| |||||||||||||||||
| |||||||||||||||||
Sponsor AlanıAnamur SEDİRAnamur SEDİR 1993-1994-Aralık 1993 1. Sayı-Ocak 1994 2. Sayı -Şubat 1994 3. Sayı -Mart 1994 4. Sayı -Mayıs 1994 5. Sayı SaatHİKÂYELERİmran AKSOY HikâyeleriAna MenüSponsor AlanıZiyaretçi Bilgileri
HAVA DURUMU |
"SARI YAYLAM" TÜRKÜSÜNÜN PEŞİİNDE - 4 (SON)12 Eyl?l 2018, 23:59 “SARI YAYLAM” TÜRKÜSÜNÜN PEŞİNDE-4 “Göksu ırmağı da coşar taşar bulanır” Yazımızın başında da söylediğimiz gibi bu dizeler Türküyü bir mekana (Taşeli platosuna) bağlamaktadır. Bizde ırmaklar pek anlatılmamıştır. Deniz anlatılır da ırmaklar, çaylar, dereler pek anlatılmaz. Yaşar Kemal Usta bile Toros dağlarındaki bataklıkları, pınarları, çağşakları anlatır da dereler, çaylar, ırmaklar dendi mi görmezden gelir. Kızılırmak’ı Aşık Veysel anlatır, birkaç türkümüzde de Fırat vardır. Ama hep acılı ve taşkın haliyle…. Bizde bir su kültürünün oluşması daha 20. Yüzyılın ikinci yarısından itibarendir. Ondan önce akarsu denince hep acı ve sel gelir akla. Hâlâ da su üzerine söylenmiş güzel şarkılarımız yoktur. Başkalarına hayat veren su, bizi öldürür. Göksu ırmağı ta Alanya’nın yaylasından doğar, derin avlaklardan (kanyon) geçerek Ermenek’i bulur. Oradan da gene derin kanyonlardan geçerek Silifke’de denize dökülür. 260 Kilometreyi bulan bu yolculuğunda Toros dağları ile İç Anadolu arasında geniş bir vadinin sularını alır. Yakın zamanlara kadar Silifke’yi tehdit eden sel felaketleri de yaşanmıştır. 2000’li yıllarda üzerine kurulan Gezende ve Görmeli barajları ile artık bu tehlike ortadan kalkmıştır. Ama o hâlâ eski huyundan vazgeçmiş değildir. Zaman zaman “coşar taşar bulanır.” Irmak işte. “Nice güzeller de Taşpınar’dan sulanır” Buradaki “nice güzeller” sözü gene Anadolu insanının az konuşup öz konuşmasına, az sözcükle çok şey anlatma alışkanlığına güzel bir örnektir. Bizde güzel kadını anlatan kavramlar sayılıdır. Bizde derken halk türkülerini ve onların temsil ettiği halk kültürünü kast ediyorum. Özelde ise Yörük kültürünü… Ama pınar başına gelip su dolduran, yaşıtlarıyla iki beşlik bozan, köyün tek çeşmesinde aşık olup, sevdiğine sevgisini çıtlatan “güzel” çoktur. Burada da bu motif karşımıza çıkıyor. Köylerdeki ve yaylalardaki çeşme başı ile ilgili söylenecekler böyle iki cümlelik şeyler değildir elbette. Bilenler bilir. Buradaki “Taşpınar” sözcüğü ile ilgili de konuşmazsak bu çözümleme sakat kalır. Dilimiz eklemeli bir dildir. Ancak eklerle yapılan sözcükler yetmemiş olmalı ki bileşik sözcükler denen bir kavram oluşturma yöntemi daha vardır. Ve Türk insanı bu yöntemi kullanarak çok güzel yer adları yapmaktadır. Elbette başka sözcükler de yapılmaktadır, ama ille de yer adları. Yörük kısmının günlük hayatta kullandığı sözcüklerin yüzde doksandan fazlası özbeöz Türkçedir. Yer adlarını oluştururken de bu söz dağarcığını kullanmaktadır. Gezip gördüğüm yerlerde hangi yerin adını sordumsa karşıma o yerin özelliğini anlatan iki sözden oluşmuş bir ad çıkıverdi. Buna yöremizden örnek vermek gerekirse Antalya-Kumluca yolu üzerinde Ulupınar, Yarıkpınar, Yanartaşgibi yerler, Gökbük, Karabük gibi mahalleler var ki eski deyişle “ismiyle müsemma” yerlerdir. Ulupınar, yöredeki en gür kaynaktır. Yarıkpınar, bir kayanın yarığından çıkan gür bir sudur. Yanartaş, taş yarıklarından yeryüzüne çıkan gazların alev alev yandığı bir yöredir. Daha birçok örnek verilebilir. (Mahallelerin, köylerin ve ilçelerin adını aklına estiği gibi değiştiren İçişleri Bakanlığımıza da selam olsun.) “Alırım ahtımı da koymam yar sende.” Bu dize için önceki söylediklerimiz aynıyla geçerlidir. Bu tür tekrarları (nakarat) bir binanın odalarını birbirine bağlayan koridorlar olarak düşünüyorum. Aksi durumda ezgi, boşlukları ne kadar kapatırsa kapatsın sözlerin biri Hanya biri Konya olacaktır. Türkülerle ilgili söylenecek çok söz var. Çünkü her türkü arkasında yedi iklime hükümetmiş olan bu büyük milletin ruhundan yakamozlar taşır. Ve bu sözlerin hiçbiri söylenmedi. Bizim Türkü başına yazdığımız 2 bin sözcüklük yazılar bunların başlangıcıdır. Cumhuriyet döneminde şairimiz Faruk Nafiz “Başka sanat bilmeyiz karşımızda dururken/ İşlenmemiş bir destan gibi Anadolu’muz” demişse de Anadolu, ruhuna öyle kolayca sızılacak (nüfuz edilecek) bir yer değil. Deyim yerindeyse her yerin insanına, coğrafyasına ve kültürüne bizzat o yörede yaşayan kişiler tarafından eğilinmesi, ışık tutulması gerekiyor. Yoksa talihsiz ülkemde dün Fransız kültürü baş tacıydı, bugün Amerikan veya İngiliz kültürü baş tacı. Yarın Çin kültürünün baş tacı olmayacağını kim garanti edebilir? Arap ve Fars kültürü için yüzyıllar boyunca verdiğimiz emekler zaten hesapta yok. SOMSÖZ: HER SÖZÜN ARDINDA DÜŞ DOLU BİR DÜNYA VARDIR.
Hüseyin DENİZ Bu haber 2268 defa okunmuştur.
|
Sponsor AlanıSANATIN İÇİNDEN ;Sponsor Alanı |
|||||||||||||||
0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir.
Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder. |