| |||||||||||||||||
| |||||||||||||||||
Sponsor AlanıAnamur SEDİRAnamur SEDİR 1993-1994-Aralık 1993 1. Sayı-Ocak 1994 2. Sayı -Şubat 1994 3. Sayı -Mart 1994 4. Sayı -Mayıs 1994 5. Sayı SaatHİKÂYELERİmran AKSOY HikâyeleriAna MenüSponsor AlanıZiyaretçi Bilgileri
HAVA DURUMU |
AYDIN OLMAK04 Nisan 2013, 15:52 AYDIN OLMAK VEYA KENDİNİ AYDIN SANMAK Aydın: İçinde yaşadığı toplumun gelenek ve göreneklerine saygılı,insanî değerlerine bağlı, kültürlü ve diline karşı anlayışlı, en ahlâklı, en bilgili, yerine göre en fedakar kişisidir. Gerçek aydın olan kişi: Milletinin tarihine, töre ve geleneklerine, devletinin rejimine, bayrağına, inançlarına, dini duygularına bağlı olan bir değerli kişi ve kişiliktir. Böyle kişiler ilhamlarını bir başka milletten değil, kendi milletinden alırlar. Gerçek aydın kabul edilen kişi, yabancı devletlerin kültürlerini inançlarını, geleneklerini öğrenebilir ama asla kendi asıl milletinin kültüründen üstün tutamaz. Gerçek aydın: Peygamberimizin ”İLİM ÇİN’de de OLSA GİDİP ÖĞRENİNİZ” Hadisi ile ATATÜRK’ÜN ”HAYATTA EN HAKİKİ MÜRŞİT İLİMDİR” özdeyişini kaynaştırıp birleştirmesini bilen ve yaşantı hayatında uygulayan, toplumu bölmeyen, devletin yetiştirmiş olduğu büyük insanlara değer veren, topluma insanlara kendi menfaati ve kişisel çıkarları, şahsi zevkleri açısından değil; toplum menfaati, toplum güvenliği açısından bakan kişidir. Günümüz insanlarına baktığımız zaman bir kısmı Peygamberimizi kabul etmezken; bir kısmı da ATATÜRK’Ü kabul etmemektedir. Daha doğrusu bir kısmı dine düşman olmayı ilericilik ve çağdaşlık sayarken bir kısmı da cumhuriyete ve ATATÜRK’e düşman olmayı dindarlık ve inançlılık saymaktadır. Bir kısım düşünce sahipleri, dini inançlarını yerine getiren insanları “gerici ve yobaz diye suçlu saymaya çalışırken, bazı dindar gruplar ise ATATÜRKÇÜ düşünceyi” kâfir diye suçlamayı yeğlemektedir. Bu grupların birbirini iyi anlaması, birbirleri ile barışmaları toplumu huzura götürür. Biraz dini bilgisi olan kişi ATATÜRK’E saldırırsa; bir diğer grup namazında, niyazında olan inançlı insanları gerici diye suçlamaya çalışırsa, bir metre baş örtüsü suç unsuru olarak ele alınırsa bu düşünce ve fiiliyatın her ikisine de doğru diyemeyiz.Birisi kalkmış Türklüğü ve MİLLİYETÇİLİĞİ ayaklarının altına aldığını söylüyor.Bu milletin adı TÜRK Milletidir.Bu sözü söyleyen milletin aslı ve kimliği ile oynamaya çalışmaktadır. Biz Türk toplumu olarak hem dini inançlarımızı en iyi şekilde yerine getirmeliyiz, hem Türklüğümüzü bilmeliyiz, hem de Türk Büyüklerine sahip çıkmalıyız. ATATÜRK bu milleti kurtarmaktan başka ne yaptı da ona düşman olunuyor? sorusunu sorarken, dini inancından dolayı namazında niyazında olan ve giyimini de ona göre giyen insanlara da neden düşman olunuyor sorusunu da sormayı bir görev saymalıyız. Bu gün toplumda kimin aydın olduğunu, kimin kendini aydın sandığını iyi anlamak, iyi takip etmek lâzım. İnsanın okuma yazmada bir fakülte bitirmesi onun aydın olduğunu göstermez. Bir filozof diyor ki: ”BİLGİLİ BİR AHMAK, CAHİL BİR AHMAKTAN DAHA ÇOK AHMAKTIR “ Toplumda yine bir söz derki: “OKUMUŞ CAHİLLER, OKUMAMIŞ CAHİLLERDEN DAHA TEHLİKELİDİR”. O zaman faydalı olmayan bilgileri toplamanın bir önem ve değerinin olmadığı sonucuna varılıyor. İnsan çok bilgi sahibi olabilir ama bu bilgiler “abur cubur” cinsinden bilgiler ise, fayda yerine zarar veren bilgilerden ise dünyanın en büyük fakültesini de bitirmiş olsa ne anlamı olabilir? Herkesin okuma yazma bilmesi elbette bir millet için oldukça önemlidir. Ama YUNUS EMRE’nin; “İLİM, İLİM BİLMEKLTİR, İLİM, KENDİN BİLMEKTİR SEN KENDİNİ BİLMEZSEN BU NİCE OKUMAKTIR” dörtlüğünde belirtmiş olduğu gibi adam olmadıktan sonra çok okumuşsun bir anlamı yoktur. Yaşlanmış, muhtaç duruma düşmüş ananı-babanı evinde barındıramamışsan evinin bir köşesinde sıcacık bir köşe ayıramamışsan, doktor olmuşsun, hâkim olmuşsun veya yetkili bir mevki elde etmişsin ne önemi var? Ne anlamı var? Önce adam olmakla beraber, dünyanın bütün pozitif ilimlerini en hızlı bir şekilde almak için çalışmalıyız. Ancak ilim öğreneceğim diye gittiğimiz ülkelerden Türk gidip, gâvur gelmemeliyiz. Kendi toplumumuzu, kendi geleneklerimizi, kendi dinimizi, kendi tarihimizi alaya alan, küçümseyen, horlayan ne olduğu belirsiz birisi olmamalıyız. Özellikle düşman ülkelerin yurdumuz üzerindeki emellerine karşı hainlik ve gaflet içinde olmamalıyız. Bir milletin kalkınması: O milletin yetişmiş devlet adamları ile aydınlarına bağlıdır. Eğer aydınlarımızda aldıkları bilgilerle millete ve memlekete karşı sırt çeviriverirlerse yukarıda yazmış olduğumuz filozofun söylemiş olduğu bilgili bir AHMAKTAN başka ne olabilir?. Birinin iyi dediğine öbürü kötü, birinin doğru dediğine öbürü yanlış, birinin güzel dediğine öbürü çirkin… derse değer ölçüleri ve kültür yapıları farklı farklıdır. Konumuza girerken anlatmış olduğumuz aydın özelliklerine ulaşmadıkça, dini inançlarımızı benimsemedikçe, yeni nesilleri milletin ruh yapısına uyumlu yetiştirmedikçe, üniversitede yetiştirdiğimiz nesillerimizi milli kimliğimize paralel yetiştirmedikçe, bulunduğumuz makam ve mevkileri şahsi çıkarlarımız ve kişisel arzularımızı bir yana atarak milletimizin yararına çevirmedikçe hiçbir yere varamayız. AYNASI İŞTİR KİŞİNİN LAFA BAKILMAZ.-Ziya Paşa MUSTAFA KAYA Bu haber 2011 defa okunmuştur.
|
Sponsor AlanıSANATIN İÇİNDEN ;Sponsor Alanı |
|||||||||||||||
0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir.
Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder. |