anamursedir-anamur dergi
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

Sponsor Alanı

Anamur SEDİR

Anamur SEDİR 1993-1994

   -Aralık   1993  1. Sayı
   -Ocak    1994  2. Sayı
   -Şubat   1994  3. Sayı
   -Mart     1994  4. Sayı
   -Mayıs   1994  5. Sayı

MAKİ DERGİSİ

MAKİ DERGİSİ-105

Saat

Ana Menü

Sponsor Alanı

 

Ziyaretçi Bilgileri

»Aktif 27  
»Bugün 510  
»Toplam 14378451  
Sayın Ziyaretçimiz
»IP'niz | 18.216.146.152
» Bu sitemizi ziyaretiniz

HAVA DURUMU

ANAMUR

SOMBAHAR ŞİİR DERGİSİ VE KIBRIS ÖZEL SAYISI-I

Ulvi KESER

12 May?s 2012, 16:03

Ulvi KESER

Kıbrıs adası tarihi süreç içerisinde hep kadınlarla anılmış, hep kadınlarla gündeme gelmiş bir adadır esasında. Adanın bu şekilde ünlenmesi veya nam salmasının en önemli sebebi ise adanın Afrodit’in adası olarak bilinmesindendir. Bu noktadan hareket edildiği takdirde dünyada hiçbir ülkede o ülke kadınlarının namus, iffet ve hayatları bir tanrıça nedeniyle Kıbrıs’ta olduğu kadar sorgulanmamış, aşağılanmamış ve belki de tarihte hiçbir toplumun kadınları Kıbrıs’ta olduğu gibi yargılanmamışlardır.

 

Euripides’in bir şiirinde “Aşkın bir adası var ve ben orada olmalıyım. Aşkın bir adası var ve orada beslenir erkekler için hazlar…” dediği, Homeros’un yazdığı şiirlerde Kıbrıslı olarak betimlediği Afrodit’in adası dünden bugüne ayrıca sorunlar ve göçler adası da olmuştur. Aşk Tanrıçası Afrodit veya Venüs olarak da bilinen Aşk ve Güzellik Tanrıçası, Şehvet Tanrıçası, Kıbrıs’ın Ev sahibesi, Şehvet Tanrıçası, Kıbrıs’ın Metresi, Denizcilerin Koruyucusu, Bereket Tanrıçası, Tüm Her Şeyin Tanrıçası, Altın Taçlı Tanrıça, Hüzünlü Tanrıça, Cennet Tanrıça, Cennet Tanrıça olarak da isimlendirilen bu Fenikeli tanrıçanın bir ismi de Kiprum’dur ve bu durum bakırın Kıbrıs adasına değil tam tersine Kıbrıs’ın bakıra isim babalığı yaptığı gerçeğini ortaya çıkartır. Kıbrıs adası böylece bir lanetliler adası da olmuştur ama özellikle 1 Nisan 1995 tarihinde başlayan EOKA saldırıları sonrasında ada yeni bir sürece girer ve bu durum 1974 yılına kadar aynı şekilde devam eder. İşte bu dönemi betimleyen Kıbrıs Rum ve Türk şiiri de tam da bu dönemden sonra ortaya çıkmaya başlar.

 

Amatör ruhlu insanlar neden bir araya gelirler ve okuma oranının her daim biraz daha düştüğü bir ülkede “bir avuç şiir tutkunu” bir şiir dergisi çıkarmaya neden cesaret ederler? Belki de cevap verilmesi gereken ilk soru bu olacaktır. Bu soruya şimdi cevap vermek yerine 1990 yılında başlayan ve ancak Haziran 1996 tarihine kadar devam eden böylesine ulvi bir girişime göz atalım.

 

1990 yılında yayın hayatına başlayan Sombahar iki aylık şiir dergisi M. Ferdi Arutan’ın sahibi, Orhan Kahyaoğlu’nun da genel yayın yönetmeni ve yazı işleri müdürü olarak görev üstlendiği İstanbul merkezli olarak ancak 6 yıl ve 35 sayı yayımlanabilir ve daha 6. yılını doldurmadan da yayın hayatına son vermek zorunda kalır. Derginin bu hüzünlü sonuyla ilgili olarak son ve özel sayı olan Kıbrıs sayısında imzasız olarak yayımlanan “Sombahar’ın Sonu” başlıklı yazı aslında Türkiye’de yaşanan genel kültür, okuma ve entelektüel düzey sorununu da gözler önüne seren cinstendir;

 

“…Sombahar’ın kapanışındaki ana sorun tirajın hızla inmesidir. Söylemek gerekiyor; son sayılarda dergimizin satışında ciddi bir düşüş oldu. Bizim cephemizden bakarsanız bu sayılar Sombahar’ın belki de en iyi sayılarıydı. Daha doğrusu amaçladığımız düzeye biraz daha yakınlaştığımıza inandığımız sayılardı. Yani Sombahar’ın edebiyat ömrünü tamamlamış bir dergi olduğuna inanmıyoruz. Ancak ulaşılan tirajın (baskı sayısı) bizlerde yarattığı psikolojik etki derginin düşünce üretimi dışındaki soluk alıp vermesini etkilemeye başladı. Biz ana problemin okurlarımızın sayısının hızla azalması olduğuna inanmıyoruz. Sanata, kültüre bakışın, algılayışın Sombahar’a yansıyan yüzü olarak değerlendiriyoruz. Ancak bu konuda şaşkınlığımızı vurgulamadan edemeyeceğiz. Sombahar’a altı yıl içinde 1500’ün üstünde şairden şiir geldiğini saptadık. Sombahar’ın bir iki istisna dışında satış sayısı 800-900’ü geçmedi. Yani öyle bir nokta söz konusu ki dergimize şiir yollayan kişilerin dahi Sombahar’ı alıp okumadığı bir gerçek. Bir de genel anlamıyla şiir yazanları, okuyanları düşündüğümüzde okur sayısının ne denli dramatik olduğunun baştan beri farkındaydık. Ama altı yıldır belli bir ritim ve tavırla çıkan bir derginin değişmez okur sayısının 400ü bulmaması bizi son aylarda kötümserliğe itti.

 

Dergiye yayımlanmak üzere şiirlerini gönderenlerin bile Sombahar’a sahip çıkmaması şüphesiz dergi yönetiminde gözle görülen ve hissedilen bir kırıklık yaratır ve bu durum “Sombahar’ın ömrü boyunca neler yaptığını, nasıl bir şiir ve sanat tavrı takındığını bu sayıda ayrıntılarla yazmak pek anlamlı gelmiyor bize.” ifadesinde daha da somutlaşır. Bununla birlikte dergi yönetimi son sayının yayımlanma öyküsünü dillendirirken bir noktanın altını özellikle çizmek isterler ve “…Bu sayının hazırlanma heyecan ve temposu çoğu derginin son sayılarında olduğu gibi duygusuz ve önceden bırakılmış nitelikte değil. Her sayıda yaşadığımız gergin atmosferi son sayı hazırlanırken de yaşadık. Bununla da yetinmeyip emektar okurlarımıza bir Özel Sayı hazırladık…” açıklamasında bulunurlar.

 

Sombahar son sayısı da dâhil olmak üzere her sayısını özel bir sayı olarak yayımlamayı hedeflemiş ve şiirler, şairler ve özel konu başlıklarına uygun sayılar halinde okuyucusuyla buluşmuştur. Buna göre derginin 1–35 arası özel sayı olarak yayımlandığı konu, şair ve başlıklar şu şekildedir;

 

Ahmet Gütan-Müslüm Batuk

Metin Altıok

Mehmet Müfit

Savaş ve Şiir-Akif Kurtuluş

Enis Batur

Beat Şiir

Metin Celal

Gülseli İnal

Hulki Aktunç

Modernizm, Modern Şiir, Türk Şiirinde Modernizm Kavramı-I

Modernizm, Modern Şiir, Türk Şiirinde Modernizm Kavramı-II ve Tuğrul Tanyol

Modernizm, Modern Şiir, Türk Şiirinde Modernizm Kavramı-III ve Ebubekir Eroğlu

Şiir ve İntihar-I ve Nilgün Marmara

Şiir ve İntihar-II ve Sami Baydar

Şiir ve Eleştiri-I ve Lale Müldür

Şiir ve Eleştiri-II

Cinselliğin Sınırlarında Küçük İskender

Ozan Şarkıcılar

Şairin Tavrı, Bireyin Sorumluluğu ve Mehmet Taner

Engin Turgut

Kadın Şairler Altarı (Özel Sayı)

Kadın Şairler Altarı (Özel Sayı)

Melih Cevdet Anday

Şiir ve İktidar-I

Şiir ve İktidar-I

Şiir Dergileri, Şiir ve İktidar-III ve Egemen Berköz

Tarık Günersel

Halit Asım

Salah Birsel

Orhan Aklaya

Nazım Hikmet (Özel Sayı)

Haydar Ergülen

Birhan Keskin

Can Yücel

Kıbrıs Şiiri (Özel Sayı)

 

Dergi ayrıca bu son sayısında kendisini de sorgulayarak nasıl bir strateji izlediklerini, şiir kavramından ne anladıklarını ve neyi amaçladıklarını da açık yüreklilikle ortaya koyar;

 

“…Biz her zaman şiirin kendisine daha çok özgürlük sağlayabilmek amacıyla hareket ettik ve bunu söylemekten yılmadık. Bir takım önyargı ve kavram kargaşaları sonucu bizi yargılayanlar oldu. Şiir tutkunları olarak kendimizi yargıç durumuna sokmamak için özel çabalar harcadık. Şiirin kendisine ve poetik tavra hep öncelik verdik… Şiirin kendisinin her zaman bir muhalefet simgelediğine inandık. Bu tutumumuzdan dolayı edebiyat içinde de iktidar kavramından hep uzak durmayı seçtik. Kendini böyle tanımlayan ya da tanımlamak isteyen kişi ve kuruluşlarla anlaşmazlık halindeydik…”

 

Derginin bu sayısında ayrıca “Soruşturma” başlıklı kısımda Türkiye içinde veya dışında Türkçe yazılmalarına rağmen farklı etnik kimliklere ait şairlerin kaleme aldıkları şiirlerde kavramlaştırılan “Türk Şiiri, Türkçe Şiir, Türkiye Şiiri” kavramları tartışılır ve bu bölüme Özdemir İnce de “Nafile Soru” başlıklı yazısıyla, Mehmet H. Doğan “Türk=Türkçe=Türkiye mi”, Nilgün Gürkan “hangi Cevap Anlamlı Olabilir?”, Yılmaz Odabaşı “Bize kendimizden Öteyi Anlamak Yaraşır.”, Tamer Öncül “Çabalar Onay Alma Çabasına Dönüşmeli”, Lale Müldür ise “Bu Tür Polemiklerden Faydalanmak İsteseydim İlk Önce Ben Yapardım” başlıklı yazılarıyla destek verir. Sombahar son sayısını Kıbrıs’a ve Kıbrıs şiirine ayırınca doğaldır ki Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum şairleri de şiirleri ve dünya görüşleriyle kendilerini gösterir.

 

Esasında doğaldır ki siyasi mesajlar ve kaygılar da içeren şiirler bir bakıma Kıbrıs’ın yakın tarihinde bir yolculuk ve Kıbrıs’ta yaşanılan acıların kronolojik bir sıralamasıdır da. Bu son sayının onur konuğu ise Kıbrıs Türk şiirinin önemli isimlerinden birisi olan ve 6 Şubat 2011 tarihinde İstanbul’da hayatını kaybeden Özker Yaşın’ın kızı Neşe Yaşın olur. Yaşın dergideki yazısında Kıbrıs sorununa çarpıcı bir yaklaşımda bulunur, şiirin de Kıbrıs sorunundan ne denli etkilendiğini ortaya koyar ve “…Benim dünyanın en uzun 10 metresini aşmam gerekti, yani Lefkoşa’dan Lefkoşa’ya gitmek için üç uçak değiştirmek, İstanbul, Atina, Larnaka havaalanlarına Kıbrıs Sorunu Havayolları ile konmak.” der. Yaşın bu sayının neden önemli olduğuyla ilgili olarak da Kıbrıs Türk şiiri yanında Sanat Emeği dergisinde yıllar önce yayımlanan bazı Rum şiirleri dışında ilk defa olarak “Kıbrıslı Rum şairlerin” şiirlerine yer verilmesini ve böylece daha kapsamlı bir öğrenmenin gerçekleşmesi olduğunu belirtir. Ona göre Kıbrıslı Rum şairlerin Kıbrıs’ın birleşmesinden anladıkları ise politikacıların anladığı üzere “toprağın birleşmesi” ya da “kimin hangi şair üzerinde iktidar sahibi olacağı”  değil insanların bir araya gelmesi ve insanların birleşmesidir ve Neşe Yaşın bu durumla ilgili olarak “…Vulgar çatışma dilinin üzerine konan klişe barış mesajları gerçek bir gönül bağının kurulmasına ne ölçüde yardımcı olabilir?”

 

Doç. Dr. Ulvi KESER

 

1. Bölüm Sonu(Devamı haftaya)

Bu haber 2865 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
    CAMİYE DE ÖĞRETMEN20 Aral?k 2024

Sponsor Alanı

Sponsor Alanı

 

ANKET

ANAMUR OKULLARINDA SERBEST KIYAFET UYGULANSIN MI?




Tüm Anketler

0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder.
RSS Kaynağı | Anasayfa | İletişim

(c)2012 Anamur Sedir