| |||||||||||||||||
| |||||||||||||||||
Sponsor AlanıAnamur SEDİRAnamur SEDİR 1993-1994-Aralık 1993 1. Sayı-Ocak 1994 2. Sayı -Şubat 1994 3. Sayı -Mart 1994 4. Sayı -Mayıs 1994 5. Sayı SaatHİKÂYELERİmran AKSOY HikâyeleriAna MenüSponsor AlanıZiyaretçi Bilgileri
HAVA DURUMU |
GEZİ PARKI'NIN GAZİSİ27 Haziran 2013, 20:47 GEZİ PARKI’NIN GAZİSİ Gezi Parkı olaylarının üzerinden neredeyse bir ay geçti. Olaylar durulmadığı gibi durulacağa da benzemiyor. Çünkü hükümetimiz bu olayları, “kendini alaşağı etmek için iç ve dış düşmanlar tarafından kurulmuş bir komplo” olarak algılamaya devam ediyor. Her ne kadar “Mesaj alındı” diye söylense de hatların kopuk olduğu apaçık. Çünkü iş, en başından itibaren yanlışlıklar komedisi oldu.Baştan “Gezi parkındaki ağaçlar kesilmesin” diye tavır koyanların çadırları yakıldı ve polis orantısız güç kullandı. Göstericiler kararlı olmasına rağmen ülkemizin başbakanı “ağaçlar kesilecek, kışla yapılacak, cami de yapılacak” diyerek yangına körükle gitti. “Taksim’e cami” konusu Merhum Erbakan Hoca zamanından bu yana dillendiriliyor ve ateşli tartışmalara neden oluyordu. Başbakanımız bu krizi büyütmeden engelleyebilirdi. “Konu kurullarda bir kez daha görüşülsün” diyerek gösteri yapanların gazını alacak yerde “çapulcular, teröristler” diyerek iplerin daha da gerilmesine sebep oldu. Mesele devletle vatandaşın bilek güreşine dönüştü. Hükümet, Gezi Parkı olaylarına baştan yanlış teşhis koydu. Bizzat Başbakanımız bu olayların iç ve dış düşmanlarımız, ülkenin iyiliğini ve istikrarını istemeyen lobiler tarafından kotarıldığını söyledi. Halkın kendiliğinden harekete geçebileceğine ihtimal verilmedi. “Azınlığın” “kahir çoğunluğa” karşı diklenemeyeceği düşünüldü. Olayların içinde muhakkak bir komplo arandı. Orada dile getirilen “Beni ötekileştirme! Özgürlük alanıma tecavüz etme! İtip kakma! Küçümseme!” taleplerinin bir toplumu ayaklandıracak kadar önemli talepler olmadığı sanıldı. Sosyal medya küçümsendi. Orada toplananlar baldırı çıplak tayfasından sayıldı. Cumhurbaşkanının ve hükümetin bazı üyelerinin “Mesajı aldık” diyerek ortamı yumuşatma çabaları bizzat Başbakan tarafından sıfırlandı. Ve bingo!Hükümet krizi idare edememiştir. Bunun faturası kriz çıkaran vatandaşa ya da ona arka çıkan muhalif gruplara ya da partilere değil, hükümete çıkarılır. Çünkü hükümet etmek, “atları kamçılamadan sürüp arabayı hedefe ulaştırmak” demektir.Hükümetin dış dünyadaki karizması büyük yara almıştır. Ülke içinde de artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. On yıldır kuzu gibi olan halk, artık kuzu olmadığını duyumsatmak ihtiyacını hissetmiştir. Başbakanımız “Erdoğan değişmez” diyerek geri adım atmayacağını kesin bir dille ifade etmiş, ayrıca polisleri “Destan yazdınız” diye gazlayarak üstüne tüy dikmiştir. Hiçbir ülkede bir devlet kendi halkına karşı destan yazmamıştır hâlbuki.Olayların biraz tavsar gibi olması, tehlikenin savuşturulduğu anlamına gelmez. Artçı sarsıntılar her an gelebilir. Çünkü –tarih okuyanlar bilirler- halklar padişahlara karşı bile ayaklanmış ve –kuyulara doldurulmalarına rağmen- isyanlarla baş etmek mümkün olmamıştır. “Kılıçla her şeyi yapabilirsiniz, ama üzerinde oturamazsınız” diyen kişi herhalde hepimizden daha çok tarih bilgisine sahipti.SOMSÖZ: SIRÇAYLA TAŞ ÇARPIŞIRSA, OLAN SIRÇAYA OLUR. Hüseyin DENİZ Bu haber 2017 defa okunmuştur.
|
Sponsor AlanıSANATIN İÇİNDEN ;Sponsor Alanı |
|||||||||||||||
0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir.
Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder. |