anamursedir-anamur dergi
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

Sponsor Alanı

Anamur SEDİR

Anamur SEDİR 1993-1994

   -Aralık   1993  1. Sayı
   -Ocak    1994  2. Sayı
   -Şubat   1994  3. Sayı
   -Mart     1994  4. Sayı
   -Mayıs   1994  5. Sayı

MAKİ DERGİSİ

MAKİ DERGİSİ-105

Saat

Ana Menü

Sponsor Alanı

 

Ziyaretçi Bilgileri

»Aktif 2  
»Bugün 1524  
»Toplam 14612107  
Sayın Ziyaretçimiz
»IP'niz | 3.148.194.168
» Bu sitemizi ziyaretiniz

HAVA DURUMU

ANAMUR

2030 YILINDA BENİM OKULUM

Fikret SÜREN

05 May?s 2025, 23:29

Fikret SÜREN

2030 YILINDA BENİM OKULUM

 

O zamanki durumu hem özlüyorum, hem de üzülüyorum. Üzülüyorum, çünkü ben o zaman yetmiş beş yaşını doldurmuş, bugünkü bedenimden birçoğunu yitirmiş olacağım. Belki asa ile ayakta durabilecek, gözlükle ancak; görebileceğim.

Özlüyorum, çünkü güneş yine aynı yerden doğmuş ama daha berrak, daha aydınlık. Aman güneşim ne kadar parlarsan parla iklim değişti diye bizi yakma, alayımızı kucakla; kucaklamazsan sen bilirsin. “Tencerenin gücüne dayanamazsın” seni de götürür. İyi doğ güneş iyi. Yakmada üşütme de, başka gidecek yerimiz yok.

Türk vatansız olmaz

Türk bayraksız olmaz

Türk ezansız olmaz…

Güneşin gücüne dağ dayanmaz ama biz Orta Asya’dan bu yana senin ışığında yandıksa; yine dayanırız, yandık, kavrulduk ama yıkılmadık ayaktayız…

Allahım! Ne konuşuyorduk, aya, güneşe atladık. Aya acaba yol mu yapsak? Olmaz, olmaz… Başka yapılacak iş var.

Neee… Sırrı Süreyya mı öldü? Deme ya üzüldüm. Ayrı görüşten de olsak içim yandı… Çok esprili, zeki adamdı. Ama sağ iken değerini bilmiyoruz. İlk yazımda “BADEM GÖZLÜ” diye bir yazım da söz etmiştim. Şimdi neredeyse benim de ölesim geliyor. Muhsin Yazıcıoğlu’nu da böyle şanlı bir şekilde toprağa vermiştik. Sağlığında 2 milyon oy verilmedi. Ölünce “BADEM GÖZLÜ” oluyoruz. Keşke sağlığında da öyle sevseydik. Üzüldüm. Allah rahmet eylesin.

Cenaze de herkes kendi ölüsüne ağlarmış ya…. Ben de kendi Yiğitlerime ağlarım.

Ben cuma namazından çıkan Sinan ATEŞ kardeşim’e Ozan ARİF ağabeyime, hatta ÖNKUZU, ÖZMEN, PEHLİVANOĞLU’na ağlarım.

Ülkemiz harika; bir kum tanesi bile kaptırmamışız. Dünya Türklüğü de yanımızda.

Torunlarım çok iyi koşullarda yetişiyorlar. Çocuklarım evlenmişler. Evlenirken, benimde görüşümü almışlar. Bizden ayrı yaşıyorlar ama bizi de yalnız bırakmıyorlar. Torunlarımı çok seviyorum. Aman ne kadar değişirsek değişelim, bu sıcak milli hasletlerimizden ayrılmayalım. Sevmek, sevilmek sıcak aile yuvası hep olsun. Genel Sağlık sigortası var, ayda bir defa sağlık kontrolünden geçiriliyorum. Aile Doktorumuz çok iyi bir insan. Bir sağlık problemim olmasa da hal hatır sormak için hep bize uğruyor. Devlet... O'da ne? Her şeyden elini eteğini çekmiş öyle bir sistem kurulmuş ki her şey kendiliğinden yürüyor.

Torunumun okulunda kokteyl vardı. Beni de çağırmışlar gittim. Beni kapıda yöneticiler karşıladılar. Ne kadar güleryüzlüler. Öğretmenler pırıl pırıl, bilgili becerililer.

Öğretmen ve yöneticiler birkaç dil biliyorlar ve torunumda iki dil öğreniyor.

Öğrencilerde mahkûmlar gibi tek tip elbise yok. Kelebekler gibi renk renk giysiler içerisindeler.

Yöneticileri ve öğretmenleri de öyleler. Öğretmenler, eşlerine yılbaşında birer araba hediye etmek istediklerini ima ettiler.

Yerel yöneticiler kokteylde yöneticiye açık çek verdiler.

Olduğu yerden hemen bu ödemeyi sağladılar.

Beden Eğitimi öğretmenleri de yüzme havuzunun biraz su kaçırdığını söyledi. Onun için de "Sağlıklı Yaşam Derneği Başkanı" yapması için izin istedi. Yönetici memnuniyetle kabul etti.

Elimde meyve suyunu yudumlayarak dolaşırken müdür masasına gözüm ilişti. Allah'ım inanamıyorum. Masa üzerinde bizim Prof. Dr. Aytaç AÇIKALIN Üstadımızın çıkardığı ÇAĞDAŞ EĞİTİM Dergisi. Hem de başköşede duruyor. Bu dergi Aytaç Açıkalın Hocamızın koordinesiyle yaygınlaşan dergi değil mi? Hani kitap satarak finanse ettiğimiz dergi. İçim burkuldu. Biran sanki “Yıldız Anfi” de ders görüyormuşuz gibi beni bir ter bastı. Aman Allah'ım. Bugüne kadar gelmiş. Hem de çağdaş yöneticinin odasında, başköşede... Mesleki bir dergi... Aytaç Hocam nerede? Çoktandır haber alamadım.

Yoksa... Yoksası da ne, öldü mü diyorsun yani? Yok, yok canım. Öyle insanlar ölmez. Ebedi yaşarlar. İhtiyarladım mı ne?

Arayıp soracağıma abuk-sabuk düşünüyorum.

Görüntülü cep telefonumdan arıyorum. Bir cici küçük kız çıkıyor telefona. Aytaç beyin torunu olmalı. Belki de torununun torunu?

-Alo kızım... Ben emekli Müfettiş Fikret SÜREN. Aytaç beyle görüşmek istiyorum.

-Memnuniyetle efendim. Bir saniye dedeme bağlayayım sizi. Dede, Fikret SÜREN adında bir emekli müfettiş amca sizinle görüşmek istiyor, görüşür müsünüz lütfen.

-Teşekkür ederim kızım. Aytaç beye bağlanıyorum.

Telefonda aynı dinamizmi, aynı güler yüzlülüğü ve keskin hafızasıyla, görür görmez beni tanıyor. Biraz saçları beyazlamış, beli bükülmüş mü seçemiyorum, neyse olacak o

kadar.

-Merhaba Sayın SÜREN… Beni nasıl buldunuz? (Yine espirili) Hamza Tozkoparan, Çınar Arıkan’dan haber alıyor musun?

-Hocam, Hamza rahmetli Tokat Valisi Recep Yazıcıoğlu kaza ile öldükten sonra; O da çok üzüldü. Beraber okul yapacaklardı bu işi bıraktı haber alamıyorum.

Çınar ARIKAN ‘a gelince: O sizin yolunuzda, kitap yazıp bastırıyor, dergiler yayınlıyor. Veli BİLİCİ ve Osman ERENALP de yanında. Hele eşi Fatma Hanım, “kıratın yanında duran ya huyundan ya suyundan” derler ya O da aldı yürüdü. Bir gün beni de aradı “Benim dergi de yaz” diye. Allah dünyalar benim oldu. Gelelim Aytaç AÇIKALIN hocama kim derki; “O asırlık KOCA ÇINAR; yerinde durur? Anadolu‘yu karış karış gezmiş, her gittiği yerden de toprak almış. Kurban olurum toprağına taşına, Allah bana seni toprağa vermeyi göstermesin… Uzun sürmüş olacak ki torunu geliyor, dizlerine oturuyor. Bu güzel günlerin hiç bitmemesi dileğiyle ayrılıyoruz.

 

  Fikret SÜREN

       Eğitimci Yazar

 

Yazıyla ilgili bir not:

Osman Erenalp’e yazıyı gönderdim. “Herkes cenaze de kendi ölüsüne ağlar;” o sözün Azerbaycan da Vahap Zade’ye ait orijinalini Osman Erenalp farkı ile yazmış aşağıda:

“Teşekkür ederim Fikret kardeşim. Hayırlı pazarlar diliyorum. Ne güzel dile getirmişsin. “Herkes cenazesinde kendi ölüsüne aģlar.” Şöyle dillendirmiş onu Bahtiyar Vahapzade:

“İçimi göstermedim cahil tutan güzgüye.

Üzde gülüp yürekte müşkülüme ağladım.

Milletimin derdini unvanlayıp özge'ye.

Başkasının rüyasında öz ölüme ağladım.”

Haberlere bakıyorum şimdi…

Sırrı Süreyya'ya dilenen o rahmetler kardeşlik ifadeleri ne yazık ki Ozan Arif’e, Sinan Ateş'e Sadi Somuncuoğlu’na dilenmedi Yanıyor ona yanıyorum, ütüldüğümüze yanıyorum. Selam sevgi ve muhabbetle.

Aytaç Hoca'yı severim beni de andığın için özellikle teşekkür ederim.”

 

Osman ERENALP

Bu haber 225 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
    2030 YILINDA BENİM OKULUM05 May?s 2025

Sponsor Alanı

Sponsor Alanı

 

ANKET

ANAMUR OKULLARINDA SERBEST KIYAFET UYGULANSIN MI?




Tüm Anketler

0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder.
RSS Kaynağı | Anasayfa | İletişim

(c)2012 Anamur Sedir