![]() | |||||||||||||||||
| |||||||||||||||||
| |||||||||||||||||
Sponsor Alanı![]() Anamur SEDİRAnamur SEDİR 1993-1994-Aralık 1993 1. Sayı-Ocak 1994 2. Sayı -Şubat 1994 3. Sayı -Mart 1994 4. Sayı -Mayıs 1994 5. Sayı SaatHİKÂYELER![]() İmran AKSOY HikâyeleriAna MenüSponsor Alanı![]() Ziyaretçi Bilgileri
HAVA DURUMU |
BİR ÖĞRETMENİN ÖYKÜSÜ-2![]() 25 May?s 2013, 19:48 BİR ÖĞRETMENİN ÖYKÜSÜ-2 Eminönü’nde bir bankta, yanımda oturan, ben yaşlarda arkadaşla sohbet etmeye başladık ve hocamın anlattıklarını ilginç buldum. Hocamı bir önceki yazımda, anlattıklarıyla Ankara’dan öğretmen olarak mezun etmiştik. Bu kısımda da öğretmenlik döneminden ve emeklilik döneminden bölümler sunmak istiyorum. Hocam anlatmaya devam ediyor. “Öğretmen olduktan sonra, 22 yaşında Manisa Demirci Lisesinin “en güccük hocası” olarak, atandım. Bu ifade, babam beni ziyarete geldiğinde, İzmir Demirci arası, burunlu magürüs otobüsle yolculuk yaparken, Demircili bir ailenin, lisenin orta kısmında okuyan bir çocuğunun, ”oğlunuzu tanıdım lisenin en güccük hocası” şeklindeki bir ifadesidir. İki yıl çalıştıktan sonra, bir öğretmen okuluna tayin oldum. İlk göz ağrısı derler ya Demirci’yi unutamadım. Öğrencilerimden İsmail’i, Botaş Genel Müdürlüğünde, yine ismi İsmail olan bir diğer öğrencimi de Akhisar’da bir okul müdürü olarak buldum. Daha doğrusu onlar beni buldular. Bir başka öğrencim Uğur’dan, aradan 40 yıl geçtikten sonra bir mail aldım. Sevgili hocam merhaba, Ben Uğur… Demirci Lisesinde öğrencinizdim. Silifke folklor oyunu da öğretmiştiniz bize. Ama benim unutamadığım ve eğitimde eksik kalan kısmı sizin fizik öğretmenliğinizdi. Eksik kaldı demem erken ayrıldığınız içindir. Sizin gibi bir öğretmenden mahrum kalmıştım. Ben 1976 yılında liseyi bitirdim. Ankara Ziraatı 1981’de bitirdim. DSİ’de çalıştım. 20 yıl K.Maraş’ta 10 yıl Ankara’da, ABD’de mastır yaptım. 1988-1989’da DSİ’de daire Başkanlığı vs. yaptım. Şimdi emekliyim. K.Maraş’ta küçük bir HES işi ile uğraşıyorum, 3 yıldır. Birkaç yıl içinde ayrılabilirim. Tekrar Ankara’ya döneceğim. Sizi bulduğuma çok memnun oldum. Görüşmesek bile size sevgi ve saygılarımı sunmak istedim. Facebook’ta resimleriniz var. Bir isteğiniz olursa başım üstüne. Saygılarımla. Uğur. Uğur’un facebooktaki resimlerine yorum yazarak başka öğrencilerime de ulaştım. Böylece öğrencilerimin benim hakkındaki bilmediğim olumlu hatıralarını ve düşüncelerinin ne olduğunu ve 40 yıldır unutulmadan kendilerinde saklı kaldığını duymanın mutluluğunu yaşadım. Öğrencim Sabahat da şu mesajı gönderdi. Hocam yorumunuzu okuyunca o kadar sevindim ki, uzun zamandır fec’te aradım. Telefonunuzu buldum ama cevap vermedi. Beni hatırladınız mı? Sizin çalıştırdığınız Silifke Ekibinde oynamıştım. Sabahat. Sizin öğretmiş olduğunuz oyunları ben de meslek hayatım boyunca öğrencilerime öğrettim. Sizi hiç unutamadık. Size ve ailenize selamlar sevgiler. Ben de Sabahat’a cevabımda hatırlıyorum ama hayal gibi… dedim. Ve Sabahat’ın cevabı, Hatırladığınıza sevindim. Ben emekli sınıf öğretmeniyim. Manisa’da oturuyorum. On beş gün önce babaanne oldum. Haberleşmeyi ben de isterim. En kısa zamanda sizi arayacağım. Bir başka öğrencim Hamise’nin de yazdıkları şöyle; Çok değerli öğretmenim. Merhaba… Sizi ben de unutmadım. Matematik, fizik, ve Silifke Ekibi… Benim yaşamımda önemli.. Daha da önemlisi Öğretmenim olmanız. Ben de sınıf öğretmeni oldum, oğlum da Elektrik Elektronik Müh. son sınıfta okuyor. Kızımız da, damatta, eşim de sınıf öğretmeniyiz. İzmir Narlıdere’de yerleşik düzende yaşıyoruz. Silifke müziğini duysam şimdi bile kuralları ile (sizden öğrendiğim gibi) oynarım… Emeğiniz bende hep baki kaldı.. Yıllar sonra sağlıkla böyle de olsa görüşmek hepimizi beni sevindirdi… Ellerinizden öpüyor, saygılarımı sunuyorum… Görüşmek üzere hoşça kalın… Benim cevabım da şöyle oldu; Hamise, mutluluk; arzu ettikleriniz olunca yani hedef çıtanın üstüne çıkınca, o sevinci, heyecanı oğlunla, kızınla, dostlarınla, öğrencilerinle beraber olup paylaşmaktır. Ve mutluluğun gösterisi hep birlikte şapkaları çıkarıp havaya fırlatmaktır. Ben, sizlerin bu günlere gelmenizde katkım olduğunu düşünüyor, bir gram da olsa eserim oluyorsanız, çıtanın üstüne çıkmış olduğumu düşünüyorum ve mutlu oluyorum. İnşallah bu mutluluğumuzun gösterisi, bir gün beraber olur şapkalarımızı havaya fırlatırız. Benim de, oğlum ve kızım, ikisi de Mühendis. İkisi de çalışıyorlar ve birer çocukları var. Çocuklarınız ve eşiniz hepinize sevgi ve muhabbetler dilerim. Yine resimlere yaptığım yorumlardan mesajını aldığım öğrencim Sevim şöyle diyor; Mrh hocam nasılsınız, ancak fotoğraflardan hatırlamanız mümkün uzun yıllar geçti. Face sayesinde anılarımızı tazeliyoruz. Babaanneyim. 34 yıl öğr. Sonra bu yıl emekliye ayrıldım. İnşallah görüşürüz. Saygılar. İsmet hocam. “Siz sordunuz ben anlattım. İnşallah örnek olabilir davranışlar sundum genç öğretmenlere. Siz de köşenizde yazın” dedi ve sözlerini tamamladı. Daha önceki bir köşe yazımda bahsetmiştim. Kumda yürüyen iki kişiden birinin izleri yamuk. Ayaklardan biri sağa, biri sola ve düzgün olmayan zikzaklı yürüme. Göze hoş görülmeyen izler. İkinci kişinin oluşturduğu izler ise eşit aralıklar ve çarpık olmayan, hepsi aynı hizada. Göze hoş gelen çarpık olmayan kumdaki ayak izleri. Düzgün ve akılda kalan izler, hatıralar. 40 yıl gibi uzun bir süre sonra, seni unutamadım hocam diyen babaanneler, anneanneler ve dedeler. Öğretmenimiz de bu kişilere, çocuklar resimlerinizden sizleri hatırladım, hiç unutur muyum demesi… güzel değil mi? Ne mutlu böyle güzel anılara sahip olanlara. Hoş kalın. İsmet KADIOĞLU Bu haber 2242 defa okunmuştur.
|
Sponsor AlanıSANATIN İÇİNDEN ;Sponsor Alanı![]() |
|||||||||||||||
0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir.
Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder. |