anamursedir-anamur dergi
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

Sponsor Alanı

Anamur SEDİR

Anamur SEDİR 1993-1994

   -Aralık   1993  1. Sayı
   -Ocak    1994  2. Sayı
   -Şubat   1994  3. Sayı
   -Mart     1994  4. Sayı
   -Mayıs   1994  5. Sayı

MAKİ DERGİSİ

MAKİ DERGİSİ-105

Saat

Ana Menü

Sponsor Alanı

 

Ziyaretçi Bilgileri

»Aktif 163  
»Bugün 15  
»Toplam 14022734  
Sayın Ziyaretçimiz
»IP'niz | 18.191.223.123
» Bu sitemizi ziyaretiniz

HAVA DURUMU

ANAMUR

BAYRAM VE NEVRUZ

İsmet KADIOĞLU

24 Mart 2013, 16:27

İsmet KADIOĞLU

                            BAYRAM VE NEVRUZ

 

        Mutluluk, arzu ve isteklerin yerine gelmesi yani istenen sonucun alınması neticesinde yapılan olumlu gösterilerle ifade edilir. Örneğin sınavda geçtiğini öğrenen bir öğrencinin çığlık atması mutlu olmanın bir gösterisidir. Başarının başkalarıyla paylaşılması, heyecanla anlatılması, kucaklaşma bir mutluluk gösterisidir.

 

            Bayramlar, insanların mutluluklarını gösterip paylaşmak içindir. Kurban Bayramı, bir yılın huzurlu bereketli geçmesinin sonucunda, özellikle kurbanın etiyle, fakiri fukarayı doyurmak, akraba ve dostlarla azık karıştırmak ve birlikte olmak, ziyaretlerle hal hatır sorup iyi ve kötü anlarını paylaşmak ve kucaklaşmak içindir. Bana öğretilen ve yaşatılan, dini ve milli bayramların kutlamalarını iyi hatırlıyor ve her bayramın duygularını yaşıyorum. Ancak bana önceden öğretilmeyen nevruz bende bir bayram duygusu oluşturmuyor. Dolayısıyla nevruz konusunda da bir yazı yazmayı düşünmemiştim. Ancak PKK ve “silahsızlanma” konusuyla ilgilendirilip herkesin nevruz kutlamasıyla ilgilenmesi ve katılmasıyla nevruzun ne olduğu ve daha öncesinden kimlerin bayram olarak kutladığını araştırmam gerektiğini düşündüm ve araştırdım. Bir takım tarih notlarından ve ansiklopedik bilgilerden kendimin bilgilenmesini sağladım ve elde ettiğim bilgileri sizlerle paylaşmak istedim.

 

            Nevruzun birçok topluluğu ilgilendirdiğini ama herkesin kendine göre nevruzu olduğunu ve nevruzu kendi toplumunun bir olayına bağlayarak farklı şekilde kutladığını görüyoruz. İşte bu amaçla her toplumun nevruz anlayışının ortak noktalarında birleşerek, kaynaşma, birlikte olma koşullarını nevruzla oluşturulabilirse, birlikte kutlanması gerektiğini düşünüyorum.

 

            Nevruz, Farsça bir kelime olup, yeni gün anlamındadır. Nevruz, Arapça kaynaklara göre de bahar başlangıcıdır. Bundan dolayı da bahar bayramı olarak kabul edilir. Nevruz orta kuzey yarım küre halkları arasında bir gelenek kültür öğesidir. Ancak bu bölgede yaşayan halklardan hangisine ait olduğu tartışmalıdır. Nevruz kutlama geleneğinin İran’a ait olduğu söylendiği gibi Türkler’de de çok eskiden beri törenler yapıldığı bilinmekte ve Ergenekon’dan çıkışın nevruz günü olduğu savunulmaktadır. Nevruz Araplara da geçmiş olup, yaz mevsimindeki gece ile gündüzün eşit olduğu güne birinci gün(nevruz), güz mevsimindeki gece gündüz eşitliğine de ikinci gün(Mihrican) denilmektedir.

 

            Nevruzun kaynağı konusunda değişik görüşler vardır ama biz farklı üç görüşü ele alalım. 

 

            Eski çağlardan beri söylenip gelmiş olan, olağanüstü varlık ve olayları konu edinen hayali, hikâye ve söylenen şeylere efsane denir. Toplumlar, efsanelerin gerçek olmadığını ya da uydurulmuş olduğunu bile bile sahip çıkmışlardır. İşte nevruzun oluşumu konusunda da üç efsane vardır. Bunlardan biri, İran şahı Cemşid’in Azarbeycan’da taht kurması hadisesi, diğeri Türklerin Ergenekon’dan çıkışı efsanesi, bir diğeri de Kürtlerin Dahhak- Kava efsanesine uyarladıkları bağımsızlık günü efsanesidir.

 

            İran devleti şahı, Cemşid Şah, Azarbeycan’da taht kurdu ve herkeste mutlu oldu. O güne nevruz dendi ve 21 Mart’taki o günü her yıl nevruz bayramı olarak İranlılar kutlamaktadırlar.

 

Türk efsanesinde de nevruz, Çinlilerin Türkleri bozguna uğrattığı bir zamanda, Kağan’ın iki oğlu Nököz, Kiyon ve iki kız kurtulurlar. Bir ala geyiğin ardına düştükleri bir anda yeşillik ve ağaçlık bir çukura düşerler. Burada geyiğin sütünü içerek hayatlarını devam ettirirler. Birbirleriyle evlenip 400 yıl burada kalırlar. Burası Ergenekon’dur. Bir gün bir kurt geyiklerden birini yer ve bu kurdun dar bir delikten çıktığını görürler. İçlerindeki demirciler ateş yakarak çok dar olan deliği genişletirler ve kurdun gösterdiği yoldan dışarı çıkarlar. İşte Ergenekon’dan bu çıkış günü, istiklal günü, yeni gün nevruz olarak kabul edilir,

 

            Kürtlerin kabul ettiği Dahhak- Kava efsanesindeki nevruz İranlılarla Hintlilerin birlikte oldukları zamanda çölde “Merdas” isimli bir zat yaşamaktadır. Oğlu “Dahhak”tır. Şeytan, babasını öldürüp tahtına geçmesi için Dahhak’ı kandırır, o da babasını öldürüp tahtına geçer.  Şeytan yaptığının karşılığında Dahhak’ın omuzlarından öper. Bunun sonucunda omuzlarda her gün büyüyen iki ejderha oluşur. Dahhak bütün hekimleri buna bir çare bulamadılar diye öldürür. Şeytan hekim kıyafetine girip saraya gelir. Ve her gün iki insanın beynini yemesi gerektiğini söyler. Şeytan aşçı kılığında her gün iki insan beynini yedirir. Şeytanın kayıp olması sonucu saraya, Ermail ve Kermail isimli iki aşçı alınır. Aşçılar anlaşıp, her gün bir beyni ikiye bölüp iki insanın beyniymiş gibi yedirirler. Diğerini de dağda saklarlar. İşte böylece dağda oluşan insanların Kürt kavminin aslı olduğu söylenir.

 

            Efsaneye göre ölüm sırası Kava adında bir demircinin oğluna gelir. Saraya gidip oğlunun bağışlanmasını ister ama reddedilir. Bu sefer demirci dağdakilerle anlaşıp Dahhak’ın saltanatına son verir. Ve ondan sonra her şey düzelir ve yenidir. O gün nevruzdur.

 

            İslam inancı açısından nevruz, başlangıç itibarıyla, İslam öncesi dönemlerde yaşandığı için İslam inancıyla bir ilgisinin olmadığı bilinmektedir. Bazı hadis kitaplarında yazılanlara göre Hz. Peygamber, Medine’ye geldiğinde iki kutlama yapılan günlerinin olduğunu öğrenir. Medineliler biz bu iki günde cahiliye döneminde eğlenirdik derler. Hz. Peygamber onlara “Muhakkak Allah sizlere bu günlerin yerine daha iyilerini, Kurban ve Ramazan bayramlarını lütuf olarak verdi” buyurur.

 

             İslam dini geldikten sonra, İslam’ın özüne uymayan hususlar kesin bir dille yasaklanmıştır. Ancak nevruz için böyle kesin yasak olmadığını görüyoruz.

 

            Türk, Kürt, Laz, Çerkez, herkesin, barış içinde, kardeşçe yaşaması dileklerimle.

 

            Hoş kalın. 

 

     İsmet KADIOĞLU

Bu haber 1920 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
    Ramazan bayramına doğru09 Nisan 2024

Sponsor Alanı

Sponsor Alanı

 

ANKET

ANAMUR OKULLARINDA SERBEST KIYAFET UYGULANSIN MI?




Tüm Anketler

0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder.
RSS Kaynağı | Anasayfa | İletişim

(c)2012 Anamur Sedir