anamursedir-anamur dergi
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

Sponsor Alanı

Anamur SEDİR

Anamur SEDİR 1993-1994

   -Aralık   1993  1. Sayı
   -Ocak    1994  2. Sayı
   -Şubat   1994  3. Sayı
   -Mart     1994  4. Sayı
   -Mayıs   1994  5. Sayı

MAKİ DERGİSİ

MAKİ DERGİSİ-105

Saat

Ana Menü

Sponsor Alanı

 

Ziyaretçi Bilgileri

»Aktif 22  
»Bugün 1038  
»Toplam 14352983  
Sayın Ziyaretçimiz
»IP'niz | 18.97.14.82
» Bu sitemizi ziyaretiniz

HAVA DURUMU

ANAMUR

KIBRIS TÜRKLERİ ÜZERİNE-II

Ulvi KESER

06 Mart 2013, 23:37

Ulvi KESER

KIBRIS, KIBRISLILIK VE KIBRIS TÜRKLERİ ÜZERİNE-II

 

         Rumların 1931 tarihli isyan girişimi esasında adada en çok Kıbrıs Türklerini hırpalamış durumdadır. Adadaki İngiliz idaresi Türkiye’de özellikle Cumhuriyetin ilan edilmesi sonrasında başlattıkları son derece planlı ve programlı İslamlaştırma politikalarına iyice hız vermeye başlarlar. Bu faaliyetler 16 Ağustos 1960 tarihinde Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin üçlü garantörlüğü altında Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasına kadar da devam eder. Ancak İngilizlerin bu sistemli faaliyetlerine karşı koymaya çalışan Kıbrıslı Türkler de kendilerini yavaş yavaş göstermeye başlarlar. Anayasa, Yasama Meclisi, Belediye seçimleri, siyasi partiler askıya alınır, basına sansür uygulanır, eğitim üzerinde sıkı bir denetleme başlar. Yunan ve Türk tarihinin okutulması kısıtlanır ve devlet büyüklerinin resimleri okul duvarlarından kaldırılır. İngiliz yönetimi okullara ve camilere Türk bayrağı asılmasını, 19 Mayıs ve 29 Ekimlerde bayram kutlamalarının yapılmasını, Türkiye’den kitap getirtilmesini, hatta kitaplarda bulunan bayrak ve Atatürk resimlerinin bulunmasını bile yasaklar. Ancak İngilizlerin bu davranışının arkasında merhum TMT mensubu Macit Aydınova’nın da belirttiği üzere İngiliz idaresinin özellikle Kıbrıs Türklerini sindirmeye yönelik olarak planlı bir girişimi söz konusudur;

 

         “Bu dönemde İngilizlerin İslam Lisesi, bayrak çekme yasağı getirmesi, İstiklal Marşı’na yasak getirmesi Türklük duygularını köreltmek için uyguladıkları bir yoldur. Biz İslam’ız fakat Türk’üz.”

 

         Düşünülen ve bazıları tarafından ortaya atılan mesnetsiz iddialara karşın Kıbrıs’ta ne olup bittiği konusunda Türk hükümetinin ve özellikle de Mustafa Kemal Atatürk’ün bilgisi vardır ve bu konuyla ilgili olarak Kıbrıs’taki konsolosluk kanalıyla 14 Eylül 1938 tarihli olan gibi ayrıntılı raporlar hükümete ulaştırılmaktadır; 

      

         “...Kıbrıs Türklerinin mahalli hükümetten gördükleri en büyük tazyik milliyetlerinin tanınmaması ve milli kültürlerini yaşatacak vasıtalardan birer birer mahrum edilmeleridir. Buradaki soydaşlarımız hükümetçe Türk değil İslam cemaati olarak tanınmıştır. Evvelce bu tabirin hususi bir mana ifade etmemiş olduğu muhakkaktır fakat son senelerde her nedense bir İslamcılık siyaseti takip edilmekte olduğundan İslam tabiri Türk’e muhalif bir tabir olarak, daha doğrusu İslamcılık Türklerin milli hisleri öldürülmek için bir alet gibi kullanılmaktadır. Türk Lisesi’nin unvanının İslam Lisesi’ne çevrilmesi, Türkçe gazetelere sansür konularak bütün Türk kelimelerinin İslam’a tahvil edilmesi hep bu siyasetin tatbikatı neticelerindendir. Türklük aleyhindeki faaliyetler bilhassa maarif sahasında görülmektedir."

 

 

         Adadaki İngiliz idaresi Türkiye’de özellikle Cumhuriyetin ilan edilmesi sonrasında başlattıkları son derece planlı ve programlı İslamlaştırma politikalarına Kıbrıslı eski bürokrat Arif Hocalar’ın da belirttiği üzere iyice hız vermeye başlarlar;   

 

         “İngiliz idaresinin o dönemdeki faaliyetleri esasında klasik ‘Böl ve yönet’ taktiğine uygun olarak devam etmekteydi…Ben 1922 Lefkoşa doğumluyum. Babam ticari faaliyetlerinin yanında Kıbrıs Türk cemaatinin Türklüğünün unutturulmaması için pek çok gayretlerde bulunmuştur. Orta ve lise tedrisat kitaplarının yanında babam ayrıca Türkiye’de intişar eden hemen bütün milli gazetelerin de Kıbrıs’ta baş dağıtıcısı konumundaydı. Gazetenin ulaşamadığı köylere bile bu gazetelerden meccanen göndererek Türklüklerini unutturmamaya çalışırdı. Bu Türk milliyetçiliği düşüncesini bizlere de aşılamıştı. Ben Türk Erkek Lisesi’nde, kız kardeşim de Viktorya Kız Lisesi’nde okuyorduk. Buralarda Türklük faaliyetlerine fiilen katılıyorduk. İngiliz müstemleke siyaseti ise malum olduğu üzere ‘parçala ve idare et’ ve cemaatleri de milliyetçilik ruhundan uzaklaştırmak üzerine kurulduğundan adada din duygusu bile İngilizler tarafından istismar edilmeye başlandı. Benim lise orta sınıfına girdiğim 1934 yılına kadar okulun adı Türk Lisesi iken İngilizler bunu değiştirerek İslam Lisesi yaptılar. Talebeleri Cuma günleri camiye götürmeye başladılar. İngiliz muhibbi hocalardan vaazlar dinletmeye başladılar. Böylece Türklüğümüzü ortadan kaldırmaya çalışıyorlardı. Okul müdürlüğüne İstanbul’un işgali sırasında İngiliz donanmasında görevli olan ve İstanbul Ermenilerinden birisiyle evli olan Mr. Wood’u atarken, koğuşlarımıza da Scotland Yard’dan İngiliz müdürler gönderdiler. Ayrıca İngilizleştirme politikası çerçevesinde işlerine yarayacak olanları çeşitli gezi ve burslara bağlı olarak İngiltere’ye gönderdiler. Okula Türk bayrağı çekilmesini yasakladılar. İngilizleştirmeye karşı tepkilerimiz ise ilk defa olarak koğuşlarda şekillenmeye başladı. Buradaki faaliyetlere katılanlar ise İngiliz müdürün seçtiği görevli öğrenciler tarafından belirlenir ve sicillerine ’perfect nationalist/sıkı milliyetçi’ gibi bir mim konulurdu...”

 

     

         1930’lu yıllarda Kıbrıs Türkleri üzerinde uygulanan eritme ve asimilasyon stratejisinin uyguladığı yol her daim uygulanan ve uygulanacak olan yoldur esasında. Çanakkale Cephesinde esir alınan Türk askerlerini kapatıldıkları Mağusa zindanlarından kurtarabilmek için camilerde toplanan, münevver din adamlarının gayretleriyle bayrak ve memleket aşkına bir araya gelen, Milli Mücadele’nin her safhasında lojistik destek, silah, malzeme ve ilaç yardımında bulunan, Dr. Esat ve eşi gibi fiili olarak Anadolu’ya geçen ve Mustafa Kemal’in Kuvayı Milliye mücadelesine katılan bu insanları vatan aşkından, memleket sevdasından, Anadolu özleminden uzak tutmak için girişilen pis oyunlar 100 yıl sonra bugün de oyuncular biraz değişse de sahnelenmektedir.  Bu konuya tarihi süreçte değinmeye devam edeceğiz.

 

        Dostlukla kalın.

 

               Doç. Dr. Ulvi KESER

Bu haber 1983 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
    Geçmişini bilmeyen, geleceği anlayamaz....03 Aral?k 2024

Sponsor Alanı

Sponsor Alanı

 

ANKET

ANAMUR OKULLARINDA SERBEST KIYAFET UYGULANSIN MI?




Tüm Anketler

0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder.
RSS Kaynağı | Anasayfa | İletişim

(c)2012 Anamur Sedir