| |||||||||||||||||
| |||||||||||||||||
Sponsor AlanıAnamur SEDİRAnamur SEDİR 1993-1994-Aralık 1993 1. Sayı-Ocak 1994 2. Sayı -Şubat 1994 3. Sayı -Mart 1994 4. Sayı -Mayıs 1994 5. Sayı SaatHİKÂYELERİmran AKSOY HikâyeleriAna MenüSponsor AlanıZiyaretçi Bilgileri
HAVA DURUMU |
PİRZOLALARI "LÖPÜR LÖPÜR!" YERKEN TANIRDIN OYU!06 Nisan 2012, 01:25 Bozyazı’nın yeni ilçe olduğu dönemlerdi. O sıralarda şimdi kaldırılmış olan Karakol Komutanlığı Kızılca sınırları içerisinde bulunuyordu. Günlerden bir gün Kızılca Karakol Komutanı kendisinin de bağlı olduğu Bozyazı Bölük Komutanını yaylaya davet eder. Bu davet birkaç kez tekrarlanınca bölük komutanı da ilçe kaymakamı, hakim beyler ve birkaç arkadaşını davet ederek hem karakolu bir kontrol etmek, hem de bir gezmiş olmak amacıyla yaylaya gitmeye karar verir. Türk misafirperverliğinden olsa gerek ki: Kızılca Karakol Komutanı bazı hazırlıklar yapar. Kesilecek bir davar satın alır. Ufak tefek yiyecek ve içecekler hazırlar. Tabi ki her insan et türü yiyecekleri yerli yerine hazırlayamaz. Onun için Kızılca Karakol Komutanı, bu işe eli yatkın, zaman zaman küçükbaş hayvanları kesmekte, yüzmekte, etini pay etmekte, pişirip ortaya koymakta becerikli olduğu bilinen, çevrede GÖK HÜSEYİN(ALLAH rahmet eylesin) lâkabıyla anılan Hüseyin Gök isimli şahsı çağırarak görevlendirir. Derken bir tatil günü Bozyazı’dan misafirler gelirler. Güzel bir subaşı seçilir. Davar kesilir, pirzolalar yapılır, yiyecekler ortaya dökülür yeme içme işi başlar. Zaman ilerledikçe içkiler de içilmeye devam eder. Haliyle et işi ile hizmet eden Hüseyin’e de zaman zaman içki verilir. Derken Hüseyin misafirlerle tam samimiyeti kurar ve tam anlamıyla kafayı da bulur. Orada bulunan misafirlerde Hüseyin’i severler. Onun hizmetini taktir ederler ve sevgi ile karşılık verirler. Her şey güzel, samimiyet güzel, hizmet güzel. Herkes birbirinden memnun. Tabiri caizse felekten bir gün çalma anlamında güzel bir gün. Sonuçta ilçeden gelen misafirlerin dönüş zamanıdır. Kucaklaşırlar, vedalaşırlar, memnuniyetler sözlerle ve yüz ifadeleriyle belirtilir. Herkes sağ salim evine ve görevine döner. Tabi bizim Hüseyin de memnun ve tanışılmış olmadan mutlu. Zaman zaman köylüler gerek Kaymakamlıkta olsun, gerek adliyede olsun bazı işleri için Hüseyin’in samimiyetinden faydalanmak isterler. O’da haliyle güvendiği için yaptırırız diye köylülere söz verir. Aradan bir müddet zaman geçer, bizim Hüseyin Gök’e bir mahkeme işinden dolayı davetiye çıkar. Jandarmanın bildirdiğine göre Hüseyin Bozyazı Adliyesine gelmek zorunda kalır. Tabi ki her insanda olduğu gibi O’da benim tanıdığım Hakim Bey duruyor mu? Gitmemişse yardımcı olur diye düşünerek Bozyazı Adliyesini boylar. Hüseyin Gök Adliyeye varıp, hakim beyi arama fırsatı bulmadan mübaşir çağırır. Hüseyin apar topar sorgu odasına alınır. Olacak ya birde bakar ki karşısındaki görevli Hakim Bey yayladaki hizmet etmiş olduğu kişi. Tabiî ki Hakim Bey de görevi icabı veya tanımamış da olabilir, başlar sorgulamaya. Adın ne?, Ne işle uğraşıyorsun?, Kaç çocuğun var?... Gibi sorulardan sonra, şu şekilde bir suç işlemişsin ne diyorsun diye sorunca: Hüseyin dayanamaz ve Hakime: -Hakim Bey, siz beni tanımadınız herhalde deyince, Hakim Bey şöyle bir baktıktan sonra:- Ben sizi tanımıyorum, siz kimsiniz diye sorunca: Hüseyin, - “Yaylada buz gibi suyun başında pirzolaları löpür löpür yerken iyi tanırdın oyu şimdi neden tanımıyorsun?” der. Bu haber 2290 defa okunmuştur.
|
Sponsor AlanıSANATIN İÇİNDEN ;Sponsor Alanı |
|||||||||||||||
0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir.
Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder. |