| |||||||||||||||||
| |||||||||||||||||
Sponsor AlanıAnamur SEDİRAnamur SEDİR 1993-1994-Aralık 1993 1. Sayı-Ocak 1994 2. Sayı -Şubat 1994 3. Sayı -Mart 1994 4. Sayı -Mayıs 1994 5. Sayı SaatHİKÂYELERİmran AKSOY HikâyeleriAna MenüSponsor AlanıZiyaretçi Bilgileri
HAVA DURUMU |
V U R D U M D U Y M A Z L I K20 Ocak 2017, 01:23 V U R D U M D U Y M A Z L I K Anlayışımız mı, kavrayışımız mı azaldı bilmiyorum. Hiçbir şeyi yadırgamaz, kendimize dert edinmez olduk. Arkadaşımızın derdi mi var, komşumuz hasta mı? Hatta ana baba, kardeşimiz ne halde? Bize dert kaygı olmamaya başladı. Dağların yıkıldığı, sevgilerin çöpe atıldığı bir dönemden geçiyoruz sanki. Artık bireysel ihtiyacı, bireysel yaşamı seçtik. Bayram olur. Akraba-ı taallukat unutulur tatile çıkılır. Bayramın manevi gücü, birleştiriliciği, kutsiyeti hiçe sayılır. Anlayışımızı, kavrayışımızı yitirdik; mesuliyetlerimizin farkında değiliz. Dünya malları meşguliyetimiz oldu. Bir evimiz oldu, bir daha. Arabanın en revaçta olan markasını tasvip etme, insanlara arabasının markasına göre değer verme hastalık haline geldi. Sabah kahvaltısı ve yemek sofralarının resmini çekip sanal dünyada paylaşarak hava atmak en büyük marifetimiz oldu. Düşünemiyoruz ki oraların özlemini çekenlerin hedefi oluyoruz; istemeden, haberimiz olmadan. Hanımlar günlerde evlerinin aksesuarları ile övünürler: "Balkon camlarım kırma cam, mutfağımı değiştirdim dolapları en son tasarım." Aman Allah'ım memleket yanıyor, şehitler peş peşe anaların yürekleri yanıyor. Çocuklar öksüz, genç hanımlar dul, genç kızlarımız sevdasız kalıyorlar. Ordumuz savaşta umurunda değil. Onun derdi avrosunda, dolarında, altınında. Emekli, memur, işçi mali sıkıntıda. İşsizler ordusu büyümekte, umurunda mı duyarsızların. Üzüntüsü mü duyarsızların? Onların derdi dünya malı. Kimin kolunda, boynunda, parmaklarında hangi kıymetli takılar var? Konuları bunlar. Günlerdeki ikramları sanal âlemde paylaşanlar... Hangi lokantada ne yemişler, hangi lüks otelde konaklayıp tatil yapmışlar. Muhtaç insanları imrendirerek onların özlemlerine özlem katıyorlar. Çocuklara görkemli yaş günleri hakeza. Hiç düşünebiliyor muyuz babaları şehit olmuş üç -beş yaşındaki Hasan’ı, Hüseyin’i. İç acısı yaratan, yürekleri yakanları; nişanlısını, yaş gününde şehit olup hamile eşini geride bırakanları, birbirlerine güzel günler vadeden yarenleri hiç ama hiç düşünemez olduk. Sanki düşünme ve merhamet yetimiz sıfırlandı, sıradanlaştı. Günümüzü gün etme sevdasında olduk. Çevremize saygımız kalmadı. Duygularımız dumura uğramış vaziyette. Yıllar önce Cengiz Topel isminde bir pilotumuz şehit olmuştu. Milletçe üzüntümüzü dile getirmiştik. Bayraklar yarıya inmişti. Her yerde; ilde, ilçede, kasabalarda nümayişler yaparak tepkimizi ifade etmiştik. Şimdi günde 10 şehit geliyor, olağan bir şeymiş gibi sanki umursamıyoruz. Şuursuzlaştık mı? Nedir bu duyarsızlık! Çarpık bir ruh haline mi büründük? Umursamazlıklar saymakla bitmiyor. Parklarda çimlere basmayın diye küçük bir tabela vardır, ama bu tabeladaki uyarıyı kimse kale alıp uygulamaz. Basarız da, üzerine de otururuz. Hatta çiçeklere bile zarar veririz. Alın işte en güzel anlayışsızlık örneği. Uyaranı da en kaba şekilde tersleriz. Hastahanelerde belli kurallar vardır. Ziyaret saatleri, hastanın yanında kalınacak zaman, gıda yasağı vesaire. Ama hepsi delinir, asla en ekâbirimiz bile kurallara uymaz. Üstelik görevlileri zor durumda bırakacak durumlar yaratılır. Yoğun bakımda veya yatan hastamız mı var? Bütün kuralları zorlar görüşme saatleri dışında içeri dalarız. Hâlbuki o kurallar hem hasta sağlığı için hem de kendi sağlığımız için konulmuştur. Polisimiz güvenliğimiz için kimlik sorar kızarız. Hâlbuki onların işini kolaylaştırmak vatandaşlık görevimizdir. Resmi veya özel yerlerde işimiz var. Doğal olarak başkalarının da var, dolayısıyla sıraya girilecek. Her insan gibi ben de çok şahit oldum, tahammülsüzlük, acelecilik üzerimize yapışmış. Neticede kavgaya merdiven oluyor. Canım yavrularımızı seve okula gönderiyoruz. Hiçbir masraftan kaçınmıyoruz. Öğretmeni seçerken büyük bir yarış veriyoruz. Sanki öğretmen çocuğumuza düşmanmış gibi çocuğa öğretmenin yaptığı en küçük uyarıda öğretmeni düşman ilan edip ya mahkemeye ya da şiddete başvuruyoruz. Hâlbuki öğretmenlerimiz çocuklarımızın ikinci ana babalarıdır. Onların başarılarından anababalar kadar mutlu olurlar ve yaşadıkları sürece takip edip gurur duyarlar. Tabiatta hayvanlar; kimi evcil, kimi yabani. Hepsi görevi gereği yaşamımızda bize gerekli ve ihtiyacımızı karşılarlar. Onlara karşı da duyarlılığımız olmalı. Evcillere kuralına göre bakım, avladıklarımızı ise kanunların sınırladığı tarihlerde avlamalıyız. Asla eziyet etmemeliyiz. Ormanlarımızın nefesimiz olduğunu unutmamalıyız. İzinsiz kesimlerden ve yangından korumalıyız. Bahçemizde ağaç yetiştirmeli, gençlere ağaç sevgisini aşılamalıyız. Bu konuda duyarlılıklarının gelişmesine katkıda bulunmalıyız. YENİ BİR ANLAYIŞ, İNSANLIK LAZIM BİZE. Bazı insanlar hasta olur doktora gitmezler. - Bana birşey olmaz, eskiden doktor mu vardı? Diyerek tedavilerini yaptırmadıklarına birçok kez şahit olmuşuzdur. Hâlbuki farkına varıp da doktora gittiğinde iş işten geçer. Tümörler, virüsler vücudunu sarmıştır. İşte umursamazlığı kendine zarar verir durumda. Özgür yaşamak anayasamız gibi olmuş. Bu tür insanlara laf söz fayda etmez. Onların hayat felsefeleri umursamazlıktır. Kuşlar cehennem çığlıkları atarlar, bağrışırlar duyan olmaz. Ağaçlar susuz kalır, bahçe sahibi umursamaz. Umursamak yaşamın yarısıdır, umursamazlık ölümün yarısıdır. Umursamak uyanık olmak, canlı yaşamaktır, çevreyi duymak, ilgilenmektir. Çağın hastalığı dünyayı da sarmış durumda. Doğada, çevremizde, memleketimizde hatta dünyada meydana gelen olaylara kayıtsız kalamayız. Umursamaz insanlar değer bilmezler, sahip oldukları her şeyi düşünmeden kaybetmeyi göze alırlar. Umursar göründükleri kişilere gösterdikleri motivasyonları bir gün işim düşer belki düşüncesidir. Kişilerin sorumluluk özellikleri yetişme döneminde yaşananlarla ilgilidir. Aile, sosyal çevre, öğretmenleri, idol seçtikleri insanların onları etkilemesi ile ilgilidir. Değiştiremeyeceğimiz şeyleri belli bir zamandan sonra umursamayız. Onu görmeyiz, yok sayarız. İlişkiler karşılıklıdır. Karşılık verilmeyen ilişkiler devam etmez. Karşılıkla beslenmezse sonu yakındır, biter. Saygı gösteren, gösterilenden daha saygındır. Her varlık ancak değerini bilenin yanında kıymetlidir. Değer vermeyen değer bulamaz. Değeri de hak edene vermeyi bilmelidir. Yürekten sorumluluk sahibi birinin ailesine de, çevresine de, memleketine de yapabileceği çok güzel şeyler vardır. GÜL KADAR GÜZEL OL AMA DİKENİ KADAR ZALİM OLMA İNSANLARA. Fatma ÖZDENİZ Ocak 2017 Bu haber 1651 defa okunmuştur.
|
Sponsor AlanıSANATIN İÇİNDEN ;Sponsor Alanı |
|||||||||||||||
0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir.
Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder. |