| |||||||||||||||||
| |||||||||||||||||
Sponsor AlanıAnamur SEDİRAnamur SEDİR 1993-1994-Aralık 1993 1. Sayı-Ocak 1994 2. Sayı -Şubat 1994 3. Sayı -Mart 1994 4. Sayı -Mayıs 1994 5. Sayı SaatHİKÂYELERİmran AKSOY HikâyeleriAna MenüSponsor AlanıZiyaretçi Bilgileri
HAVA DURUMU |
ALLEM GALLEM MANSURA07 A?ustos 2013, 10:35 ALLEM GALLEM MANSURA15 Kasım 1983’den bu yana sayarsak sadece 30 yaşındaki genç Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 28 Temmuz 2013 günü bir kere daha vekillerini seçmek üzere sandık başına gitti. Ülkede son 3 seçim döneminde yasama yılının tamamlanamadığını ve her defasında farklı sebeplerle seçime gidildiği düşünülecek olursa sistemde bir sakatlık olduğu kesin. Esasında seçimler pimi çekilmiş el bombasına benzer ve siyasiler, özellikle kaşarlanmış olanlar-Amerikalıların deyimiyle Lame Duck, yani Topal Ördek- olanlar bunu çok iyi bilirler ve kolay kolay seçime gitmeye yanaşmazlar. Kısaca bir bakalım neler yaşandığına, neler olduğuna ve neler olabileceğine.Tahterevalli gibi iktidarın CTP-BG (Cumhuriyetçi Türk Partisi-Birleşik Güçler) ile UBP (Ulusal Birlik Partisi) arasında el değiştirdiği ve neredeyse bu işin nöbete bağlandığı bir ortamda iktidardaki UBP hükümeti yaşanılan ufak çaplı krizleri iyi yönetemediği için kar taneciği çığa, ardından heyelana yol açtı. Öncelikle DP (Demokrat Parti) apartmalı Lefkoşa Belediye Başkanı cemal Bulutoğluları etrafında dönen huzursuzluklar partiyi kelimenin tam anlamıyla yedi bitirdi. İktidardaki UBP Türkiye’deki siyasi erkin de desteğini almasına rağmen bu sorunu çözemedi, kriz yönetimini beceremedi ve yerel yönetimler tarihinde ilk defa olarak bir hükümet kendi partisinden bir belediye başkanı ve meclis genel kurulunu Bakanlar Kurulu kararıyla izne çıkardı. Şüphesi burada “Belediye Başkanı ve Meclis Genel Kurulu üyeleri devlet memuru mu ki izne çıkarıldılar?” gibi pek çok soru akla gelebilir ama yargı bu duruma pek de sıcak bakmayınca Bulutoğluları geç de olsa koltuğuna oturdu, tabii partide yarattığı erozyonla birlikte. Ardından UBP içerisinde Olağan genel Kurulu ve Genel Başkanlık sancısı başladı ve dönemin Sağlık Bakanı Ahmet Kâşif’in genel başkanlığa aday olması partiyi uçurumun dibine götüren olaylar zincirini tetikledi. Siyasi entrikaların, ağza alınmayacak galiz hakaretlerin ve havada uçuşan sandalyelerin eşliğinde yapılan il ve ilçe kongrelerinde ayrıca adam kayırma, iş ve istihdam sözleri, tehditler gibi pek çok usulsüzlükler devreye girdi. Devreye giren bir aşka unsur ise maalesef KKTC Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu oldu ve hoş da olmadı bu durum. Ardından Kaşif ve onu destekleyen Kemal Dürüst’ün bakanlıktan alınması, Küçük’ün kongreyi 3-5 oy farkla kazanmış gibi görünmesi, yargının olaya müdahalede bulunması ve Küçük’ün yetkilerinin mahkemece dondurulması pek de alışık olunmayan görüntüler ortaya koydu. Derken ikinci defa yapılan kongrenin oylama süreci ve yine 3-5 oyla kazanılan genel başkanlık. Ahmet Kaşif ekibince durum “Galip sayılır bu yolda mağlup” veya “Pireus zaferi” olarak nitelendirildi ve ardından Başbakan Küçük’ün New York’ta olduğu bir anda önce “10’lar”, sonra 8’ler Hareketi” olarak adlandırılan grubun muhalefetle bir araya gelmesi, hükümet aleyhine güvensizlik önergesi vermesi, partiden istifaları, hükümetin düşmesi ve KKTC’in ilk kadın başbakanı CTP’li Dr. Sibel Siber başkanlığında 1.5 ay için kurulan seçim hükümeti.Demokratik yapısı, sendikalar hakları, grev hakkı, basın özgürlüğü vb pek çok konuda Avrupa’yı bile imrendirecek KKTC’de baş döndüren bir hızla yaşanılanlar UBP Genel Başkanı İrsen Küçük’ün partiden ayrılanların yeni bir parti kuracakları endişesiyle 1 yıl sonra yapılacak seçimleri Eylül 2013 yerine muhaliflerin hareket serbestîsini yasalarla kısıtlama kurnazlığı içinde 28 Temmuz 2013 gününe endekslemesi tam anlamıyla harakiri oldu hem UBP ve dahi İrsen Küçük için.Öncelikle Ahmet Kâşif ve arkadaşlarının UBP’den ayrılmalarının ardından muhalefetle görüşmeleri ve muhalefetin (CTP-BG, TDP ve DP) gerekirse siyasi farklılıklara rağmen asgari müştereklerde buluşabilecekleri düşüncesini ortaya koydu ve bu partilerin genel başkan ve vekillerinin katılmadığı (tek istisnası Başbakan Dr. Sibel Siber oldu.) üçlü koalisyon hükümeti ortaya çıktı. Ardından yaşanılan babaların aslanı (eski milletvekili Ejder Aslanbaba) ve Cumhuriyet Meclisi kürsüsünden kendisine rüşvet verildiğini iddia ederek salladığı 7.700 Dolar her ne kadar seçim sürecine biraz renk katmış olsa da vatandaşın siyasilere olan güvenini biraz daha azalttı. Öte yandan genel kongreye gidecek ve muhtemelen Genel başkan Özkan Yorgancıoğlu’nun seçilemeyeceği bir sürece giren ve eski CTP Genel Başkanı ve İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın bile CTP’nin parçalanabileceği endişesi taşıdığı bir anda irsen Küçük’ün erken seçim kararı ilaç gibi geldi. Hem Yorgancıoğlu kongreden kurtuldu, hem de Genel başkan olarak kaldı. Ardından şimdi de KKTC’ye muhtemel başbakan adayı olarak görünüyor. Siyaset işte bu yüzden son derece ilginç ve hassas dengelerle dolu. Partisinde belki de vekil bile seçilemeyecek kişi bir anda başbakan oluveriyor, hem de en büyük rakibinin muhteşem taktiksel hatasıyla.İrsen Bey ve partisinin yaptığı bir başka hata ise potansiyel olarak sağ tandanslı partilere (UBP ve DP) oy veren Türkiye’den göç etmiş KKTC vatandaşlarının yaz döneminde hasatta, tarlada çalışmak, tatil yapmak, hısım akrabayı ziyaret, yaylaya çıkmak gibi çeşitli sebeplerle yaz döneminde Türkiye’ye geldiklerini unutmuş olmasıdır. Bu durum oy deposu ve potansiyel kaynakları UBP adına kurutmuştur. Buna bir de siyasetten, siyasetçiden soğumuş, hatta nefret etmeye başladıkları bile söylenebilir seçmen yanında keyf düşkünü vatandaşların sandık yerine harnupların altına veya Alagadi plajına gitmeyi tercih etmesi de eklenince UBP de doğaldır ki %40’larda aldığı iktidarı %28 gibi bir oran ve sadece 14 milletvekilliğiyle kapattı. KKTC’de halen uygulanmakta olan partiye, karma adaylara ve tercihlere göre oy verilmesi gibi üç farklı oy verme şeklinin olduğu da unutulunca ortaya tam anlamıyla aşure çıkmış gibi görünüyor. Bu garabet seçim sistemi Başbakan İrsen Küçük, UBP üyesi KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Hasan Bozer ve partin ağır topu Ertuğrul Hasipoğlu’nun sandıktan çıkamamasına da sebep oldu. Burada tabii Türkiye’yle gönül bağı yerine göbek bağı kurmayı strateji olarak alan siyasiler ve siyasi partilere de açık bir mesaj verilmiş durumdadır. Şüphesiz bu mesajı alması gereken bir diğer kanat ise Türkiye’deki siyasi erktir. Bir tarafta parti başkanlığı ve belki de vekilliği kaybedecek Yorgancıoğlu bugünlerde başbakan olurken, yarınlarda KKTC’nin 4. Cumhurbaşkanı olmayı hayal eden İrsen Küçük önce başbakanlığı, ardından vekilliği ve önümüzdeki günlerde yapılacak olağanüstü kongrede de genel başkanlığı kaybedecektir.Görünen odur ki CTP-BG ile DP-UG (8‘lerin katılımıyla parti bir de Ulusal Güçler sahibi oldu.) iktidarı paylaşacaktır. İlginçtir ki seçimle ilgili sözleri arasında iktidar olunamaması halinde parti başkanlığını bırakacağını belirten Serdar Denktaş yanında istediği oyu alamayan TDP Genel Başkanı Mehmet Çakıcı bu sözlerini unutmuşa benziyorlar. Bu da siyasetin cilvelerinden olsa gerek.Özelleştirme, seçim yasası, Kıbrıs Türk Hava Yolları, Teknecik Elektrik Santrali, ekonomi ve sağlık sorunları, Ekim’de başlayacak müzakere süreci gibi KKTC için hayati ve devasa sorunlarla uğraşacak hükümetin aklıselim ve partizanlıktan uzak çalışması en büyük temennidir. Ütopik görünmekle birlikte bekleyip görmek ve çiçeği burnunda müstakbel hükümete başarılar dilemek de boynumuzun borcudur.Bilmeyenler için not: Allem galem Nasura için Toros Yörükleri “Turşambalı” derler, yani “Alavere dalavere, Kürt Memed nöbete.” gibisinden.Doç. Dr. Ulvi KESERBu haber 2204 defa okunmuştur.
|
Sponsor AlanıSANATIN İÇİNDEN ;Sponsor Alanı |
|||||||||||||||
0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir.
Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder. |