| |||||||||||||||||
| |||||||||||||||||
Sponsor AlanıAnamur SEDİRAnamur SEDİR 1993-1994-Aralık 1993 1. Sayı-Ocak 1994 2. Sayı -Şubat 1994 3. Sayı -Mart 1994 4. Sayı -Mayıs 1994 5. Sayı SaatHİKÂYELERİmran AKSOY HikâyeleriAna MenüSponsor AlanıZiyaretçi Bilgileri
HAVA DURUMU |
AKIL, VİCDAN VE HENGÂME10 A?ustos 2014, 21:11 AKIL, VİCDAN, BAYRAM VE HENGÂME Bu ülkenin en iyi yetişmiş insanlarını, en donanımlı akademisyenlerini, bilim adamlarını, en saygın gazetecilerini yıllarca zindanlara attık, zulüm yaptık, eziyet ettik, en önemlisi görmezden geldik bütün yaşadıklarını. Aileleri olduğunu, çocukları, sevdikleri, eşleri, dostları, sorumluluğunu omuzlarında ve yüreklerinde hissettikleri askerleri, okuyucuları, öğrencileri olduğunu görmezden geldik. İnsan onuruyla bağdaşmayan psikolojik travmalardan geçirdik hepsini. Aileleri parçaladık, çocukları ağlattık, yaşlı annelerin babaların kahırdan ölümüne neden olduk ama cenazelerine gidemedik zindanlarda olduğumuzdan. Ev kirasını ödeyemeyen bir garip Orhan Veli'yi "örgütün kasası" diye mimledik. Bu ülkenin kahraman askerlerini vatana ihanetle suçladık, Nursal Gedik, Tanju Ünal, Ali Tatar, Olgun Ural, Abdülkerim Kırca, Kaşif Kozinoğlu, Murat Özenalp ve daha niceleri hayatını kaybederken Muhteşem Yüzyıl seyreder gibi baktık sadece umarsız kaygısız. Kardak'ta Yunan'a boyun eğmeyen kahraman SAT Komandosu Ali Türkşen'i, Kıbrıs'ta 1974'de gösterdiği kahramanlıklarla onlarca vatan evladının hayatını kurtaran Muzaffer Tekin'i, 14 Ağustos 1974 sonrasında bir avuç Kıbrıslı Türk'le binlerce Rum ve Yunan'a direnen, Mağusa'yı Gazi Mağusa yapan ve teslim olması için çağrıda bulunan Birleşmiş Milletler yetkilisine "Ben bayrağın üzerine yeminimi bu insanları Yunan'a teslim etmek için yapmadım." diyerek savaşan ve Kıbrıslı Türklerin şükran göstergesi olarak Gazi Mağusa'de dev bir heykelini yaptırdıkları Albay Oğuz Kalelioğlu'nu, eli kanlı PKK katillerinin korkulu rüyası olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir başka kahraman komutanı Engin Alan'ı utanmadan, yüzümüz kızarmadan zindanlara attık, mahkum ettik, çürüttük rutubet kokan pis zindanlarda sorumsuzca ve kaygısızca. Tertemiz alınlarından öpeceğimiz bu pırıl pırıl memleket insanlarını küstürdük, üzdük, kırdık; ama hiçbiri pes etmedi, eğilmedi, devlete ve millete sırtını dönmedi, hep "Vatan sağ olsun." dedi. Şimdi devletin bir başka güzide kurumunda gece yarısı operasyonları yapılıyor, suçlu suçsuz insanlar apar topar evlerinden alınıyor, nezaretlerde ve hem de kendi arkadaşları tarafından sabahlara kadar tutuluyorlar. Gülelim mi, sevinelim mi, çiğ bir yaklaşımla "Oh olsun." mu diyelim? Yine ateş düşüyor ocaklara. Çocuklar babalarından boşuna bekleyecek bayram harçlığını, en güzel giysileriyle anneler boşuna bekleyecek hayat arkadaşlarını ve bir dram yaşanmaya devam edecek biz farkında olmasak da demokrasiyi özümseyememiş ülkemin topraklarında. Oysa bir hatırlasak aynı saksıda gelincikler yanında deve dikenleri de olabileceğini. Bir hatırlasak doğuya giden trende hepimizin batıya koştuğunu, bir hatırlasak cehalet girdabında boğulduğumuzu ve bir hatırlasak Batı'nın 400 yılda kazanabildiği demokrasi kültürünü 4 yılda kazanamayacağımızı. Bir hatırlasak hoşgörü, sevgi, saygı, anlayış olgusunun yüce kitabımızda da yer aldığını, ah bir hatırlasak ne yaşanılası bir yurt oldurdu güzel ülkem. Yanı başımızda bir insanlık dramı yaşanırken, günahsız sabiler, anneler, babalar, gençler, ihtiyarlar ama hepsi masum ve silahsız insanlar gözü dönmüş caniler tarafından hem de uygar dünyanın gözü önünde katledilirken ve eli kanlı katiller sürüsünün üyelerinde hayvani duyguları tavan yaparken biz de bayram yaşayacağız öyle mi? Neredesin ey insanlık, neredesin ey insanlık onuru? Neredesin ey din kardeşim neredesin? Neredesin ey 7 yıldızlı otel yapmakla övünen Dubaili kardeşim, denizleri doldurup altın kumsallarla havuzlar yapan, yüzlerce arabasına binlercesini ekleyen kardeşim neredesin? Altından pisuar yaptıran görgüsüzler kralı Bruneili dindaşım, neredesin uçağının koltuklarını altın, yatağının kenarlarını elmasla donatan görgüsüz Suudi kardeşlerim, dansözü âdete dolar denizinde boğan ahlak yoksunu can dostum? Filistinli çaresizler dünyaya, hayata açılan tek kapıları Rabat açılsın diye size yalvarırken sizler neredesiniz ey Mısırlı gönüldaşlarım neredesiniz Allah aşkına neredesiniz? Siz de Ramazan'ı yaşayabildiniz mi bizler gibi, gönlünüz, ruhunuz, yüreğiniz huzur dolu mu acaba, rahat mısınız başınızı yastığınıza koyduğunuzda? Ve attığında mangalda kül bırakmayan sevgili büyüklerim sizler nerelerdesiniz? Lafla peynir gemisi yürüten sevgili idarecilerim sizler neredesiniz Allah aşkına? Büyük devlet olmanın gereğimidir bu yap(ma)dıklarınız? İnsanlar ölüyor, insanlık can çekişiyor, bayram gelmiş, geçmiş Filistinli kardeşim iftar sofrasında ailesinden 26 can kaybediyor, sofra zehir oluyor, hayat işkence. Sen neredesin Allah aşkına nerede? Vatan haini, edebiyatımızın ulu çınarı Nazım'la bitirelim; Büyük İnsanlık "Büyük insanlık gemide güverte yolcusu Prof. Dr. Ulvi KESER Bu haber 1658 defa okunmuştur.
|
Sponsor AlanıSANATIN İÇİNDEN ;Sponsor Alanı |
|||||||||||||||
0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir.
Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder. |