| |||||||||||||||||
| |||||||||||||||||
Sponsor AlanıAnamur SEDİRAnamur SEDİR 1993-1994-Aralık 1993 1. Sayı-Ocak 1994 2. Sayı -Şubat 1994 3. Sayı -Mart 1994 4. Sayı -Mayıs 1994 5. Sayı SaatHİKÂYELERİmran AKSOY HikâyeleriAna MenüSponsor AlanıZiyaretçi Bilgileri
HAVA DURUMU |
ANAMUR GÜZELLEMESİ - 128 ?ubat 2012, 20:12 DENİZCE Biri “Çocukluk insanın Cennetidir” der. Doğrudur. 38 yıldır Anamur’a ancak yılın belli zamanlarında uğrarım. Daha çok yaz tatillerinde. Ama benim için Anamurluların konuşmaları bir ezgi gibidir. Kızılcalısını, Derelisini, Tahtacısını, Gürleviklisini, Tekelisini, Çarıklarlısını, Bahşişlisini… Her birini yurdumun en güzel türkülerini dinler gibi içim kabararak dinlerim. Anamur adını “Anamız” diye söylemek gelir içimden. Çünkü cennette yaşadığımız o çocukluk ve ilk gençlik zamanlarımızda bizi doyuran ve bağrına basan toprak, odur. Nasıl anamız sadece bizi doyuran süt değilse “Anamız” da sadece bizi doyuran toprak değildir. Sestir: Suların, kuşların, denizin, rüzgârın ve insanların konuşmasında çağlayan anadilimizin sesleri. Kokudur: Sahilde denizin, dağlarda binbir çeşit ağacın yaprağın, taşın toprağın kokusu. Renktir: Dağlarda yeşildir, denizde ve gökte mavi. Gün doğumu ve gün batımlarında kırmızıdan turuncuya binlerce rengin çığlığı. Derelerin zakkumunda muhteşem pembe, hayıtların çiçeğinde dehşetli mordur Ömrümün ilk çağlarının geçtiği evimiz, Bozyazı’da Kırarası’ndadır. Öyle bir yerdedir ki, doğuda yalçın kayalar üstünde Softa kalesi yükselir. Az yukarıda Çöpü dağı, Kuzeyinde Torosların irili ufaklı tepeleri vardır. Anamur’la aramızda Azı tepesi denilen tepe vardır. Güneyde Paşa beleni ve Güneydoğuda Püren beleni. Biz denizi Paşa beleni ile Püren beleni arasından Bağyalısı denen yerden görürüz. Her ne kadar kendimiz deniz insanı olmasak da denizin öfkesine de sükûnetine de yaz akşamları ay ışığında parlayan yakamozlarına da aşinalığımız vardır. Yaz sabahlarında ta ötelerden Yavru vatan Kıbrıs’ın bize el salladığı çok olmuştur. Bunları niçin anlatıyorum? Ben denizin, ormanın ve gökyüzünün çocuğuyum. Anamur’un doğasına büyük bir tutku ile bağlıyım. Zincallar, azganlar, çıtırganlar, sakızlaklar, pürenler dostumdur. Ben bu yurdun, ama illa da Anamur’un taşına toprağına sevdalıyım. Avcı değilim. Onun için dere tepe gezemedim. Dağını taşını adım adım dolaşamadım. Ama bir yanı Lale-Karaağa öte yanı Aydıncık-Gülnar olan bu kentin belli bir yöresini (Bozyazı, Abanoz, Gözce) iyi bilirim. Bildiğim yerler aklıma geldikçe göğüs geçiriyor ve “Ne mutlu bana ki ülkemin en güzel yerinde doğmuşum” diyorum. Ben türkü söyleye söyleye Bozyazı’dan Sıtmalı’ya oradan Abanoz’a, Akpınar’a çok gidip geldim. Kaş’tan, Sülümenç’ten Anamur ovasına çok baktım. Göğe başını dayayıp nennilenen iledinlerin (köknarların), katranların(sedirlerin) gölgesinde çok yattım. Çamların türküsünü çok dinledim. Ala baharda arılarla kucaklaşan tesbih çalılarının, üçgüllerin, yoncaların karşısında çok kendimden geçtim. Bazıları, “Vatan insanın doğduğu yer değil, doyduğu yerdir” derler. Ne büyük gaflet! Ne büyük yanlış! Eğer öyle olsaydı, benim içimde gün geçtikçe büyüyen böyle bir acı yumağı olur muydu? Eğer öyle olsaydı bir klarnet sesi beni yıllar ötesine götürü müydü? Türküler “sıla” der de başka bir şey demez. Onlar ki bu yurdun öz sesidir. Onlar ki yaralarımızın merhemi, aca ekmek, susuza su, evsizlere barınaktır, yalan mı söyleyecekler? Anamur da bizim sılamızdır. Anamur sadece bizim değil, Türkiye’nin cennetidir: Yitmesin! Bu haber 2495 defa okunmuştur.
|
Sponsor AlanıSANATIN İÇİNDEN ;Sponsor Alanı |
|||||||||||||||
0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir.
Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder. |