| |||||||||||||||||
| |||||||||||||||||
Sponsor AlanıAnamur SEDİRAnamur SEDİR 1993-1994-Aralık 1993 1. Sayı-Ocak 1994 2. Sayı -Şubat 1994 3. Sayı -Mart 1994 4. Sayı -Mayıs 1994 5. Sayı SaatHİKÂYELERİmran AKSOY HikâyeleriAna MenüSponsor AlanıZiyaretçi Bilgileri
HAVA DURUMU |
TABİATLA BAŞBAŞA YAŞANMIŞ ÇOCUKLUKLAR17 Aral?k 2016, 12:34 TABİATLA BAŞBAŞA YAŞANMIŞ ÇOCUKLUKLAR Her insanın yetiştiği bir ortam vardır. Hayatlarında iz bırakan anıları, unutamayacakları yaşanmışlıkları, arkadaşlıkları, geri dönülmesi zor pişmanlıkları, sevinçleri, geçmişte kalan tatlar ve daha niceleri. Geri dönüp bir daha o anları yaşamanın mümkün olmadığı zamanlar. Çünkü her geçen gün o güne bir elvedadır. İyisiyle kötüsüyle arkada kalmıştır. Uğurlanan her gün ve zaman insanlarda izler bırakır. İşte size şiir değil manzum bir yazı ile 1950 -1960 yılları arasında her şeyin doğal yaşandığı bir ortamda geçen, Toros yaylalarının serin sularını içmiş, oksijenini ciğerlerinde solumuş çocukların yaşadıklarını yazacağım. Bu zaman dilimini yaşamışların duygularına tercümanlık yapmaya, anılarını tazelemeye çalışacağım. Heidi Tadında Geçen Bir Çocukluk Koşmaları kırlar da, oyunları açık alanlarda, Sayısız kır çiçekleri, uçuşan arılar, kelebekler. Birbirine karışan oğlak, kuzu sesleri, Taze süt kokuları, kaymaklı kahvaltılar, İçilen pınar suyu, içecek adaçayı. Çeşit çeşit orman ağaçları; katran, ladin daha niceleri. Şimşir bir başkası, kaşık yapılır ondan. Çağşır diye bir bitki, yeri yüksek dağ tepeleridir. Tanışmak nasip değildir herkese. Gevenler, deve dikenleri, ısırganlar, ballıbabalar, Baharda çiğdemler, burçalaklar, Anneler çiğdemleri çocuklarına sütte pişirir, Tabiatın verilerinden çirişi ( yabani pırasa), Tatmak ancak yetiştiği yerde yaşayanlara kısmettir. Kuzugöbeği, mantarlar: Allah’ın vergisidir dağlara. Yalamuğun tadı ayrıdır, Katran ve ladinin suyunu, yiyenler tadını unutamaz. Karamuklar, kızılcıklar, kürtler Ya buğday başaklarının ve taze odun ateşte közlenmesi. Ayaklara batan dikenler, ayağı taşa vurmala. Yoktu beş altı çift ayakkabılar, yürünürdü zaman zaman yalın ayak. Atardı taşlar ayaklara dayak, bazen kör oludu tırnak. Acı çektiren yaralar, Karnın ağrısa nane, kekikti ilacın. Arkadaşlarla inek, oğlak gütmek, Sorumluluk kazandırırdı iyi sahip olmak onlara. Azık karıştırmak kırlarda zevklerin en güzeli. Olunca akşam görev güzelse, Aferin alınır anadan babadan. Doyarlar çocukluklarına, özgürdürler esen yeller gibi, Oksijen dolu beyinler, dingin zihinler. Hainlikten, düzenbazlıktan uzak, Yaşanan saf, temiz bir hayat. Taçlar papatyadan, kolyeler delik paradan. Ne güzel yaratmış yaradan. Çerçiler gelir dev çantalarını açarlar. Alınır basmalar, küpeler, iğne, iplik, Mavi boncuktan kolyeler, bileklikler. Bilmem kaç kişi kaldı bu günleri yaşayan, bilen. Doktoru, eczacısı yok, olçumlar Merhemleri: katran, püse, gazyağı, tehnel yağı, bazen bulunur ispirto. İçirdikleri şifalı bitkiler çayı. Oyunları KÖREBE, KALE DİMESİ, ÇÖP GÖMMESİ, Yel yelemez oynanır, malzeme vermeyenler, Ocaklarına tuz atılarak cezalandırılır. Pilav yemesi, çöp gömmesi, ip atlama yarışları. Hünerliler iki iple de atlarlardı. Çizgi oynanır: ev alınırdı, kimin evi çoksa kazanırdı oyunu. Nemli toprak varsa çivi çakmaca oynanırdı. Taş atma yarışı, sapan yarışı, Taşı en uzağa atan kazanır. Cıngırtlak keyfi (tahtaravalli) ayrı zevktir. Sürdün mü göbeğine katranı, gıcırtısı inletir yöreyi. Sallanmak salıncakta zevklerin en güzeli. Doğal hamaklar kurulup sıraya girilir. Ya çellik oyunu; çubuğu iyi çelen kazanır. Mendil koymaca, mendil kapmaca. Bezirgân başı oyunu. Karpuz seçme oyunu; sırayla oturur çocuklar karpuz olurlar, Alıcı gelir karpuzların başına tık tık vurarak en iyi karpuzu seçer. Geçmişi hatırlamak, hayalde yaşamak insani bir duygudur. Geride bıraktığımız her günümüz hayatımızın bir parçasıdır. Teknolojinin olmadığı o günler de doğallığı ile güzeldi. Apartman katlarına hapsettiğimiz çocuklarımız arkadaş olmayı, oyun oynamayı ne yazık ki bilmiyorlar. Bu da onların özveri duygularının gelişmemesine ve fevri hareketler yapmalarına neden oluyor. Artı sürekli uyarılan, baskı altına alınan ve böylece aile içinde ve toplumda kendine güveni olmayan, sürekli akıl alacak yer arayan bir nesil oluşuyor. İş yapma, günün kazancını fark etmek, uğurladığımız her günü verimli geçirme zevkini tatmalıyız. Bu gün kendim için, ailemiz için, insanlık için ne yaptım sorusu ile kendimizi yargılayabilirsek işte o zaman insanızdır. Teknolojinin yararlı yönlerini algılayan bir neslin yetişip memleketimize, milletimize yararlı olması dilek ve dualarımla. Fatma ÖZDENİZ Kasım-2016 Bu haber 1514 defa okunmuştur.
|
Sponsor AlanıSANATIN İÇİNDEN ;Sponsor Alanı |
|||||||||||||||
0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir.
Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder. |