| |||||||||||||||||
| |||||||||||||||||
Sponsor AlanıAnamur SEDİRAnamur SEDİR 1993-1994-Aralık 1993 1. Sayı-Ocak 1994 2. Sayı -Şubat 1994 3. Sayı -Mart 1994 4. Sayı -Mayıs 1994 5. Sayı SaatHİKÂYELERİmran AKSOY HikâyeleriAna MenüSponsor AlanıZiyaretçi Bilgileri
HAVA DURUMU |
KAVGA26 Mart 2016, 22:25 KAVGA Bu yazımda KAVGAYI yazmak istedim. Çünkü yaşamımız kavgalarla dolu. İfadesi bile beni irrite ediyor. Kavgayı seven olabilir mi? Veya kavgadan kazanan, mutlu olan hiç görüldü mü? ‘ KAVGANIN KAZANANI OLMAZ. İnsanlar arasındaki nizanın ne hayatımıza ne işimize ne düzgün bir psikolojiye sahip olarak güzel günler geçirmemize faydası vardır. Kavga: İki taraf arasında yapılan gürültülü çekişme. Savaş, dövüş, münazaa. Hayatımızı düşünür, gözümüzde canlandırırsak doğumdan ölüme kadar mücadelemiz( kavgamız ) hep vardır. Her kavga illa da zarar veren cinsten değildir. Çocuk doğar kendini yaşam mücadelesinin içinde bulur. Oturacak, diş çıkaracak, emekleyecek, yürüyebilmek için önce bir yere tutunarak sıralayacak, ayakta durma ve yürüme. Derken gelir okul çağı. Evden, anneden ilk ayrılış bir kâbustur. Yeni kişi ve kişiliklerle ilk karşılaşma. Bazı çocuklar annelerine okul mesaisi yaptırırlar. Bunun süresi her çocuğa göre değişir. Kimilerine ise bu başlangıç bir zevktir. Hemen işin üstesinden gelmişlerdir. Mücadelede ilk günden galiptirler, kazanımları onlara rahatlık ve huzur verir. Yol ilerledikçe yeni mücadelelere yelken açmak vardır. Sınavlara gelmiştir sıra. Dershane, özel hoca, bir karmaşa, mücadele alır başını gider. Yolun sonunda kazanmakla kaybetmek yan yanadır. Hep kazanmayı yeğleriz ama her zaman olmaz. Bir kazanıp bir kaybederiz ama azmedersek; yolun sonu başarıdır. İşte bu ‘hayat kavgasıdır, başaran kazanır başaramayan geride kalır. Geride kaldım başaramadım diye başaranlara karşı haris davranıp içten içe kendini yiyenler hep kaybedenlerdir. Onların başarılarını takdirle karşılayıp kutlamak bir erdemdir. Yeteneklerin farklı olduğunu bilmek, kabul etmek iç huzuru ile yaşamaktır. Sağlıksız düşünce ve varsayımlar yanlışlıklara nedendir. O’na torpil yapıldı, Hakkım yendi gibi akla sığmayan yorumlar akıl sahibi insanların yapacağı yorumlar değildir. Kazananın kazancı kazanmayanı yormasın. Fakat maalesef düşündüğümüz kadar olumlu değil toplumu oluşturan insanlarımız. Komşular çocuklarının durumlarını hemen dışa vurmasalar bile çekiştirirler. Ana, baba: -Senin Hasan’dan ne eksiğin var? -Hangi ihtiyacın karşılanmıyor? Farkında değiller kavga ettiklerinin. Hatta zararda olduklarının. Buna ‘kaş yapayım derken göz çıkarmak, derler. Tüm çabalara rağmen negatif düşüncelerle yüklü ise kişi iyiye giden işlerin kötüye gitmesine neden olur. Ne kadar çevreye iyi niyet o kadar iyilik bulma. ‘Er kişi kalbinin ekmeğini yer,’ denir toplumda. Kavgalarımız çeşitlidir: Koltuk kavgası: kişilerin bir makama gelebilmek için verdikleri mücadele, gayret. Mücadelenin adil, iftirayı içermeyen şekilde olması en tasvip edilenidir. Post kavgası: siyasetçilerin, mirasçıların, iş adamlarının çekişmesi. Bu münazaanın iyi veya kötü neticelendikten sonra şu söz söylenir: yorgan gitti kavga bitti. Ağız kavgası: sözlü atışma. Fiziki temas olmadan yapılan niza. Terbiyemizi çöpe atarak hatta sonra pişman olacağımız kelimeleri düşünce süzgecinden geçirmeden sarf etmek. Belki sonra pişman olunur ama söz ağızdan çıktıktan sonra geri dönüşü yoktur. ‘Atılan okun ve söylenen sözün geri dönüşü yoktur.’ İki dinle bir konuş.’ ‘Dilin kemiği yoktur,’ gibi atasözleri konuşurken kelimelere dikkatin önemini anlatmaktadır. Yaşam kavgası: sağlığı bozulmuş, hastalıkla başı dertte olanların mücadelesi (kavgası). O doktordan o doktora koşanlar. Hatta şehir şehir doktor arayanlar ve bu arada maddi zorluklarla karşılaşanlar. Sağlıklarına harcamak zorunda kalarak evlerini, arabalarını satanlar, kredi çekenler. Geçim kavgası: dünyaya gelen her insan mallı mülklü değildir. Gün kazanır gün yer. Zordur birikim yapması. Çocuklarının tahsilinde, hastalığında daha doğrusu iyi gününde kötü gününde nakit sıkıntısı çekerler. İstikbalini kazanmış bir genç çocukluk hayatını anlatırken; babasından bisiklet istediğini ama ailenin madden uygun olmadığı için alamadığını ve babasının ona bisiklet alamadığı için ağladığını, okurken harçlık sıkıntısı çektiklerini, her harcamayı hesaplı yaptıklarını, annenin el işi yaparak babaya destek olduğunu, kendisinin de yaz ayların da çalışarak harçlık biriktirdiğini dinlemiştim. Evinin nafakasına katkı sağlamak, okuyan çocuğuna harçlık gönderebilmek için; çocuk bakan, evlere temizliğe giden sayısız fedakâr anneler vardır. Başkalarına el açıp muhtaç duruma düşmemek için iki işte çalışıp; evine, çocuklarına çok az zaman ayıran babaların sayısı da az değildir. Devletlerarası kavgalar: tarih boyu hiç bitmemiştir. Hâkimiyetini, sınırlarını korumak, başka milletlere din ve medeniyetleri empoze edebilme, topraklarını genişletme, üretimlerine pazar bulabilme, devletinin ve vatandaşlarının ihtiyaçlarının kolay ve ucuz temin edebilme mücadelesi verirler. Bu da uluslar arası rekabeti beraberinde getirir. Uzay savaşları: uzayı keşfedebilme, varsa uzayın verilerinden en fazla faydalanabilmek için yapılan maliyeti çok büyük çalışmalar, büyük gizlilikle yürütülen planlar projeler. Biyolojik savaşlar: nebatların genlerini geliştirerek yeni bitkiler elde etmek ve verimli kılabilmek için, çiçekleri üzerinde yapılan çalışmalarla renklerinde değişiklikler, canlılar üzerinde yapılan kopyalama denemeleri v.s. Kimyasal silah yapımında da büyük rekabetler var. İnsanlığın yok olmasına neden olabilecek tehlike arz eden, hiç kimsenin sıcak bakmadığı çalışmalar ve buluşlar. Bu uğurda kaybettiğimiz kıymetli bilim adamlarımız, beyinlerimiz. Sanayi savaşları: silah üretimi, ev alet ve makineleri, mobilya, giyim, beyaz eşya sayabileceğimiz daha birçok sanayi dallarında da kıyasıya bir mücadele ve rekabet vardır. Sanayi savaşları beyin göçlerine de neden olup milletimizin içinden çıkan kıymetli yaratıcı, zeki insanlarımız sanayi devi olan ülkelere transfer olmaktadır. Bir de üretilen sanayi ürünlerine pazar bulabilmek ve dünya ülkelerine tanıtmak için reklamda savaş başlatıyorlar. Bunun neticesinde fuarlar, sergiler, galeriler açılmakta, gösteriler yapılmakta, promosyonlar dağıtılmakta, ucuzluk pazarları açılmakta, indirimli satışlara yer veriliyor. Tabii ki bu arada savaşlar boş yere değil silah üreticilerinin işine yarıyor. Güzel dünyamızı insanlara cehennem edip düşmanlıklar da sanki silahlar gibi üretiliyor, dünya da devleşmiş ülkelerin senaryoları oynanıyor. Her gün hüzünle izlemek zorunda kaldığımız; insanlığın ve merhametin yok oluşunu, dramatik olayları yayın organları aralıksız olarak veriyor. Yersiz yurtsuz kalan barınacak yer bulamayan, merhametsizlerce kakalanan, devletlerarası pazarlıklarda konu edilen mülteciler vicdanlarını yitirmiş, menfaatçilerin eline düşmüş, sıcakta, soğukta yaşam mücadele vermeye devam ediyorlar. Toplumuzun temel taşı ailedir. Ailede dirlik, birlik çok önemlidir. Sağlıklı bir ailede yetişmiş bireylerin hayata tutunmaları başarıları daha sağlamdır. Anne baba ayrı yerde yaşaya bilirler ama evlatlarını kendilerine hasret bırakmamaları, ihtiyaçlarını eksiksiz karşılamaları velhasıl analık babalık görevlerini yerine eksiksiz getirmeleri görevleridir. Çocukları birbirlerine karşı kullanmaları öç almak için onları kullanmaları çocuk ruhu açısından yıpratıcıdır, yanlıştır, çünkü çocuklardan asla ayrılmıyorlar, ana babalık bakidir. Acıdır ama severek isteyerek yapılan birliktelikler, yaşanan mutluluklar, verilen o güzel sözler, bitmesi imkânsız gibi verilen görüntüler, nedeni, niçini iki kişiye ait nedenlerden dolayı bitebiliyor. Bu da topluma acı veren, olmasını hiç kimsenin istemediği sosyal depremler. Dileklerimiz hiçbir bütünlük böyle sarsıntılara maruz kalmasın, daha dayanıklı, sabırlı tahammüllü, birbirine güvenli olsunlar. Bireylerin birbirlerine dayanarak, sımsıkı bağlanarak mutluluk içinde yaşamaları toplumun sağlığını güçlendirir. Sabır acıdır meyvesi tatlıdır. Sabır güçlü insanlara mahsustur. Doğumunu özlemle bekleyip tırnağına zarar gelmesine kıyamadığımız, saçının bir teline dünyaları verebileceğimiz evlatlarımızın yıpranmasına hiçbir gönül razı olmaz. Tabi ki bunların örnekleri saymakla yazmakla bitmez. Çıngar çıkarma: tam düzenli giden bir işi, ortaklığı, dostluğu, komşuluğu, arkadaşlığı, aile birliğini bozmak. Kıskançlık, anlamsız olumsuzluklar, nifak çıkarmak, alınganlıklarla ortamı bozma.’Bir kötünün yedi köye zararı varmış, Öç savaşı: kötülüğe kötülükle cevap vermek, intikam almak. Atalarımız buna da şöyle bir sözde bulunmuşlar: kanı kanla değil su ile yurlar ( yıkarlar )demişlerdir. Belalı olmak: sebepsiz yere herkesle kavga çıkartmak. Öfkeyle kalkıp zararla oturmak. Bu tür insanlara şu sıfatlar yakıştırılır: agresif, bağırgan, sataşkan, panik atak ( günümüzün hastalığı ), kuduruk, mütecaviz, azgın, polemikçi, cıngarcı, bulaşkan, saldırgan olma. Ne komşumuzdan, ne iş arkadaşımızdan, ne kardeşimizden hatta çocuğumuzdan, hayat arkadaşımızdan, ruh halimizden emin değiliz. Televizyonu açıyoruz, gazetelere bakıyoruz, dizilerde, yarışmalarda, haberler de hep niza. Kalbimiz sıkışıyor, zaman zaman gözyaşlarımıza zincir vuramıyoruz. Devletler, milletler kavgalı, mahalle sakinleri birbirlerine karşı çekimsiz. Kalbimiz herkese kapalı ve kıskanç, karalar bağlıyor, kimseyi içine sığdıramıyor. Nedir bu sisli düşünceler? Dünyaya ebediyen mi geldik? Hepimiz faniyiz, her şey geçici. Üzerimize zaman zaman yağmur gibi yağan, bizi ferahlatan, kuşlar gibi uçuran, Allah’a şükürler olsun dedirten mutluklar, ne de kara bulutlar gibi üzerimize çöken üzüntüler, yaşamımız içindeki kâbuslar, asla olmasını hatta hayal bile etmediğimiz başımıza gelen olaylar asla baki ( kalıcı ) değildir. Mevsimler gibi gece ve gündüz gibi. Gecenin en karanlık olduğu an güneşin doğmasına az kaldığı zamandır. Tüm insanlığa kavgasız, savaşlara son verilmiş, gönül bahçelerinde çiçekler açtıran, meltem rüzgârları ile serinletebilen ve bin bir çeşit meyve ağaçları ile süslü bir dünya dilerim. Fatma ÖZDENİZ Mart 2016 Bu haber 1888 defa okunmuştur.
|
Sponsor AlanıSANATIN İÇİNDEN ;Sponsor Alanı |
|||||||||||||||
0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir.
Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder. |