayatımızı güzelleştiren, bize yeni duygular tattıran kanlı canlı insanlar istiyoruz. Bunlar okulumuzdaki sevdiğimiz bir öğretmenimizdir. Mahallemizde bakkaldır. Ya da kendi kendisiyle kavga edip duran bir meczuptur. Hayatta ikbali (en üst tabakaya mensup olmak) de idbarı (en alt tabakaya düşmüş olmak) da görmüş insanlar da olabilir, hayatta kendisini nelerin beklediğini bilmeyen biri de. Hırsları boyunu aşan kişiler de olabilir, gün bulup gün yiyen biri de. Bu insanlar Anamur’da yaşamış olmalı. Anamur’un doğası ve kültürü bu öykülerde bulunmalı. Çınar Hoca’nın “Yörük Göçü” adlı kitabında bunlar var, ama daha profesyonelce olabilir. Biz okumuş takımı, yaşadığımız yerleri deresi tepesiyle, koyağı çeşmesiyle ayrıntılı biçimde öğrenemiyoruz. Otun çöpün dilinden anlayabilecek bir olgunluğa erişemiyoruz. Bizim gözümüzde (atıyorum) dut ağacı herhangi bir ağaçtır. Halbuki bir köylünün gözünde o artık herhangi bir ağaç değil, çevresinde hatıraların dolaştığı kutsal bir varlık gibidir. Bizim için üç aylık bir koyun yavrusu olan bir kara kuzu, sahibi için etrafında bir dolu laf edilebilecek bir varlıktır. Bizim için herhangi bir çalı olan bir zeytin fidesi, dilinden anlayan için özünde kocaman bir destan barındırır. Okumuşlar, yurdu pek tanımazlar. Yeterince hayatın merkezinde yer almazlar. Hele biraz da kaç göç hayatı yaşamışlarsa, bir yerde uzun süre kalmamışlarsa insanımızın içine nüfuz etmeleri çok zordur. Sadece okumakla bir toplumun ruhuna nüfuz edilemez. Yaşamak da gerekir. İyi sanatçı olayların içinde insanı çok güzel yakalar ve bize gösterir. O olaylar yoksul bir ortamda da geçse, kanlı kavgalar içinde de geçse insan yüreğinin tıpırtısı hissedilir. İnsan öfkesiyle de, sevgisi ve kini ile de o ürünlerdedir. İnsanı kirlerinden arıtan eserler dini vaazlar veya yüksek perdeden atılan nutuklar değil bu tür eserlerdir. Bu tür eserler insanın içini sevgiyle, sevinçle ve umutla doldurur. İnsan öyküleri derken kast ettiğimiz bir başka şey de ülkemizde yaşanan olaylardan hepimiz nasibimizi alıyoruz. PKK terörü sadece doğudaki insanımızı değil, dalga dalga her vatandaşımızı etkiliyor. Bu tür olayların Anamur insanının ruhundaki izdüşümlerini de sorgulamak gerekir. 12 Eylül öncesinde yaşadığımız kargaşa ortamından hiç mi zarar görenimiz yok? Bunca ekonomik kriz atlattık hiç mi sıfırı tüketenimiz yok? Bu ekonomi ortamında keçesini sudan çıkaran hiç mi kimse yok. Kent tarihlerinde öyle insanlar vardır ki dişiyle tırnağıyla kazıyarak kendine ve çevresine bir şeyler kazanmış, kazandırmıştır. Öyle insanlar da vardır ki varlığını, sağlığını yiyip bitirmiştir. Hepsi de bizim insanımızdır. Bu insanların öyküsünü yazmak ve gelecek kuşaklara aktarmak gerekir. Eskiden kahramanların öyküsü yazılırdı. Hâlbuki herkes kendi çapında bir kahramandır. Köyden kente inip başını sokacak bir ev alabilen, çocuklarını okutup doğanın sert koşullarından kurtarabilen her ana baba bir kahramandır. Bizde o kadar çok insan hikâyesi var ki… Ama günümüz insanı cambaz izler gibi Ankara’ya gözlerini dikmiş, yanı başındaki olaylardan ve insanlardan bihaber. Yahut da teknoloji gözümüzü kamaştırmış, dünyanın öteki ucundaki insanların derdiyle kahroluyoruz da yanı başımızdakilerin nefeslerine kulak tıkıyoruz. SONSÖZ: İNSAN, BALLAR BALIDIR. HELE BİR TADIN! Bu haber 2290 defa okunmuştur.
|
Sponsor AlanıSANATIN İÇİNDEN ;Sponsor Alanı |
|||||||||||||||
0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir.
Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder. |