 | |||||||||||||||||
| |||||||||||||||||
|
| |||||||||||||||||
Sponsor Alanı
Anamur SEDİR
Anamur SEDİR 1993-1994-Aralık 1993 1. Sayı-Ocak 1994 2. Sayı -Şubat 1994 3. Sayı -Mart 1994 4. Sayı -Mayıs 1994 5. Sayı SaatHİKÂYELER
İmran AKSOY HikâyeleriAna MenüSponsor Alanı
Ziyaretçi Bilgileri
HAVA DURUMU |
ÇOCUK EĞİTİMİ
20 Nisan 2012, 23:13 ÇOCUK EĞİTİMİ Her canlı gibi insan da neslini ve soyunu sürdürmek üzere yaratılmıştır. Bir erkekle bir dişiden oluşan insanın neslini devam ettirmesi evlenecek kişilerin ve ailelerin onaylaması ile meşru bir evlilikten geçer. Milletlerin devamı ve dünya üzerinde varlıklarını sürdürmeleri, mensubu olduğu milletin değerlerini taşımakla başarılır. Her nesil bir öncesi ile bir sonrasının arasında bir kültür taşıyıcısı olarak görev yapar ve bir köprü vazifesi görür. Milletimizi: kimlikli, kişilikli, şahsiyetli, gururlu ve devamlı yapabilmek için yetiştirmiş olduğumuz çocuklarımızı milletin geleneklerine, göreneklerine, ahlâk kurallarına, İslâmi inanç ve esaslarına bağlı ve bu bilgileri kavratmış olarak yetiştirmemiz gereklidir. Bu şartları yerine getirmediğimiz zaman nesiller kendini yok eder. Bilim adamlarının belirtmiş olduklarına göre bir çocuğun eğitimi ana karnında başlar. Üzerinde çocuk taşıyan bir annenin sevinmesi, neşeli olması, ağlaması, üzüntülü olması, korkması, heyecanlanması üzerinde taşımış olduğu bebek için hem ruhi hem de beden gelişimi bakımından oldukça önemlidir. Çocuğun iyi eğitilmesi olayı ana karnından da önceye dayanır. Bu çocuğu yetiştirecek olan gelin ve damat adayları evlenmeden önce iyi terbiye almış, bağlı olduğu milletinin özelliklerini kavrayarak gelinlik ve damatlık masasına oturmuş; Peygamberimizin “BİR KIZ MALI, SOYU GÜZELLİĞİ VE DİNİ İÇİN ALINIR”. Sözünü dikkate alarak karar vermiş ise bu evlilikler devamlı ve milletin gerçeklerini kabullenerek yapılan evliliklerdir. Şurasını da kabul etmek gerekir ki çocuk eğitiminde başarılı olmak için evlenecek damat ve gelin adayını yetiştiren ailelerin özelliklerini de dikkate almak gerekmektedir. Terbiyeli ve dürüst bir aile çocuğu olduktan sonra kızımızı verebiliriz anlayışı da buradan gelmektedir. Şurasını unutmayalım: Şan, şöhret, unvan, sıfat mal, mülk üniversite tahsilli olması, yakışıklı olması hiçbir zaman iyi bir terbiyeden, iyi bir ahlâktan daha önde olamaz. İyi bir sağlık, mutlu bir ortam, helâl kazanılmış az bir gelir bu sıfatların hepsinden daha önemlidir. “Yüzü güzelden usanılır, huyu güzelden usanılmaz” sözü de bu doğrultuda söylenmiş sözlerdendir. İşte böyle bir aile ortamı oluşturduktan sonra çocuklarımızı topluma yararlı, kendisi ile barışık, çevresi ile barışık kişilikli birer fert olarak yetiştirmek görevimizi de unutmamalıyız. Çocukların eğitiminde ana ve babalara çok yükümlülük düşmektedir. Çocuk ana karnında canlandıktan sonra eğitilmeye muhtaç duruma düşmüştür. Doğumundan hemen sonra kulağına ezan okunması dini eğitimin başlamasıdır. Bu duruma algılama olayı başladıktan sonra ilmi ve ahlâki eğitimi de eklenmelidir. Küçük çocuklar her zaman denileni değil, yapılanı kavrarlar. Onun için analar babalar ve diğer yakınlar çocukların taklit örnekleri aldıkları ilk eğiticileri, ilk öğretmenleridirler. Çocukların ilk bilgileri taklit ve özdeşim ile gerçekleşir. Buradan anlaşılan şudur ki çocuğun en önce taklit edeceği kişi ana ve babasıdır. Öyle ise ana ve babalar varsa diğer yakınları çocuklarından ne istiyorlarsa onu yapmaları gerekir. Çocuğun gördüğü noktalarda örnek davranışlar sergilemeleri gerekir. Çocuk öğrenmeye taklitle başlar ama sevmediği bir kişinin taklidini de yapmaz. Çocuğun eğitiminde taklitle birlikte sevgi ile başlamak en başarılı yoldur. Çocuklara küfür öğretmek, bir başkasına vur demek, gördükleri yerde yanlış davranışta bulunmak, yaptığı bir yanlışı onaylamak çocuk eğitimi açısından olumlu değildir. Ev içerisinde küfre alışan bir çocuk çarşıya çıkınca da aynı şeyleri yapacaktır. Bir çocuk doğarken hiçbir kurala, ahlâka, bilgiye hatta dine sahip değildir. O, büyüdükçe anadan babadan veya diğer yakınlarından aldığı bilgiler ile ahlâkını ve dinini seçer. Peygamberimizin “HERKES FITRAT ÜZERİ DOĞAR.” Demesi de bu kurala bağlıdır. Günümüzde anaların da çalışmaları çocukların bir yakını veya bir bakıcısı tarafından büyütüldükleri gerçeğini ortaya koymaktadır. Hiçbir bakıcı ana baba sevgisini çocuklara veremez. Verse bile çocuk tatmin olamaz. Onun için analar babalar eve geldikleri zaman çocuklarına gerekli sevgiyi hangi şart altında olursa olsun mutlaka vermelidirler. “ZATEN AKŞAMA KADAR İŞ YERİNDE YORULDUM DEFEDİN ŞUNU BAŞIMDAN!” dedin mi çocuğunu bitirdin demektir. Çocukların önünde yapılan ağız kavgaları ve birbirine saldırmalar çocukları çok kötü etkiler. Yapılacak kavgalar çocukların duymayacağı ve de görmeyeceği bir yerde olmalıdır. Asrımızın en etkili araçlarından birisi de televizyonlar ve bilgisayarlardır. Nasıl ve nerede kullanacağımızı bilmezsek faydasından öte zararları olmaktadır. Her evin vazgeçilmez misafiri olan bu araçlardan çocukla beraber bir program yaparak tüm aile nerede kapatacağını, nerede açacağını birlikte karar vermeli ve bu karara uyulmalıdır. Aynı zamanda çocuklara bu araçların neden kapatılması gerektiği de anlatılmalıdır. Aile kendi içinde zaman zaman toplantılar yaparak çocuklara da söz hakkı vermelidir. Onlara güvendiğimizi hissettirmeli ve önem verdiğimizi göstermeliyiz. Onlara sınırsız bir sevgi ve kurallar koyarak görevler vermeliyiz. ŞUNU UNUTMAYALIM Kİ: ÇOCUKLAR AİLELERİN BİRER KOPYALARIDIR. YANİ OKULDA, SOKAKTA, İŞ YERİNDE, ARKADAŞLARI ARASINDA ÇOCUK NE İSE; NEYİ YANSITIYORSA EVDEKİLERDE AYNISIDIR. Değerli okuyucularım bu yazımdan sonra “ÇOCUK EĞİTİMİNDE AİLELERE DÜŞEN GÖREVLER” ile ilgili birkaç yazımızı sıra ile okuyabileceksiniz. Bu haber 2052 defa okunmuştur.
|
Sponsor Alanı
SANATIN İÇİNDEN ; Sponsor Alanı
|
|||||||||||||||
|
0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir.
Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder. |
|||||||||||||||||
.jpg)
.jpg)
